‘Çarklar’ öldürdü

Koronavirüse karşı önlem alınmadığı gerekçesiyle işçilerin 20 Mart’ta iş bıraktığı, ilerleyen günlerde ise 3 işçinin koronavirüs test sonuçlarının pozitif çıkmasına rağmen inşaatı bir türlü durdurulmayan Galataport şantiyesinde çalışan 33 yaşındaki Hasan Oğuz dün yaşamını yitirdi.

Mehmet Kızmaz

DİSK’e bağlı Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı İş) Avrupa Yakası Temsilcisi olan Oğuz’un ölüm raporunda, “bulaşıcı hastalık” ifadeleri yer alırken, Oğuz’un koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiği öne sürüldü. Oğuz’un ölümüne ilişkin açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Öfkemiz üzüntümüzden büyük. Çarklar kaç işçinin daha canını alacak? Zorunlu olmayan işlerin devamına karar veren irade bu ölümlerin sorumlusudur” dedi.

Salgına rağmen, kimi zaman ekmek arası ıspanak yiyerek çalışmak zorunda kalan ya da on binlercesi işten çıkarılan inşaat işçileri ölümle burun buruna. Hasan Oğuz’un yaşamını yitirmesine ise işçi sendikalarından tepki yağdı.

‘DAHA FAZLA HASAN’LARI KATLETMEYİN’  

Dev Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, salgınının ilk gününden itibaren, zorunlu olmayan işletmelerin kapatılması, yaygın testler yapılarak ücretli izin verilmesi yönünde çağrılar yaptıklarını vurgulayarak, “Ama patronlar ve siyasi iktidar kârlarını düşünerek, ‘Çarklar durmayacak. İşçiler ölümüne çalışsın’ dedi. Hasan’ın ölümünden, önlem almayarak, bir yandan ‘evde kal’ çağrıları yapıp işçileri ölümüne çalıştıranlar sorumludur. Aklın, bilimin ve gerçeğin karşısında daha fazla durmayın, Hasan’ın canına kıydınız, daha fazla Hasan’ları katletmeyin. Şantiyede pozitif vaka çıkmasına rağmen işe devam kararı veren tüm yöneticiler ve siyasi iktidarın temsilcileri yargılansın. Hasan’ın memleketi Hasankeyf sular altında kaldığı için toprağında gömülemedi. Grevlerde, alanlarda her zaman işçilerin yanında bir arkadaşımızdı” diye konuştu.

‘GELİR KAYBI OLMADAN ÜCRETLİ İZNE ÇIKARILSINLAR’

İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı Ali Öztutan ise, şantiyelerde koronavirüs vakalarının tespit edilmesine rağmen çalışmaların durdurulmadığını belirterek, “İnşaat sektörü son 2 yıldır zaten büyük bir krizin içerisindeydi. Salgınla birlikte şantiyeler bir yanda, insanların ücretsiz izne ayrıldığı, yoksullukla karşı karşıya kaldığı alanlar olurken diğer yanda da bazı şantiyeler de çalışmaya devam ediyor. Bu şantiyelerde de hiçbir önlem alınmıyor. Zaten inşaat işi, salgına karşı çokta önlem alınabilecek bir iş niteliğinde değil. İnşaat işi, belirli bir sosyal mesafeye uyarak çalışılacak bir iş değil. Devasa şantiye, kamp ve yemek alanları var. Şantiyelerde vakalar tespit edilmesine rağmen, bir çok şantiye de hiçbir önlem alınmadan çalışma devam ediyor. Salgın şüphesinin çıktığı bir çok şantiyede işçilerin canları yok sayılarak çalıştırılıyor. Çalışmalar durdurulması, tüm işçilerin, hiçbir gelir kaybı olmadan ücretli izne çıkarılması gerektiği yönünde çağrılar yaptık, yapıyoruz. Bu taleplerin şuan ne kadar yerinde olduğu ortadadır. Sokağa çıkma yasağına rağmen kamplarda kalan işçiler şantiyelerde çalışma devam etti. Büyük bir problemle karşı karşıyayız. Tam veri elde edemiyoruz ama vakaya yakalanan çok işçi var. Tüm işçilere test yapılmalı. İşçiler, ya işsiz kalıyor ya ücretsiz izne ayrılıyor ya da koronaya yakalanıyor” dedi.

‘YA AÇ KALMA YA DA SALGIN’

Kendisi de şu an inşaatta işçi olarak çalışan İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu’da, yetkililerin, işçilerin sağlığı ve geçimi için hiçbir şey üstlenmeyeceğini defalarca yaptıkları açıklamalarla hissettirdikleri bundan dolayı genel grev çağrısında bulunduklarını vurgulayarak, “Salgının başlangıcında, işçilerin tedirginliğini proje sahiplerine yansıtmaya çalıştık. Onlarda kar payını düşünerek, ‘Hükümet bize projeyi durdur demediği sürece durdurmayacağız‘ dediler. Proje sahiplerin işçiler için ücretli izin, işi durdurma gibi düşünceleri yok. Şantiye de böylesi bir salgının alınacak önlemlerle önlenemeyeceğini proje sahipleri de biliyor. Sadece İstanbul’da 10 bin işçi işsiz kaldı. İşçiler arasında korku panik hala devam ediyor. Bir oda da 20-30 kişi kalıyor. Zorla 'koronavirüs kaparsam sorumluluk bende' diye belge imzalatılıyor. Temizlik, servis, yemekhane... Kar hırsı insanları ya aç kalma ya da salgın arasında bırakıyor. Benim de kredi borcum v.s. var. Bunları vermek için bende çalışmayı göze alıyorum. Yetkililerin, işçilerin sağlığı ve geçimi için hiçbir şey üstlenmeyeceğini defalarca hissettirdiler, söylüyorlar. Bizde buna karşı genel grev diyoruz. Yoksa bu şekilde devam edecekler” ifadelerinde bulundu.