‘Caz dimdik ayakta’
Şenay Lambaoğlu, cazın ‘popüler müziğin estirdiği rüzgâra karşı’ ayakta durmaya çalıştığını söylüyor.
ORHUN ATMIŞCaz müziğinin sevilen isimlerinden Şenay Lambaoğlu, mayıs ayında “Rüyâlarıma Gir” isimli albümüyle dinleyicisiyle buluşmuştu. Yorumculuğunun yanı sıra şarkı yazarlığı da yapan Lambaoğlu’nun bu, son 4 yılda çıkardığı 4’üncü albüm. Sanatçı, düşünmenin ve üretmenin bir direniş olduğunu söylerken, “Ben direnişimi albümlerimle ortaya koyuyorum. Şarkı söyleyerek duygularımı haykırıyorum. Yeri geldiğinde birçok sessiz çığlığın sesi olmaya çalışıyorum” diyor. Şenay Lambaoğlu’yla müziğini ve ülkede caza olan ilgiyi konuştuk. “Nasıl değerlendiriyorsunuz caz müziğinin ülkemizdeki durumunu? Son zamanlarda ilgi yükseldi mi?” diye sorduğum sanatçı, “Caz müziği dünyanın her köşesinde varlığını koruyan bir tür. Popüler müziğin estirdiği rüzgâra karşı dimdik ayakta durmaya çalışmakta. Ülkemizde de caz müziğinin çok güzel örneklerini görmekteyiz. Gerek uluslararası festivallerde gerekse mekân sahiplerinin dirayetiyle dünya müzik sahnesinde biz de varız. Müziğin evrensel dili caz ve klasik müzik sayesinde vizesiz sınır kapısı gibi. Yani bu müzik türleri, ülkeler ve kültürler arasındaki her türlü sınırı ortadan kaldırıyor ve evrensel bir buluşma noktası oluşturuyor” yanıtını verdi. Bu noktada, son zamanlarda en çok kimleri dinlediğini soruyorum. Lambaoğlu, “Vazgeçilmezlerim arasında Erkan Oğur, Aydın Esen, Miles Davis, Bill Evans ve binlerce başka isim var” diye konuşuyor.
Son albümde yer alan 9 şarkının söz ve müziği Lambaoğlu’na ait. Albümün prodüktörlüğünü de kendisi üstlenmiş. Bu nedenle, “Albümü yaparken etkilendiğiniz şeyler nelerdi? Başka müzisyenlerden ilham alır mısınız? Kimler onlar?” sorularını yöneltiyorum. Şöyle yanıtlıyor Lambaoğlu: “Duygularıma dokunan her şey beni etkiliyor ve şarkılarıma yansıyor. Başka müzisyenlerin hissettiklerine ortak olduğumu söyleyebilirim fakat etkilendiğimi söyleyemem çünkü her insan başlıbaşına eşsiz bir evren.
‘İnsanlar yaşam enerjisini sanatta ve duyguda arar'
Kültürel aktivitelere yönelik ilgi azlığı problemleri dile getiriliyor. Ekonomik kriz, alım gücünün düşmesi gibi etkenler de insanları zorluyor. Ancak bu noktada kısa denebilecek bir sürede 4 albüm yaptınız. Bu üretimin sonucunu aldığınızı düşünüyor musunuz?
Üretmek ve yeni şeylerin peşinde girmek durdurulabilecek bir şey değil benim açımdan. Şarkı söylemek, yazmak, hayal kurmak yaşamın gerçek anlamı. Bunu maddi sonuca bağlamayı da doğru bulmuyorum. Kaldı ki ekonomik şartlar ne kadar kötüyse sanata yönelim o kadar artar çünkü zor şartlarda yaşayan insanlar yaşam enerjisini sanatta ve duygularda arar. Bu 1920’lerde de 40’larda da böyleydi.