Cahiliye Devrinden Estantaneler (05.05.2020)
Bülent Hakan Altuncu’nun kaleme aldığı Cahiliye Devrinden Entantaneler, bu dönemde halkın nelerle meşgul olduğunu, neleri önemseyip neleri göz ardı ettiğini, bazen hüzünlü, bazen sinir bozucu, çoğu zaman da trajikomik günlük olaylar ve diyaloglar üzerinden analiz edip tarihe not düşmeyi amaçlayan bir çalışma.
Cumhuriyet Kitap Eki“Zaman
yaşanır ve tarih olur. Sonra tarihi birileri yazar. Bugüne kadar tarihi hep
resmi ağızlardan dinledik. Tarih hakkında objektif bir yargıya varabilmek için karşı
tarafın da neler yazıp anlattığını bilmek gerekir. 2017 yılının yazında yazmaya
başladığım bu kitap bir nevi sivil tarih notudur.” Böyle
diyor yeni yayımlanan Cahiliye Devrinden Entantaneler (Ozan Yayıncılık) kitabına
ilişkin Bülent Hakan Altuncu.
Tarih
derken, kitabının resmî ağızların önemli görüp gündem ettiği konuların aksine
sivil hayatta çok sık karşılaştığımız ama üzerinde durmadığımız birçok
ayrıntının üst yapılardan nasıl etkilendiğini veya tam tersi, üst yapıların
toplumun en alt tabakalarında geçen bu diyaloglar üzerinden nasıl
şekillendiğini; değer yargılarının nelere göre şekillenip zaman içinde nasıl
değiştiğini imliyor.
Cahiliye
Devrinden Entantaneler’in bu dönemde halkın nelerle meşgul olduğunu, neleri
önemseyip neleri göz ardı ettiğini, bazen hüzünlü, bazen sinir bozucu
gerginlikte, çoğu zaman da trajikomik günlük olaylar ve diyaloglar üzerinden
analiz edip tarihe not düşmeyi amaçlayan bir çalışma olduğunu ifade ediyor.
Çalışmasının
kitaplaşması ise çektiği fotoğraflarla başlamış Altuncu’nun. Fotoğraf çekerken insanların
hikâyelerini bire bir dinleme şansım olmuş. Zaman içinde hem bu fotoğraf gezisi
hikâyeleri hem de yolda izde, durakta ve özellikle de çay ocaklarında dinlediği
hikâyeler birikmiş ve fotoğraf gibi bir bakışta anlaşılan, meramını bir çırpıda
anlatan, gerçek yaşantılardan oluşan bu kitaba dönüşmüş.
“Okurken
içinizden “Olur mu ya, bu kadar da olmaz!..” diye bir düşünce sakın ha geçmesin!
Cahiliye Devri’dir, her şey olur; yazılan her şeyde aynen olmuştur.” diyen Hakan Bülent Altuncu, “Neden ‘Cahiliye Devri’?” sorusunu da tüm
direngenliğiyle şöyle yanıtlıyor:
“Biliyorum,
İslam tarihinde geçen bir Cahiliye Devri var ama tarih tekerrürden ibarettir
derler ya, belki de bir tekrarı yaşıyoruz ve hatta belki de o dönemde bile
cahillik bu kadar yüceltilmemiştir. Kitaba konu olan dönem, ağırlıklı olarak
son yirmi yıl olsa da yer yer son yarım yüzyıla kadar uzanıyor.
On
parmağına on marifet daha katıp tüm bedeniyle ve ruhuyla piyano çalan dünyaca
ünlü bir piyanistin yok sayılıp, dirseğini bükerek ete tuz döken birinin
gönüllere taht kurduğu; sevgi üzerine en güzel türküleri söyleyen Akarsu’nun
yakılıp, müşterisini döverek tıraş ettiği için ünlenen tokatçı bir berberin
değerli olduğu bir devirdir Cahiliye Devri.
Böylesi
bir zamanda kitap yazmaya çalışmak havanda su dövmek, kitabın ismini örneğin
“Nasıl Zengin Olurum?” değil de “Cahiliye Devri’nden Enstantaneler” diye
koymaksa, bile bile lades olmaktır. Buna rağmen biliyorum ki ‘En büyük savaş
cahilliğe karşı verilen savaştır’.”
Cahiliye Devrinden Enstantaneler / Bülent Hakan Altuncu / Ozan
Yayıncılık / 256 s.
Dr. Bülent Hakan Altuncu: 1972 yılında
Trabzonlu bir ailenin çocuğu olarak Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde dünyaya geldi. 1995’te
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Bir hekim olarak
karşılaştığı zorlukları, farklı kültürlerden ve sosyal sınıflardan gelen
insanlarla diyaloglarını, kişisel gözlemlerini, memlekete ve insanına dair
düşüncelerini kaleme almaya başladı.
Bir hekim olarak yazılarından dolayı yargılandı. Ancak yılmadı, yazmaya, üretmeye devam etti. Yazılarının bir bölümünü Cahiliye Devrinden Enstantaneler adıyla kitaplaştırdı. Halen memleketi Trabzon’da Anestezi Uzmanı olarak görevine devam eden Dr. Bülent Hakan Altuncu bir yandan da yazmaya, eleştirmeye, yaşamı boyunca biriktirdiği kültürel zenginleri paylaşmaya devam ediyor.