Çarpıtma iki gözüm
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Diktatörler her şeyi istismar eder. Erdoğan Ahmet Kaya'yı da istismar ediyor. Ahmet Kaya yaşasaydı Gezi Eylemcilerinin yanında olurdu ve şimdi hapisteydi" diye konuştu.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında dershane tartışmasına değinen Kılıçdaroğlu; "Oturmuş karar vermiş beyfendi 'dershaneler kapanacak'. Kimsin sen? Sen ülkenin kralı değilsin, bu ülke sahipsiz değil. Önce oturup adam gibi düşüneceksin 'Niçin bu dershaneler var' diye. 4 bin dershane var. Oturuyorsun masa başına, ben bunları kapatacağım diyorsun. Dershaneleri kapatacaksan önce adam gibi otur, pedagogları çağır, eğitim sistemini masaya yatır 'Bu öğrenciler neden dershaneye mecbur kalıyorlar' otur bunları tartış. Çağdaş insan, düşünen insan önce bunları düşünür. Dershaneler bir sonuçtur, başlangıç değil. Özal'da dershaneleri kapatmak için bir proje gerçekleştirdi, 'dershaneler özel okula dönüşürse 5 yıl vergi almayacağım' dedi. Birçok dershane de dönüştü. Ama sonra baktılar ki bu eğitim sistemi olduğu sürece bu dershaneler de olacak. Anne babalar çocuklarını mecburen dershaneye yolluyorlar. Kapandığı zaman merdiven altına inecek. Bu konu bizim de gündemimizdedir, bu konuda hassasız. Öğrencileri dershaneye mecbur kılan eğitim sistemi değişmedikçe, bu sistem değişmez. Bu sistemi değiştirmek için gelin her türlü katkıyı veririz" diye konuştu.
Şivan Perver'e 'Uludere' eleştirisi
'Dershaneye gitmesinler de ne yapsınlar'
24 Kasım'ın Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına bir hafta kaldığını söyleyen Kılıçdaroğlu şunları söyledi; "24 Kasım Öğretmenler Günü, büyük bir trajedi yaşıyor eğitim sistemimiz. 300 binin üzerinde öğretmen atama bekliyor. MEB'in ihtiyacı 140 bin. Büyük kentlerde matematik öğretmeni olmayan okullarımız var. Bu çocuklar dershaneye gitmesinler de ne yapsınlar. 4+4+4 sistemini getirdiler. 5 yaşındaki çocuğu anne okula göndermesin diye aileler rapor aldı. Bu diktatör kalktı bu raporu alan çocuklar için "Sizin çocuğunuz gerizekalıdır" suçlaması yaptı. AKP döneminde 1 trilyon 600 milyar dolar para harcandı. Bu paralar nereye gidiyor? Vatandaşsan soracaksın. Biz 'siyaset değil halk zenginleşecek' diyoruz."
'Erdoğan, Ahmet Kaya'yı istismar etti'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da Ahmet Kaya ile ilgili sözlerini eleştirerek şu ifadeleri kullandı; "Büyük sanatçı Ahmet Kaya, hepimiz türkülerini dinleriz. Hüzünlü ayrılmıştı aramızdan. Giderken pek çok kişi eleştirdi onu ama o bir müzisyen, sanatçı, devrimciydi. O hiçbir zaman mağrurun, zalimin yanında olmadı. Ahmet Kaya böyle birisiydi. 'Ben halktan yanayım' dedi. Çünkü o iktidar yalakasından sanatçı çıkmayacağını biliyordu. Diktatörlerin temel bir özelliği vardır. Her şeyi istismar ederler. Dini, etnik kimliği, sanatçıları istismar ederler. Erdoğan, Ahmet Kaya'yı istismar etti. Diyarbakır'da 'Ahmet Kaya bugün yaşasaydı o da aramızda olurdu' diyor. Ben söyleyeyim Ahmet Kaya bugün yaşasaydı Gezi eylemcilerinin yanında olurdu ve hapisteydi. Taksim protestolarında 7500 yurttaş yaralandı. 91 kişi kafa travmasına uğradı. 10'u aşkın gözünü yitiren gencimiz var. 7 gencimiz öldürüldü. Ahmet gibi bir duyarlı sanatçı, böyle bir olay karşısında Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler düzebilir miydi? Ahmet Kaya, Ethem Sarısülük için, Abdullah Cömert için, Ali İsmail Korkmaz için ağıtlar, türküler yazardı. Sen Ahmet Kaya'yı tanımıyorsun, türkülerini bile dinlememişsin. Senin özel yetkili mahkemelerin Ahmet Kaya'nın dışarıya gitmesine yol açtı."
