Çağla'nın rüzgarla dansı

Çağla Kubat, rüzgâr sörfünün güzel yüzü... Sunuculuk, oyunculuk, mankenlikteki başarılarından sonra spor alanında da isminden söz ettiren Kubat, 2005’te sörfte Avrupa’nın zirvesine çıktı.

cumhuriyet.com.tr

Benim için uluslarası alandaki başarı her şeyden önemli. Türkiyede 5 yıldır şampiyonum. Bu başarı artık bana yetmiyor. Bu yıl çalışmalarımı farklı denizlerde yani PWAnın diğer ayaklarında da başarılı olabilmek için Hawainin Maui Adasında sürdürüyorum. Benden pek çok kişinin başarı beklediğini biliyorum ve bunu içimde hissederek bütün gücümle çalışıyorum. Sabahtan akşama dek bilinçli bir antrenman programı uyguluyorum. Her zaman disiplinli ve yoğun bir çalışma programı uygulayarak, TVdeki işlerimden fedakârlık ederek ve hayatımı bu işe adayarak başarıyı yakaldığımı düşünüyorum.

Çağla Kubat, rüzgâr sörfünün güzel yüzü... Sunuculuk, oyunculuk, mankenlikteki başarılarından sonra spor alanında da isminden söz ettiren Kubat, 2005te sörfte Avrupanın zirvesine çıktı. O yıldan sonra uluslararası alanda sportif başarılarında çalkantılı bir dönem geçiren Çağla, spor yaşamına yeni sponsoru Roziyle bağlandı.

Tüm işlerini bırakıp sadece spora konsantre olduğunu söyleyen ulusal sporcumuzla geleceğini, projelerini ve Rozi sponsorluğunun başarılarına etkisini konuştuk. Kubat F.Bahçenin hem de sponsorum Rozinin desteğiyle yurtdışında rakiplerim nasıl hazırlanıyorsa öyle çalışıyorum. Önümüzdeki yıl daha iddalıyım dedi.

- Rüzgâr sörfünü ülkemizde az bir kesim yapıyor. Siz bu nasıl başladınız?

15 yaşında Çeşmede sörfe başladım ve o zamanlar Türkiyede sörf bilinen bir spor dalı değildi. Benim çok ilgimi çekiyordu ama Türkiyede bu sporun yapıldığını bilmiyordum. Bir gün 15 yıldır oturduğum Çeşmede yurtdışından gelenlerin sörf yaptıkları bir merkez olduğunu duydum. Nerede olduğuna dair en küçük bir fikrim yoktu. Bu sörf merkezini bulmaya karar verdim ve annemle yola çıktık. Ancak tüm gün aramamıza karşın sörf merkezini bulamamıştık. Sörf merkezini köylülere sorarak bulduk ve böylece benim de sörf hayatım başlamış oldu.

- 2000’den beri rüzgâr sörfünde yükselen bir grafiğiniz var. Bunu nasıl başardınız?

Her zaman disiplinli ve yoğun bir çalışma programı uygulayarak, TVdeki işlerimden fedakârlık ederek ve hayatımı bu işe adayarak başardığımı düşünüyorum.

- Rüzgâr sörfünde bir ilki başardınız ve 2005te Avrupa şampiyonu olarak ülkemize altın madalya getirdiniz...

Özellikle uluslararası yarışlarda ülkem adına başarı kazanmak çok gurur verici.

- 2005’ten sonra 2007de de Dünya 4.sü oldunuz. Avrupa arenasındaki madalyaların devamı neden gelmedi?

Geçen yıl şanssızdım. Türkiye Şampiyonası 3, Dünya Şampiyonası da 4 ayaktan oluşuyordu. Uzun seyahatler, birbiriyle çakışan yarışlar sırasında vücudum yorgun düştü. Alaçatıdaki 2008 Profesyonel Windsurf Şampiyonasının son ayağına hasta hasta katıldım. Herkesin hayatında böyle duraklama dönemleri olacağını düşünüyorum ve bu durumun bana tecrübe kazandırdığına inanıyorum. Bu sezon yarış programımı çok daha iyi planlıyorum.

- Avrupa şampiyonluğunu elde ettiğiniz için sizden beklentiler fazlalaştı. Bu sorumluluk çalışmalarınıza nasıl etki ediyor?

