"Büyükanıt ne konuştu?"

Asılsız suçlamalara dayanamayarak intihar eden Yarbay Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar “Ali’siz geçen 4 yılı” yazdı.

Aykut Küçükkaya/Cumhuriyet

Hakkında yapılan asılsız suçlamalara dayanamayarak intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar “Ali’siz geçen 4 yılı” gazetemizle paylaştı. Nilüfer Tatar, “Aralık ayı geldiğinde benim de 4 yıl öncesine dönüşüm başlıyor. Diğer aylarda, günlerde zaman bir şekilde geçiyor ama aralık zor. Bizim yas ayımız. 4 yıl geride kaldı, bizim davamızda hâlâ ilerleme yok!..” diyor.

Eski Deniz Kuvvetleri komutanlarına yönelik suikast girişiminde bulunduğu iddiasıyla ikinci kez gözaltına alınırken 19 Aralık 2009 günü intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın ölümünün üzerinden tam dört yıl geçti. Yarbay Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar, “sorularla geçen 4 yılı” gazetemizle paylaştı. İşte Nilüfer Tatar’ın kaleminden “Ali’siz geçen 4 yıl”:

Evet... İlk günlerde haykırdığım savcı ve hâkimlere dava açacağım sözümün arkasından davamızı açtık. Ancak geçen 4 yıl hemen her türlü engellemeyle karşılaştık. Kanunlar değiştirildi. Davacı olduğumuz savcı Süleyman Pehlivan, Yargıtay’a seçildi. Biz usulsüzlüğünü, kindarlığını, adaletsizliğini şikâyet etmişken tüm şikâyetlerimizin denetmenliğine terfi ettirildi. Biz, kimi kime şikâyet ediyoruz diye düşünmeye başladık. Daha sonra benzer davalardan çıkan kararları da gördükçe bu yeni “adalete” inancımızı çoktan yitirdik. Geride kalan bizler bu sürece çok kırgın ve kızgınız. Bu işin bir öç alma ve linç işi olduğunu, hedefinde geleceği parlak askerlerin olduğunu defalarca haykırdık. İhbar mektuplarının asılsız olduğunu, nelere yol açtığını bütün ülke yavaş yavaş görmeye başladı. Ancak görmek istemeyenler hâlâ görmezden gelmeye devam ediyor. Bazı yazarlar hâlâ bilinçsizce, kurgulanmış gibi yazılarını yazmaya devam ediyorlar. Onlara buradan sesleniyorum...

Ali, amirallere suikast soruşturması nedeniyle tutuklandı. Bu dava ile gencecik teğmenlerin geleceği, ailelerinin umutları karartıldı. Hâlâ bu davada tutuklu subaylar bulunuyor. 3 yıldır ailelerinden uzaktalar. Bütün delilleri çürüttüler. Fakat mahkemelerde kimse bunu görmüyor. İfadeleri, savunmaları var. Araştırmayı düşünüyor musunuz?

Amirallere Suikast diye bir dava olmadığını bile söyleyip yazdınız. Şimdi mi aklınıza geldi? 3 yıldır neredeydiniz?

Sizin de çocuğunuz var. Kendinizi benim yerine koyup, yazmadan önce vicdanınıza bir danışın. Yazdıklarınızla hangi zalimlere hizmet ettiğinizi görmenizi dilerim.

Bu ihbar mektuplarını kimler yazdı? Hiç araştırıp, sorguladınız mı? Benim işim değil mi diyorsunuz? O halde yeterince bilmediğiniz sadece duyduklarınız ya da size iletilenler üzerinden nasıl bu kadar rahat yazıp konuşuyorsunuz?

Arkalarında nasıl bir iz bıraktıklarının farkındalar mı? Neden oldukları acıların, gözyaşlarının hesabını bir gün vermek zorunda kalacaklarını düşünüyorlar mı?

Geçen sene sorduğum soruyu tekrar soruyorum.

Büyükanıt, Dolmabahçe’de ne konuştu? Neyin pazarlığı yapıldı? Bir vatandaş olarak merak ediyorum.”

Mezara kadar gidecek olan pazarlık neydi? Bunu bilmek istiyorum. Tutuklu tüm subaylar bu sorunun cevabını merak ediyor. Artık açıklayın. Zamanı gelmedi mi?

Bu sorularımızla dört yıl geçti. Biz hayatımıza devam ediyoruz. Ali’siz yaşam çok zor ve boş.