Şivan Perver'e 'Uludere' eleştirisi
CHP lideri, hiçbir sanatçının sürgüne gönderilmesini istemediklerini belirterek, Şivan Perver'in önemli bir sanatçı olduğunu vurguladı. Kürsüden Perver'in Perver'in Halepçe Ağıdı'nın sözlerini okuyan Kılıçdaroğlu; "İmdat, yine bize fermandır. Yukarıdan jetlerin gümbürtüleri, homurtu sesleri geliyor. Her yeri taş, ateş, duman ve sis içinde bırakıyor. Aşağıda ise çocukların çığlıkları, anne babaların imdatlarının sesleri geliyor.' Bunu söylüyor Şivan Perver. Ben şunu sormak isterim Perver'e; Diyarbakır'a gittin, sahneye de çıktın. Uludere'de öldürülen 34 yurttaşımızın hesabı verilmeden, onu hesabı sorulmadan, sanki hangi yüzle Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler düzüyorsun? Kanlar dahi kurumadı. Tek takipçisi biziz. Dışarıda oturacaksın 'Uludere'de öldürülen yurttaşlarımız var üzüldüm' diyeceksin, failleri meydanda, Recep Tayyip Erdoğan ve sen ona övgüler düzeceksin. Nasıl olur böyle bir şey. Sen sanatçısın, sanatına saygı duyarız. Sanatçı zalimin yanında yer alan kişi değildir, otur Ahmet Kaya'nın gösterdiği yürekliliği göster. Uludere olayının takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Uludere'de emri veren Erdoğan, şimdi kalkmış barıştan söz ediyor. Şivan Perver'de unutmasın, çıktığı sahnede sanatçı kimliğini geride bıraktı" diye konuştu.
'Nusaybin'deki duvarı kim örüyor?'
CHP lideri, Başbakan Erdoğan'ın 'Kamışlı'nın derdi bizim derdimizdir' sözlerini hatırlatarak; "Peki kardeşim, bu Nusaybin'deki duvarı senin dublörün mü örüyor? Kim yapıyor bunu? Yalan söylüyorsun, duvar örüyorsun sen oraya. Şam'ın ağıdı senin ağıdınsa oraya elinde silahla gönderdiğin adamlar kim? Orada yakılan ağıtların sorumlusu sensin" dedi.
'Hangi Erdoğan'a inanacağız?'
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Barzani'yi bir dönem Kuzey Irak'ta PKK'nın hamisi olarak suçladığını savunarak; "Başbakan 2007'de katıldığı bir TV programında 'Bizim Irak'taki muhatabımız merkezi hükümettir. Ben Cumhurbaşkanı'yla da, Başbakan'la da görüştüm. Ama kabile reisiyle görüşmem' diyor. Daha dün kabile reisi dediğin adam Diyarbakır'a geldi, sen koşa koşa ayağına gittin. Hangi Erdoğan'a inanacağız biz? Barzani, Irak değişmedi. Değişen Erdoğan. Öyle bir değişime uğradı ki, Barzani'nin başındaki konfetileri ayıklama aşamasına geldi" ifadelerini kullandı.
'Senin hiç vicdanın yok mu?'
Geçtiğimiz hafta sonu basına yansıyan Medeni Yıldırım'ın annesinin durumuna da değinen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti, "Diyarbakırlı bir anne, oğlu Medeni Yıldırım'ın bulunmasını istiyor. Sırtında oğlunun fotoğrafı, Erdoğan'a şöyle sesleniyor; "Senin vicdanın yok mu, neden oğlumun katilini bulmuyorsun?" Bu kadının sesi, o meydanda toplanan binlerin sesinden daha güçlüdür. Çünkü bu kadının yüreği yanıyor, öbür tarafta ise bir şov yapılıyor. Mitingte türkü söyleniyor, koro halinde ağlıyorlar. Cezaevleri boşaltılacak diyor, tıka basa dolduran kim? Ahmet Kaya'nın Hoşça kal gözüm' diye şarkısını 'Hoşça kal çözüm' diye okuyor. Kafasının arkasındaki budur."
'Barış istiyorsan valin millete küfretmeyecek'
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'daki tablonun yanlış Suriye politikasının ortaya koyduğu bir politika olduğunu iddia ederek Başbakan Erdoğan'a şöyle seslendi; "Barıştan mı söz ediyorsunuz, gelin özel yetkili mahkemeleri kaldıralım. Oturmuşsunuz saf saf, puşi takmışsınız. Cihan Kırmızıgül, puşi taktığı için 11 yıl hapisle mahkum edildi. Şiwan Perver'e sormak istiyorum; Puşiyi Cihan'da İstanbul'da taktı, 11 yılla yargılandı. Sen bunları görmüyor musun? Faili meçhul cinayetlerin üzerine CHP kadar giden var mı? Toplantı ve gösteri hakkı, gel genişletelim. En demokratik taleplerini dile getiren insanlara nasıl bu kadar şiddet uygularsın. Talimatı ben verdim diyor, ölümlerden sen sorumlusun o zaman. Barışı isteyen biri toplumu bölmez. İşin özeti şudur; Barış istiyorsan valin millete küfretmeyecek. Adanalılara söylüyorum, o lafın altında hiçbir Adanalı kalmamalı. O lafı Adanalılara söyledi, Erdoğan da 'Yedirtmem' dedi. O laf valinin lafının ötesine geçti, Erdoğan'ın lafıdır."
Diyarbakır'da 1318 tesisin açılışının yapıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu; "Dedik heralde bu tesislerle Diyarbakır Doğu'nun Paris'i olur, işsizlik biter. Baktık neymiş bu 1318 tesis, dile kolay. 14 tane ağaç dikilmiş, tesis diyor. Asfalt yapılmış tesis diyor. Tesis diye, eski binalar onarılıyor tesis diye listeye koyuyorlar. Destek programları var, her birisi tesis olarak geçmiş. Böylece Başbakan 1318 tesisi açmış oluyor. Yalancıdan başbakan olmaz" diye konuştu.