'Çağcıllık' Yaman Hedef...

cumhuriyet.com.tr

Sıvas “Madımak” faciasından bir süre sonraydı. Aziz Nesin’i yerel yönetim adına onur konuğu olarak İzmit’e çağırdım. Değerli yazar, olağanüstü güvenlik önlemleri arasında belediyece düzenlenen kitap günleri haftasında yer aldı. Ayrıca kent otellerinin anahtarları kendisine özel törenle sunuldu. Madımak Oteli baskınına karşı tavır yansıtmak için bu anlamda bir gösteri düzenlenmişti.

Basın, ziyarete büyük ilgi gösterdi. Bir gazetecinin; “Çağdaşlık sizce nedir” sorusuna, önce sözcüğü irdeleyerek yanıt verdi: “Çağdaş sözcüğü, zamandaşlığı kapsar. Örneğin biz, Afrika’daki Hotantolarla yaşamsal çağdaşız. Atatürk’ün belirttiği ve aslı ‘muasır medeniyet seviyesi’ olan tümcedeki muasır sözcüğü; asri demektir. Çağdaşlık karşılığını vermez, çağcıl demek gerekir” dedi. Sonra da Atatürk’ün söylediği ve yine esası; “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” olan deyişine göndermede bulundu: “Çağcıllık, bilimi yol gösterici almaktır.”

Aziz Nesin’in irdelemesinden sonra ‘çağcıl’ sözcüğünü özenle kullananlardan biri de ben oldum. “Çağdaş” sözcüğü kullanımına tanık oldukça da Aziz Nesin’in yaklaşımını anlatarak, doğrusunu önerdim.

Niçin?

Uygarlık kompozisyonunun ana teması bilimdir. İnsanlık tarihi; bilimin getirdiği uygarlıktan yana olanlarla karşıtlarının kıyasıya çatışmalarıyla doludur. Bilim karşıtlarının en güçlü silahları dünyanın dört bir yanında dogmalara sarılmaktır. Ama her noktada cehaletleri egemendir.

“Bilimi arayınız” özdeyişi, İslam terminolojisine daha çıkışta damgasını vurmuş yaklaşımlardandır. Bilim ise uygarlığı gerçekleştirecek yöntemdir. Ama yüzyıllar sonra bağnaz saptırmalarla “itikat” yani “inanç gereği” savıyla, kaynağı bilim olan çağcıl uygarlık, karşıt hedef gösterilmektedir. Dinsel terminolojiye de isabetle yer eden bilim kavramından türeyen uygarlık, kimilerince inanç adına yadsınmaktadır. Yaman bir hedef sayılarak “saçma” olarak nitelendirilmektedir. “Çağcıl uygarlık düzeyine ulaşmayı” ilke edinen Atatürk’e de dolaylı saldırılar yapılmaktadır.

Bilim sadece teknik bir terim değildir. Aynı zamanda sosyolojik boyutu da vardır. Akıl ve mantık öğeleri üzerinde insani kıstaslar göz önüne alınarak geliştirilmiş üst bir tanımlamadır. Çağcıllık, böylesine tanıma uygun, uygar yaşam biçimidir.

21. yüzyıl dünyasında, birtakım bağnazlarca çağcıllaşmanın yerilmesi akıllara durgunluk vericidir. Anadolu’daki antiemperyalist kalkışmadan sonra gerçekleşen tam bağımsız Türkiye ideali, Cumhuriyet ve devrim sürecini çağcıl uygarlık düzeyi üzerine inşa etmiştir. “Hurafe ve safsatalardan” arınmış bir toplum yapısını kurmak amaç edinilmiştir. Ama her fırsattan yararlanarak akıl ve bilim esaslarını yadsıyan bir bölük zihniyet, ülke ve ulus geleceğini karartmanın sürekli peşindedir.

Kemalist Aydınlanma Devrimi, halk egemenliğini esas tutarak uluslararası anlamda kabul gören uygar ölçekli atılımını, halkla birlikte gerçekleştirmiştir. Çağcıl gelişmeleri ülkesine yaşatmak isteyen, kamu yararına uygun ilerici ve toplumcu bir sistem kurmuştur. “Müspet” bilime dayalı; eğitilmiş, sağlıklı, özgür, insan hak ve hukukuna saygılı, sosyal devletten yana, kültürlü, ulusal onura dayalı uygar bir ülke öngörülmüştür. O halde niçin Kemalist çağcıllaşma, saldırı hedefidir?

Toplumsal düzeni çağcıl uygarlık ölçütlerinden uzak kılarak belli direnç kalıplarında tutmak çabası, tarihin değersiz sayfalarındadır. Feodal, saltanatçı ve tutucu eğilimler, çağcıl uygarlıklara doğaları gereği ters düşmüşlerdir.

Despotizme oturan, bireyciliğe biat eden ve nihayet evrensel uygarlığın akışına set çeken tutum sergilemişlerdir. Amaç; dünyanın her tarafında olduğu gibi Türkiye’de de karşıdevrimciliği gerçekleştirmeye yönelik seyretmiştir.

Sonuç:

Bilinmektedir ki bu ülkede kötücül zihniyet için çağcıllık yaman bir hedeftir. Amaç, çağcıl uygarlıktan yana kişi ve kurumları tasfiye etmektir. Yine bilinmelidir ki, bu ülkede insanlık onurunu yükseltmek için, çağcıl uygarlığı ilerleme hedefi sayan milyonlarca kişi yaşamaktadır.

Ertuğrul KAZANCI Eğitimci/Hukukçu