"Büyükelçi'nin Washington'da olması gerekir"
ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın Türkiye'nin kendi davasını anlatması için Washington'da olması gerektiğini söyledi.
cumhuriyet.com.trGordon, Sabancı Üniversitesi ile Brookings Enstitüsünün işbirliğiyle bu yıl 6'ncısı düzenlenen "Sabancı Konferans Serisi" öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine, Ermeni tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilmesinden sonra Ankara'ya çağrılan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Tan'ın burada olmamasından üzüntü duyduğunu belirten Gordon, "Türkiye ile temas halinde olmayı, Tan'ın burada olmasını istiyoruz. Türkiye'nin burada olmasını istiyoruz, Türkiye'nin davasını anlatmada büyükelçisinin burada olmasından fayda göreceğini düşünüyoruz. Tan'ın Washington'da olmamasının hiçbir yararını görmüyoruz. Tam tersine bunun olumsuz sonuçlarını görüyoruz" dedi.
Gordon, Büyükelçi Tan'ın geri çekilmesinin Türkiye ile ABD'nin ilişkilerine katkı sağlamadığını ve işbirliğini sekteye uğrattığını savunarak, iki ülke ilişkilerinin önemine dikkati çekti.
"Türk-Amerikan ilişkilerini gerilemeye uğratıyor"
Gordon, Türkiye ile birçok konuda temas halinde olduklarını hatırlatarak, tasarının Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinden geçmesinin Türk-Amerikan ilişkilerini gerilemeye uğrattığını ifade etti.
Gordon, "Tasarının geçmesi sahip olduğumuz ve inşa etmeye çalıştığımız ilişkilere faydalı değil. İlerlemek istiyoruz, yapacak daha çok işimiz var" dedi.
Türkile ile Ermenistan arasındaki normalizasyon sürecine odaklanmış durumda olduklarını da ifade eden Gordon, bir yıldan uzun süredir bu konudaki tutumlarının açık ve tutarlı olduğunu dile getirdi. Tasarıya karşı çıktıklarını belirten Gordon, "Yönetimin bu tasarıya dair düşüncesi başından bu yana açık" diye konuştu.
Gordon, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile Savunma Bakanı Robert Gates'in tasarıya karşı çıkan açıklamalarını ve muhalefetlerini hatırlatarak, ikili ilişkilere odaklandıklarını ve tarihi ele almanın en iyi yolunun normalizasyon sürecinden geçtiğini kaydetti.
Gordon, "Bu süreci engelleyecek hiçbir şeyi görmek istemiyoruz. Bu nedenle şunu açıkça ortaya koyduk: Bu tür bir tasarı bu önemli sürece zarar veriyor. Kongre veya başka bir yerdeki bu süreci geriletecek çabaları cesaret verici bulmuyorum" dedi.
"Süreç istediğimiz kadar hızlı ilerlemiyor"
Bir soru üzerine Gordon, tasarının Kongre'de daha ileri aşamalara taşınmayacağı yönünde Temsilciler Meclisi liderleriyle anlaşmanın olmadığını, Kongre'nin bağımsız bir organ olduğunu ve ne yapacaklarına kendilerinin karar vereceğini söyledi.
Gordon, ABD'nin Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalizasyon sürecine bağlılığının devam ettiğini de vurgulayarak, "Süreç istediğimiz kadar hızlı ilerlemiyor. Ancak her iki ülkenin de bu sürece bağlı olduğunu düşünüyorum. İki ülkeye de teşekkür ederiz bu konuda, onlara yardım için elimizden geleni yapacağız" dedi.
Clinton'un sürece dahil olduğunu, iki tarafla da temas halinde olmayı sürdüreceğini ve düzenli görüşmelerin devam ettiğini belirten Gordon, protokolleri onaylama yönünde iki tarafı da cesaretlendirdiklerini, bunun iki ülkenin de çıkarına olduğunu kaydetti.
"Erdoğan'ın katılmasını isteriz"
Gordon, bir soru üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de kaçak yaşayan 100 bin Ermeniyi "sınır dışı edebileceğine ilişkin sözleri bulunduğu yönündeki" soru üzerine, "Bence Başbakan Türkiye'de 100 bin yasa dışı yaşayan Ermeni vatandaşı olduğunu söylemek istedi. Onları sınır dışı etmekle tehdit ettiğini düşünmüyorum. Bu konular (tasarı) ayrı konular. Her ülkenin yasa dışı göçmen sorunu bulunuyor, kendi yasalarına göre uygun bir şekilde ele alıyorlar. Bunun Temsilciler Meclisi veya ABD'deki herhangi bir oylamayla alakası yok. ABD Kongresinin faaliyetleriyle bunun arasında bağlantı kurmayalım" dedi.
Gordon, Başbakan Erdoğan'ın Nisan ayında Washington'da düzenlenecek Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılıp katılmayacağı yönündeki bir soru üzerine, "Erdoğan davetliydi, henüz kimin katılacağı yönünde resmi bir cevap almadık. Katılmasını isteriz" diye konuştu.
İran
İran'ın nükleer programıyla ilgili uluslararası çabalara dair Türkiye'nin tutumundan ABD'nin memnun olup olmadığının sorulması üzerine Gordon, "Bu, Türkiye ile temaslarımızda önemli konulardan biri. Türkiye ile temas halinde olmak istiyoruz. Bu yüzden de bu konuları konuşmak için Tan'ın burada olmasını istiyoruz. Çünkü bu çok önemli bir konu" dedi.
Türkiye'nin ABD'nin İran'ın nükleer silaha erişiminin engellenmesi yönündeki hedefleri paylaştığından hiçbir şüphelerinin bulunmadığını vurgulayan Gordon, şunları kaydetti:
"Bu konuya nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda bazı farklılıklarımız var. Türkiye'nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunda Kasım ayındaki oylamada çekimser kalmasından üzüntü duyduk. O dönemden beri Tahran'dan daha az işbirliği görüyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yeni yaptırımlar için geniş bir destek var. Türkiye bu tür bir yaklaşıma katılma konusunda isteksiz. Anlaşmazlık olan nokta da bu.
Tüm komşularla iyi ilişkiler kurmak istemek güzel. Ama İran'ın insan hakları karnesi korkunç. Uluslararası toplumun nükleer konudaki tekliflerine yanıt vermeye ilişkin karnesi de korkunç. Türkiye'nin bize ve diğer kilit uluslararası güçlere katılmasını istiyoruz. İran'a bu tür bir davranışın olumsuz sonuçlarının olacağı mesajının verilmesinde, hem bize hem de uluslararası sahnedeki kilit güçlere katılmalı.
Türkiye'nin bunu yapması bizim diplomatik yaklaşımımızı güçlendirecektir. İran'a işbirliği tekliflerimiz hala masada. Biz de bu soruna diplomatik çözüm konusunda İran'la çalışmak istiyoruz. Türkiye'nin İran konusunda uluslararası toplumun bir konzensüsünün dışında kalması halinde birçoğunun hayal kırıklığına uğrayacağını düşünüyorum. Türkiye, uluslararası toplumda önemli, sorumlu bir aktör olmak istiyor. BM Güvenlik Konseyi'nin çoğunluğuna katılmak Türkiye'nin bu imajını güçlendirecektir."