Can Dündar'a açık mektup
Aklın hiç dışarıda kalmasın, Cano. Dışarısı çekilir gibi değil. Maazallah, dışarıda olaydınız, vinç ikinizden birinin kafasına da düşebilirdi. Kendinize görev çıkarıp Diyarbakır’a gitmiş olsanız, çıkan arbedede kaza kurşununa da hedef olabilirdiniz. Malum, devletler üstü bir üst akıl, barış isteyenleri sevmiyor.
Ayşe KulinSevgili Can,
Sana yazdığım geçmiş olsun mektubu ve oyalanasınız diye yolladığım kitaplar, eline ulaşır mı, cezaevi köşelerinde kaybolur gider mi, pek emin değilim. O yüzden sayende kazandığım konuk köşemi değerlendirerek, Erdem Gül ile birlikte tutuklanmanıza dair isyanımı, üzüntümü bir açık mektupta paylaşmak istedim.
Sizin tutuklanmanızdan, şu yazıyı yazmakta olduğum ana kadar, çok kötü şeyler oldu dışarıda.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, üstelik de barış yanlısı bir konuşma yapmakta iken, başından kurşunlanarak öldürüldü. Çıkan arbedede iki polis memuru hayatını kaybetti. Bir polis memuru ise yaralı.
Başbakan, onların döneminde faili meçhul cinayetlere asla izin verilmeyeceğini, katilin mutlaka bulunacağını söyledi ısrarla. Hrant Dink’in azmettiricisi hâlâ belli değil ama olsun, içimize su serpildi. Zaten aynı sırada, Emniyet güçleri de İstanbul’da olayı protesto etmek isteyenlere su sıkmakla meşguldü.
Sana bir kötü haberim daha var, aynı akşam, yine İstanbul’da bir inşaatta güvenlik önlemlerinin yetersizliği yüzünden vinç düştü, iki kişi öldü.
Ve yine aynı gün Fatih’te bir kadın, başından bıçaklanarak öldürüldü, iki kadın yaralandı.
Borsayı soracak olursan, yerlerde sürünüyor!!
Nasıl sürünmesin, Putin sertleşti. Türkiye özür dilemezse, onu da yaparım, bunu da yaparım diye söylenip duruyor. Şimdi, bizimki de sertleşecek diye yüreğimiz ağzımızda. Rus turistler gitsinler mi kalsınlar mı, faizler de insinler mi çıksınlar mı, hepsi şaşkın! Ama işi en zor olanlar, bugün başlayacak olan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda, bu iki sert adamı değil yan yana, aynı salona denk düşürmemeye çalışan protokol memurları bence.
Aklın hiç dışarıda kalmasın, Cano. Dışarısı çekilir gibi değil.
Maazallah, dışarıda olaydınız, vinç ikinizden birinin kafasına da düşebilirdi. Kendinize görev çıkarıp Diyarbakır’a gitmiş olsanız, çıkan arbedede kaza kurşununa da hedef olabilirdiniz. Malum, devletler üstü bir üst akıl, barış isteyenleri sevmiyor.
Oturun, içeride olmanın güvencesinin tadını çıkarın. Ben bu köşeden size Putin ve Erdoğan’ın konferansta yan yana veya karşı karşıya gelmekten nasıl korunduklarını da, memlekette olup bitenleri de, ara ara haber veririm.
Birlikte katılacağımız artık hayal olan Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Edebiyat Festivali’nde, Zeynep Oral’la seni çok arayacağız ama bu vesileyle Nâzım’ı, Orhan Kemal’i ve adlarını buraya yazmaya kalksam, tüm sayfayı işgalden korktuğum, eli kalem tutan tüm diğer zulüm görmüş değerli vatan evlatlarını düşünüp senin adına teselli bulacağız, gurur duyacağız. Çünkü artık biliyoruz ki T.C. sınırları içinde, kim ki yazdıklarından dolayı tutuklanır, bil ki onda cevher vardır! Bu yüzden bir başka damda yatmışın, rahmetli Çetin Altan’ın deyimiyle, “Sakın karartma enseyi!”
Haftaya bu köşede buluşmak üzere...