Cam Adam’ı görmeden geçmeyiniz
Haber önemli, dikkatle okuyunuz. “Almanya hükûmeti, Türkiyede dev adımlarile ilerliyen sanayi hareketine karşı gösterdiği büyük alâkayı tebarüz ettiren bir kararla Alman sanayiinin bir şaheseri olan ve bugün dünyada bir eşi daha bulunmıyan “cam adam”ı onuncu yerli mallar sergisi münasebetile İstanbula göndermeği kabul etmiştir.
Emrah Kolukısa
Bu suretle İstanbullular ve memleket halkı, bütün dünyanın merak ettiği bir san’at harikasını görmek fırsatını elde edeceklerdir.” Yukarıdaki satırlar 18 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 5. sayfasında yayınlanmış.
Şimdi, 78 yıl sonra, Cam Adam bir kez daha İstanbul’da. “Biz İnsan mıyız?” temalı 3. Tasarım Bienali’nin “Bedeni Tasarlamak” başlıklı bölümünde sergilenen Cam Adam bugün belki ilk imal edildiği dönemdeki eğitim işlevini üstlenmiyor artık ama ince işçiliği, estetik bütünlüğü ve hem felsefi hem de sanatsal açılımlarıyla hâlâ takdire şayan bir “mucize” olduğuna şüphe yok.
Bundan iki yıl kadar önce İstanbul’da sergi açan ve kendi kanıyla ürettiği hiper gerçekçi heykelleriyle sanatseverleri etkileyen Marc Quinn’in de Cam Adam’ın açtığı yoldan ilerlediğini düşünmek çok da yanlış olmaz herhalde. İlk prototipi 1927 yılında geliştirilen ve 1930’da 2. Enternasyonal Hıfzısıhha Sergisi’nde görücüye çıkan Cam Adam Alman doktor ve bilim insanı Franz Tshacker tarafından tasarlanmıştı.
Dresden’deki Hıfzısıhha Müzesi’nde halkın anatomi ve hijyen konusunda eğitilmesi amacıyla yapılan heykelin derisi yeni bir saydam plastik türü olan ve sıcak buharla şekil alabilen cellon ile yapılmıştı. Yine 1938’e dönersek, Cumhuriyet şöyle anlatıyordu heykeli: Yaşayan bir adamın bütün iç hareketlerini gösteren cam adam, aynı zamanda insan vücudunun ilmi tarifini bizzat kendi lisanı ile yapmaktadır.
Almanlar cam adamın Türkçe konuşmasını münasip görmüşlerdir. Cam adamda bu şekilde tadilat yapılmıştır.” Şunu da hemen belirtmekte yarar var; 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Dresden’deki müze Cam Adam ve Kadınların yeni modellerini üretmiş ve biz de işte bu sayede yıllar sonra bir kez daha Cam Adam’ı İstanbul’da konuk edebilmişiz. Bir daha ne zaman bu tuhaf ve ilginç heykeli görürüz bilinmez, ama hazır ayağımızın dibine kadar gelmişken ve Tasarım Bienali’nin de kapanmasına topu topu 5-6 gün kalmışken ihmal etmeyiniz ve Cam Adam’ı görmeden geçmeyiniz.