Cargill işçileri 1000 günden uzun süredir neden eylem yapıyor, şirket suçlamalar için ne diyor?
2018 yılında işten çıkarılan Cargill Türkiye işçilerinden sekizi, sendikal faaliyetleri nedeniyle Anayasa'ya aykırı olarak işlerine son verildiği gerekçesiyle 1000 günü aşkın süredir işe iade mücadelesi yürütüyor. BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan şirket, mahkemece hükmedilen tüm tazminatların ödendiğini ve sorunların hukuken çözüldüğünü belirtse de işçiler, "bir daha hak aradıklarında işten kovulmamak için" Cargill'de yeniden işbaşı yapma mücadelesini sürdürmekte kararlı olduklarını söylüyor.
BBC Türkçe2018 yılında işten çıkarılan Cargill Türkiye işçilerinden sekizi, sendikal faaliyetleri nedeniyle Anayasa'ya aykırı olarak işlerine son verildiği gerekçesiyle 1000 günü aşkın süredir işe iade mücadelesi yürütüyor. BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan şirket, mahkemece hükmedilen tüm tazminatların ödendiğini ve sorunların hukuken çözüldüğünü belirtse de işçiler, "bir daha hak aradıklarında işten kovulmamak için" Cargill'de yeniden işbaşı yapma mücadelesini sürdürmekte kararlı olduklarını söylüyor.
Cargill Tarım ve Gıda Sanayi Ticaret A.Ş, 17 Nisan 2018'de Bursa Orhangazi fabrikasında ikisi yönetici 16 kişinin işine son verdi.
Şirket işten çıkarmalara gerekçe olarak, hükümet tarafından nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 10'dan yüzde 5'e düşürülmesini gösterdi.
Ancak Bursa Bölge İdare Mahkemesi, 2019 ve 2020 yıllarında aldığı kararlarla, Cargill'e dava açan 14 çalışanın da işe iade edilmesine, şirketin 8 işçiye "kötü niyet tazminatı" ödemesine hükmetti.
Mahkeme Cargill'e ayrıca, çalışanları tekrar işe almak yerine ek tazminat ödeme seçeneği sundu.
Cargill işçilerinin 1000 günü aşan mücadelesi ise geçen hafta Ankara'da Tarım ve Orman Bakanlığı önünde açıklama yapmak isterken gözaltına alınıp serbest bırakılmalarıyla kamuoyunun dikkatini çekti.
'İşe iade için yasal başvuru yaptılar'
Tekgıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, işçilerin davayı kazandıktan sonra işe iade edilmek üzere yasal başvuru yaptıklarını ancak şirketin bunun yerine tazminat ödeme yolunu seçtiğini söylüyor:
"Kanunlara göre böyle bir durumda işçilere tekrar iş başı yaptırıp yaptırmama kararı iş verene bırakılıyor. 'İstersen iş başı yaptırabilirsin, istersen tazminatlarını ödersin' diyor. Cargill yönetimi de arkadaşlarımızın sendikal tazminatlarını hesaplarına yatırarak, iş başı yaptırmama yolunu tercih etti. Ancak biz başından beri işimizi geri istiyoruz."
Konuyla ilgili sorularımıza yazılı cevap veren şirket ise, "Cargill Türkiye, mahkemenin emirlerinin gerektirdiği tazminatların tümünü ödemiştir. Eski çalışanlar ödemeyi kabul etmiş ve tüm sorunlar hukuken çözüme kavuşturulmuştur" diyor.
2018 yılında işten çıkarılan işçilerin sekizi, o günden bu yana tekrar Cargill'de işbaşı yapabilmek için mücadele ediyor.
BBC Türkçe'ye konuşan işçiler, bir daha anayasal hakları olan sendikalaşma faaliyetleri sebebiyle işten kovulmamak için, Cargill'de yeniden işbaşı yapmak için mücadele ettiklerini söylüyor.
'Şirket geçmişte de sendikalaşma sebebiyle işçi çıkardı'
İşçiler, Cargill'de sendikalaşmaya karşı işçi çıkarma uygulamasının 2012'ye dek uzandığını belirtiyor.
2012 yılında iş yerinde sendikalaşma faaliyetlerinin artmasıyla, şirketin sendikalıları işten çıkarmak da dahil olmak üzere çeşitli baskı uygulamaları devreye soktuğu ifade ediliyor.
Tekgıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, 2018 yılında 16 işçinin işten çıkarılmasından önce de şirkette yedi işçinin sendikalaşma sebebiyle işten atıldığını belirtiyor.
Bu işçilerden biri, 2012 yılında işten çıkarılan işçi Kemal Kapar.
Mahkeme, Kemal Kapar'ın "sendikal sebeplerle iş akdinin feshedilmiş olduğu sonucuna varıldığına" hükmetti.
Bilirkişi raporunda, şirket tarafından yapılan yıllık performans değerlendirmesinde Kapar'ın "beklentinin üstünde" nota sahip bir çalışan olduğuna ve sendikal faaliyetlerle bilindiğine yer verildi.
Mahkeme kararında, Kapar'ın sendikal çalışmaları neticesinde bazı işçilerin sendikaya üye olduğu ve Kapar'ın bu gelişmelerin sonunda işten çıkarıldığı belirtildi.
Şirket ise yazılı açıklamasında, "Cargill olarak, çalışanlarımızı önemser ve onları her zaman ilk sıraya koyarız. Cargill Türkiye olarak çalışanlarımızın haklarının ihlal edilmediği konusunda rahatız ve Orhangazi tesisi ve diğer yerlerde İnsan Hakları alanındaki taahhütlerimiz doğrultusunda faaliyetlerimizi sürdüreceğiz" diyor.
'Ailemizin ekonomik desteği ve işçi dayanışmasıyla ayakta kalıyoruz'
2018 yılında işten çıkarılan ve 1000 günü aşkın süredir işe iade mücadelesi yürüten işçiler arasında 32 yaşındaki Faik Kutlu da yer alıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Kutlu, iki buçuk yıldır süren direniş ve işsizlik sürecinde ailesinin ekonomik desteği ve işçi dayanışmasıyla ayakta kaldığını belirtiyor.
Kutlu, bir gün kendisini böyle sendikal mücadele içinde bulacağını tahmin etmediğini ancak bundan pişmanlık duymadığını söylüyor:
"Hepimiz, hayatı sadece ev, iş ve kahve üçgeninde geçen insanlardık aslında. Ama sırf Anayasal hakkımız olan sendikalaşma talebimiz sebebiyle işten çıkarılmayı kabul edemedik. Haksızlığa uğrayınca, içimizde bu mücadeleyi vermek için bir ateş yandı.
"İki aylık bir bebeğim var. Gerçekten zor durumdayız ama bu mücadelenin sonuna dek gideceğiz. Bu direnişin içinde, üç çocuğu olanlar ve bu fabrikaya 20 yıl emek vermiş insanlar da var. 'Bir aileyiz' diyorlardı ama hakkımızı aradığımızda kapıya koydular."
İşten çıkarılmalarıyla sonuçlanan sürecin ise 2014 yılındaki işçi çıkarmalarına verdikleri tepkiyle başladığını anlatıyor:
"2014-2015 yıllarında sendikalaşmadan ötürü işten çıkarılanlar için 78 günlük bir direniş gerçekleştirdik. Çalışmalarımız sonucu 2014 yılında yeter sayıya ulaştık ve bakanlığa sendikal yetki başvurusunda bulunduk. Ancak Cargill'in avukatları, İstanbul'daki genel müdürlük çalışanlarının toplam sayıya eklenmemiş olduğunu söyleyerek başvurumuza itiraz etti. Bu itiraz kabul edildi ve yetki başvurumuz düşürüldü. Ancak biz buna karşı hiçbir tavır almadan çalışmaya ve yeter sayıya ulaşmak için örgütlenmeye devam ettik."
Ancak işçilerin anlatımına göre bu süreç, yeter sayıya ulaşmak için iş yerinde sendikal faaliyetlere devam eden işçilerin 2018 yılında işten çıkarılmalarıyla sonuçlandı.
Cargill'den yapılan yazılı açıklamada şirketin, "dernek kurma özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkı prensiplerine uyma konusunda güçlü ifade ediliyorbir global sicile sahip olduğu", dünya genelinde aktif 194 müzakere temsilcisi ve 350'nin üzerinde toplu sözleşmesi bulunduğu belirtiliyor.
