"Çankaya'nın yolu barıştan geçiyor"
BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmak istediğini belirterek "Başbakanın Çankaya'ya çıkmak istediğini herkes çok iyi biliyor. Eğer Çankaya'ya çıkmak istiyorsanız bunun yolu barıştan, demokrasiden çözümden geçer" dedi.
cumhuriyet.com.trBDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Kışanak konuşmasına Kürt yazar Mehmet Uzun'u ölüm yıldönümü nedeniyle anarak başladı. Dün Diyarbakır'da tarihsel öneme sahip bir gelişme yaşandığını kaydeden Kışanak, 12 Eylül darbesi döneminde Diyarbakır cezaevinde yaşanan zulme, insanlık suçuna direnenlerin dün adliye koridorlarında olduğunu ve Cumhuriyet Başsavcılığı'na Diyarbakır'da yaşanan vahşetin sorumluları hakkında yargı sürecinin başlatılması için suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti. Hükümete ve siyasi partilere "Diyarbakır Cezaeviyle yüzleşme" çağrısında bulunan Kışanak, Meclis'te kurulacak bir araştırma komisyonunun adalet arayışı komisyonuyla birleştirilmesi çağrısında da bulundu. Bu konuda her türlü işbirliğine hazır olduklarını söyleyen Kışanak, "Bunun önünü açma görevi bu parlamentodadır. Bu en büyük kara lekeyi temizlemek için parlamento harekete geçmelidir. Başbakana da özel çağrımız var; Diyarbakır'daki konuşmasında duvarların dili olsa da konuşsa demişti. Dün 305 beş kişi bireysel suç duyurusunda bulundu. Duvarları beklemeye gerek yok, bunu yaşayanlar halen hayattalar, konuşuyorlar. Samimiyetini gelin kanıtlayın. Eğer dinlemek istiyorsanız bu mecliste komisyonun kurulması ve bu tanıkların dinlenmesinden geçer" diye konuştu. Kışanak, Diyarbakır Cezaevi'nin "insanlık müzesine" dönüştürülmesi ve halktan özür dilenmesini de istedi.
"1990'lı yıllardaki ölümler aydınlatılmalı"
Son günlerde 1993'te yaşanan bazı ölümler ve cinayetlerin tartışıldığını, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Turgut Özal ve Uğur Mumcu gibi isimlerin ölümlerinin de kamuoyunun gündeminde olduğunu kaydeden Kışanak, bu ölümlerle ilgili de Parlamento'nun harekete geçmesi ve Araştırma Komisyonu kurulması gerektiğini söyledi. Kışanak şöyle konuştu:
"1990'lı yıllarda '92 konsepti' adı altında topyekün bir savaş konsepti uygulandı. O dönemlerde bu cinayetler sürecinde aktif rolü olan emekli bir general 'faili meçhul cinayetler devletin politikasıydı' diyor. O zaman bu hükümet ve parlamento neyi bekliyor? Neden 90'lı yılları da mercek altına almak için çaba sarf etmiyor? 8 yıldır tek başına iktidar olan bir hükümet halen bu konuların siyasetini yapıyor. 1990'lı yılların açığa çıkması için Milli Güvenlik Kurulu arşivleri bile açıklanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti her adımını, her kelimesini kayıt altına alan, arşivini tutan, belgeleyen bir devlettir. Bütün bu yaşananların belgeleri mutlaka devletin gizli kasalarında duruyor."
"Çankaya yolu kanlı mı olacak?"
Kenan Evren için "İsteselerdi 11 Eylül'de akan kanı durdurabilirlerdi, Kenan Evren'in hedefi Çankaya'ya çıkmaktı" diyen 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de Çankaya Köşkü'ne kanlı bir yoldan tırmandığını savunan Kışanak, "Bugün de yine Çankaya'ya çıkmak isteyen bir Başbakan var. Acaba Çankaya'nın yolu kanlı bir yol mu olacak, bu ülkenin evlatlarının kanı pahasına, ölümler pahasına mı olacak yoksa barış demokrasi ve çözüm pahasına mı olacak? Bunu Türkiye merak ediyor. Başbakan'ın Çankaya'ya çıkmak istediğini herkes çok iyi biliyor ama Türkiye artık 12 Eylül darbe dönemi Türkiyesi değil, '92 konsepti'nin uygulandığı bir dönem de değil. Türkiye'de eğer Çankaya'ya çıkmak istiyorsanız, bunun yolu barıştan, demokrasiden çözümden geçer. Bunu aklınıza yazın" diye konuştu.
