Camiden podyuma tesettürün seyrüseferi
Yaşamın hiçbir alanında mahremiyetin kalmadığı bu zamanda tesettür de örtünmeyi değil, ‘açılma’yı temsil ediyor
Tayfun Atay / Cumhuriyet“Tesettür sektörü”nde rekabet sonucu amaç, din adına “Bacılarımız”a hizmetten ticari olarak ayakta kalmaya dönüştü. O yüzden iç çamaşırı defilelerinin gözde mankenlerini bir anda tesettüre bürünmüş “Bacılarımız” olarak podyumda izler olduk.
2000’ler dönümü tüm dünyada ve Türkiye’de siyasal İslam’ın gün batımına sahne olurken “ticariİslam”ında sökün ettiği eşik olmuştur. Mesela eskiden oruç tutmayanlar için kaygı ve endişe zamanı olan Ramazan, artık tüketim kültürünün etkisinde bir panayır ayına dönüşüp oruçsuzlar için de çekici hale geldi.
Aynı doğrultuda Müslüman kadının Allah’ın emrini yerine getirmesine yardımcı olmak gibi hayırlı bir amaçla yola çıkan tesettür giyimevleri de içerisine girdikleri “pazar”ın emirlerini yerine getirme yolunda gerekeni ister istemez yapar oldular. “Tesettür sektörü”nde rekabet sonucu amaç, din adına “Bacılarımız”a hizmetten ticari olarak ayakta kalmaya dönüştü.
O yüzden“ürün tanıtımı” (reklam), sürecin en önemli boyutu oldu.Yine o yüzden iç çamaşırı defilelerinin gözde mankenlerini bir anda tesettüre bürünmüş “Bacılarımız” olarak podyumda izler olduk.
Örtünme değil ‘açılma’
Müslüman kadının inancına uygun giyinmesi yolunda elbise üretmenin eleştirilecek bir yanı yok. Ama önceleri gayet masumane başlayan “eşarp” reklamlarıyla tesettür defilelerinin, özellikle kadın cinselliği üzerinden çalışan güzellik endüstrisi ile ilişkisini de göz ardı edemeyiz.
Dünyanın “pazar”a, hayatın da “podyum”a dönüştüğü bir çağda, doymak bilmez gösteri ve imaj endüstrisinin bir hedefi, daha doğrusu “hedef tahtası” da tesettürlü kadın oldu.
Paradoksal da olsa durum şu: Yaşamın hiçbir boyutunda (aile, evlilik, cinsellik) mahremiyetin kalmadığı, her şeyin alenileştiği bu zamanda tesettürartık örtünmeyi değil, “açılma”yı temsil ediyor.
‘Gizli güzellik’ teşhiri
Makyajla çekiciliği arttırılmış güzel bir yüzü ve alımlı bakışları çevreleyen eşarp reklamının da, insanın başını döndüren mankenlerin tesettür defilelerinin de topluma, özellikle de kadınlara verdiği mesaj, artık sadece “Bunları Allah’ın emri olduğu için giyinin” değil.
Aynı zamanda “Bunları güzel olmak, güzel görünmek, güzelliğinizle etkilemek için giyinin” mesajı bu...
“Tesettür emirdir” denilen devrin kapandığı, “tesettür güzeldir” denilen günlerin belirdiği bir dönemdeyiz.
Hal böyle olunca, giderek sayıları artan türbanlı-tesettürlü kadınlar da güzellik salonlarının müdavimleri haline geldi. “Kapalı” bir kadın kuaförün, tesettürün beraberinde getirdiği estetiği “gizli güzellik” olarak tanımladığını hatırlıyorum mesela! Cilt bakımı yaptırıp pürüzsüz bir cilde sahip olan kadının, “kapalı” da olsa “daha güzel” göründüğünü öne sürmüştü...
Yani tesettür, bir inanç normu olmaktan bir güzellik ve “cazibe” normu olmaya doğru ilerledi.
Bu, “inancın doğrultusunda örtünmekten yüksünme; bununla da güzelsin” noktasından öte, “Bununla‘daha’ güzelsin” noktası...
O zaman günün birinde herkes örtünürse, buna şaşmamak lâzım!