Fakat Cargill Türkiye bunlardan biri değil çünkü henüz iş yerinde hiçbir sendika, yüzde 40'lık yeter üye sayısına ulaşamadı.
Cargill ne diyor?
İşçiler 17 Nisan 2018 tarihinde nişasta bazlı şeker kotasının yüzde 10'dan yüzde 5'e indirilmesini sebep gösterilerek işten çıkarıldığında, yeni uygulamanın yürürlüğe girmesine henüz 6 ay vardı.
Şirket ise BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "nişasta bazlı şeker kotası" savunmasını içeren davaları kaybetmesine karşın, işçilerin işten çıkarılmasıyla ilgili iddiasını sürdürüyor:
"2018 Mart'ının sonunda, hükümetimizin belirlediği kotalardan ötürü Cargill Türkiye'nin üretimi yarı yarıya azalmıştır. O dönemde, bu değişikliğin hemen olup olmayacağı net değildi. Kotadaki bu azalmaların yol açtığı ciddi maddi baskılardan ötürü, yönetim, tesisin ekonomik sürdürülebilirliğini korumak için almış olduğu diğer maliyet azaltıcı önlemlere ek olarak tesisteki çalışan sayısının azaltılmasının gerekli olduğu sonucuna varmıştır.
"Bu, kolay alınmış bir karar değildi ve istihdam konusu ancak diğer tedbirlerin Orhangazi'nin faaliyetini sürdürme yeteneğini sağlamakta yetersiz kaldığı görüldüğünde değerlendirilmiştir. Bu çalışmalar temelinde, işten çıkarma için on altı çalışan seçildi. Bu işten çıkarma kararlarının alınmasında sendika üyeliği, bir etken olmamıştır."
Cargill ayrıca, işe iade mücadelesi yürüten işçilerin halihazırdaki boş pozisyonlara başvurmasını tavsiye ediyor:
"Her ne kadar Orhangazi tesisindeki toplam çalışan sayısı, Nisan 2018'den bu yana düşmeye devam ettiyse de zaiyat rakamlarının tesisin güvenli ve yönetmeliklere uygun şekilde çalıştırılması için gerekli asgari çalışan seviyesine ulaşması sonucunda, son iki buçuk yıl içinde tesiste birkaç pozisyonu doldurma ihtiyacı hasıl olmuştur. Eski çalışanların halen açık olan pozisyonlara başvurmasının önünde hiçbir engel yoktur. Bunu yapmamışlardır. Daha düşük performanslarına rağmen, eski çalışanlar, başvurmaları halinde diğer adaylar ile aynı seçim sürecinden geçebileceklerdir."
'İşe iade kararlarında seçim hakkı iş verenin olmamalıdır'
Tekgıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, işçiler işe iade davasını kazandıktan sonra iş verene bunu yerine ek tazminat ödeme seçeneği sunulmasının Türkiye'de sendikalaşmanın önündeki temel sorunlardan biri olduğunu ifade ediyor.
Bu savını, Cargill'de yaşananlardan örnek vererek şöyle anlatıyor:
"Cargill 2012-2018 arasında sendikalı işçileri işten çıkarırken, fabrikada çalışmakta olan diğer işçilere, 'Sendikaya üye olduğunuzda başınıza bu gelir' mesajı verdi. Nişasta bazlı şeker kotası gerekçe gösterilse de kalan işçiler arkadaşlarının sendikadan ötürü işten çıkarıldığını biliyordu çünkü birçoğu yüksek performans gösteren işçilerdi.
"İşçiler işe iade davasını kazanmasına rağmen şirket bunun yerine işçilere tazminat ödemeyi seçti. Çünkü iş verenin esas amacı, içeride kalan işçileri sendikalaşmaya karşı korkutmaktı. Oysa işe iade davasını kazanan bu işçiler tekrar iş başı yapsa, içerideki diğer işçinin de korkusu yenilecek ve sendikaya üye olacaktı. İşveren de bu yüzden iş başı yaptırmayarak, tazminat ödeme yolunu seçiyor."
BBC Türkçe'nin Cargill Türkiye'ye yönelttiği sorular arasında bu iddia da yer alıyor.
Ancak şirket yazılı yanıtında bu iddiayla ilgili açıklama yapmadı.