Benim için uluslarası alandaki başarı her şeyden önemli. Türkiyede 5 yıldır şampiyonum. Bu başarı artık bana yetmiyor. Bu yıl çalışmalarımı farklı denizlerde yani PWAnın diğer ayaklarında da başarılı olabilmek için Hawainin Maui Adasında sürdürüyorum. Benden pek çok kişinin başarı beklediğini biliyorum ve bunu içimde hissederek bütün gücümle çalışıyorum. Sabahtan akşama dek bilinçli bir antrenman programı uyguluyorum. ABD Sörf Milli Takımının eski antrenörü Scott Sanchezin hazırladığı kara programı salon ve denge çalışması, pilates, bisiklet ve yüzmeyi içeriyor. Bunun dışında günde 2 saat suda hız ve dönüş, 2 saat dalgada denge ve hareket çalışmalarım var. Beklentilerin fazlalığı böyle yoğun bir çalışmanın üstesinden gelebilme gücünü veriyor.

- Yeni sponsorunuz Rozinin size olan desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yurtdışında aralarında sörfün de olduğu spor dallarıyla uğraşanlar başka bir iş yapmaya gerek duymazken ülkemizde sporcular geçimlerini sağlamak durumunda. Çünkü sponsorluk konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Türkiyede futbol ve basketbol öne çıkıyor. Dolayısıyla sponsorluklar da bu spor dalları üzerine yoğunlaşıyor. Özellikle sörf gibi bireysel sporlarda çok fazla destek olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak son yıllarda bu anlayışın yavaş yavaş değiştiğini ve markaların farklı spor dallarına ilgi duyup destek verdiğini yarışma organizasyonlarında görüyoruz. Rozinin rüzgâr sörfü gibi Türkiyede çok yaygın olmayan ve zor bir spora destek vermesi büyük önem taşıyor. Bu sponsorluk kapsamında kadın ve spor anlayışını yaygınlaştıran pek çok aktivite de planlıyoruz. Böylece ülkemizi yurtdışında en iyi şekilde temsil etmenin dışında sörfü Türkiyede daha çok tanıtmayı ve kadınlara bu sporu sevdirmeyi hedefliyoruz.

- Bu sponsorluk sayesinde Avrupa ve dünya arenasında yeni madalyalar elde edecek misiniz?

Bu yıl ilk kez TVdeki kariyerimi 1 yıl dondurup tüm kış sezonunu hem kulübüm F.Bahçenin hem de sponsorum Rozinin desteğiyle yurtdışında antrenmanlar yaparak sürdürüyorum. Yurtdışında rakiplerim nasıl hazırlanıyorsa öyle çalışıyorum. Dolayısıyla önümüzdeki yıl için daha iddalı hazırlandığımı söyleyebilirim.

 

Hedefim Dünya Şampiyonluğu

- Spor kariyerinize hangi başarıları eklemek istersiniz?

Dünya Şampiyonası Kore, Costabrava (İspanya), Kanarya Adaları, Alaçatı (Türkiye) ve İtalya ayaklarından oluşuyor. Hedefim genel sıralamada ilk 3te yer almak. Spor kariyerimde ülkeme windsurfte hiç kazanamadığı bir dünya şampiyonluğunu yaşatmak en büyük arzum.

- 2012 Londra Olimpiyatlarına katılmayı planlıyor musunuz?

Bunun için karar vermedim. Çünkü 2 yıl içinde yarışlara ara verip TVde kadın ve spor konusundaki çalışmalara ve yeni yarışçılar yetiştirmeye ağırlık vermeyi düşünüyorum.

- Kadınlarımızın büyük çoğunluğu spordan uzak bir yaşam tercih ediyor; ileriki yaşlarda da sağlık sorunları ön plana çıkıyor. Sizin kadın ve spora bakış açınızı öğrenebilir miyiz?

Maalesef ülkemizde kadınlar spora çok ilgisiz. Hareketsizlikten ve kasları yeteri kadar gelişmediği için ileri yaşlarda kemik rahatsızlıkları, bel fıtığı sorunları çok sık yaşıyorlar. Çünkü gerek kemik yapısı gerekse sinir sistemini çevreleyen kaslar güçsüz kalıyor ve vücut bu tip rahatsızlıklara karşı direnemiyor. Küçük yaştan itibaren sporla ilgilenen çocukların hem eğitim süreçlerinde hem de özel yaşamlarında çok daha başarılı olacaklarına inanıyorum. Spor, çocukların ve gençlerin gece hayatından, yanlış arkadaşlıklardan, kötü alışkanlıklardan uzak kalmasını sağladığı ve asosyallikten kurtardığı için gelişmiş ülkelerin tamamında olduğu gibi ülkemizde de kesinlikle desteklenmeli.

- Kadınlarımıza rüzgâr sörfü yapmayı öneriyor musunuz?

Kesinlikle öneriyorum. Çünkü rüzgâr sörfü güç gerektiren bir spor değil. Sadece denge ve teknik kurgusuyla yapabileceğiniz hareketlerden oluşuyor.