Erdoğan'ın ziyaretlerini eleştirdi
Kürt sorununda çözüm arayışlarının referandumdan sonra yoğunlaştığını belirten Kışanak, bu döneme Başbakan'ın '2'nci açılım dönemi' dediğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve İçişleri Bakanı'nın dünya turuna çıktığını, Amerika'dan, Almanya'ya, İran'dan Irak'a ve Suriye'ye mekik dokuduklarını söyleyen Kışanak, "Oysa Kürt sorunu burada, Türkiye'de. Türkiye kamuoyu bunu konuşmak istiyor. Ama hükümet bunları konuşmak yerine çözüm yerine şimdiye kadar olduğu gibi yine Kürt sorununu uluslar arası arenada masaya bir kart olarak sürenlerin kapısında dolanıp duruyor" dedi. Türkiye'nin iç barışı açısından sorun üreten pozisyonda olan güçlerin kapısında ne arıyor hükümet? Türkiye'nin neyini pazarlıyor, bu halkın hangi çıkarlarını peşkeş çekiyor ve karşılığında ne istiyor? Türkiye kamuoyu bunu merak ediyor" diye konuştu. "Günlerdir yapılan bu diplomatik temasların perde arkasında ne var?" diye de soran Kışanak, Türkiye'de Kürt sorununun demokratik bir zeminde tartışılabilir hale geldiğini belirterek "Bu ülkede çokça istismar edilen İmralı'yla görüşme meselesi bile siyasi malzeme olarak kullanılmak istendi ama Türkiye kamuoyu 'eğer çözüme hizmet edecekse orayla da görüşülebilir' diye tutum aldı. O zaman hükümet bu halktan neyi gizliyor. Bunları kapalı kapılar ardında yapmasına gerek yok bunları halka anlatabilir. Demek ki yaptıkları bu temaslar çözüm adına değil Türkiye'nin hayrına değil. Bu yaklaşımın altında kendilerinin zaman zaman ifade ettikleri PKK'yı tasfiye etme uğraşı var" dedi.
"Sınırötesi tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine karşıyız"
Bugün Meclis Genel Kurulu'nda sınırötesi operasyon tezkeresinin görüşüleceğini kaydeden Kışanak, bunun kapalı oturumda yapılmasına karşı çıktıklarını söyledi. Kışanak,
"Çözümün konuşulduğu bir sürüçte hükümet parlamentonun önüne yine sınır ötesi operasyon tezkeresiyle geldi. Hükümet bir taraftan 'PKK güçlerini sınır dışına çeksin' diyor bir taraftan da meclisten sınır dışına operasyon yapmak için yetki istiyor. Açıkçası sınır dışına gidin ben de gelip sizi imha edeceğim diyor bundan da bir çözüm çıkartmaya çalışıyor. Savaş politikalarındaki ısrar bu sorunu her geçen gün biraz daha çözümden uzaklaştırıyor. Bu sorunun çözümü kapıya dayanmıştır o kapıyı kapatarak yeniden savaşa ve ölüme kapı aralamayın" diye konuştu.
"Diyarbakır'daki duruşma turnusol kağıdı"
Kışanak grup toplantısında, KCK operasyonlarının 18 Ekim'de Diyarbakır'da yapılacak duruşmasını da hatırlatarak demokrasi güçlerini, aydınları ve sivil toplum örgütlerini Diyarbakır'da olmaya çağırdı. Davanın hukuki değil siyasi olduğunu ifade eden Kışanak, "AKP çözümsüzlükte ısrar mı ediyor yoksa çözüme mi gidiyor bu dava bunu gösterecek. Bu dava turnusol kağıdıdır" dedi.
"Roj TV'nin Türkiye'de yayın yapacağı koşullar yaratılmalı"
Roj Tv'nin kapatılmak istenmesine tepki gösteren Kışanak, "AB değerler birliğidir o zaman bu değerlerine sahip çıkmaya ve Roj Tv üzerindeki baskıları kaldırmaya çağırıyoruz. Hükümeti de Kürt sorununa çözüm arıyorsa Roj Tv'yi kapatma girişimlerinden vazgeçip Türkiye'de yayın yapacağı koşulları yaratmaya davet ediyoruz" diye konuştu.