Bütçeler kabul edildi

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi'nin 2010 yılı bütçeleri kabul edildi.

cumhuriyet.com.tr

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi'nin 2010 yılı bütçelerinin sunuşunu yaptı.

Dünyada ekonomik düzenin yeniden oluştuğunu, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ve olmayacağını belirten Çağlayan, dünyada yaşanan küresel krizden Türkiye'nin de etkilendiğini ifade etti.

Çağlayan, ''Ancak, bu kriz bizim çıkardığımız, sorumlusunun biz olduğumuz bir kriz değildir. Aynen kuş gribi gibi, domuz gribi gibi dünyadan ithal etmek zorunda kaldığımız bir krizdir'' dedi.

Son yıllarda uygulanan kararlı yapısal reformlar sonucunda, Türkiye ekonomisinin büyük ölçüde istikrara kavuştuğunu belirten Çağlayan, ''Krizin Türkiye'ye etkisi, dünya ticaretinde yaşanan daralmanın etkisiyle dış ticaretimiz üzerinde de hissedilmiştir. 2009 Ocak-Ekim döneminde bir önceki yıla göre ihracatımız değer olarak yüzde 29.5 gerilemiştir'' diye konuştu.

Türkiye'nin son 6 yılda dünya konjonktüründeki olumlu gelişmeleri değerlendirmeyi bildiğini, 2002-2008 yıllarını kapsayan altı yıllık süreçte, uzun yıllar muzdarip olduğu kırılgan bir ekonomik yapıdan, sürdürülebilir kalkınma sürecine doğru hızla ilerleyen dinamik bir ''istikrar ekonomisine'' dönüştüğünü söyleyen Çağlayan, ''Türkiye'nin ciddi ekonomik şokları absorbe edebilme yeteneğinin önemli ölçüde yükseldiği gerçeği, bazı uluslararası kuruluşlarca da teyit edilmektedir'' diye konuştu.

IMF'nin açıkladığı raporda, Türkiye'nin, G-20 ülkeleri arasında 2009'un son çeyreğinde pozitif büyüme gerçekleştirecek 7 ülkeden biri olacağını açıkladığını ifade eden Çağlayan, şunları kaydetti:
''2010 yılında etkisini yitirmesi tahmin edilen küresel krizin beklenenden daha önce yavaşlamaya başladığını görmek sevindiricidir. Uluslararası ekonomik kuruluşlar beklentilerini daha olumluya çevirmekte, 2009 ve 2010 yılları için büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etmektedir.
Orta Vadeli Programa göre, 2009 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 6 civarında küçüleceği tahmin edilmektedir. Dönemler itibarıyla bakıldığında, 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 14,3 olan ekonomideki daralmanın, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7'ye gerilediği görülmektedir. Bu eğilimin devam ederek, yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ekonominin önemli ölçüde toparlanması beklenmektedir.
Yine Orta Vadeli Plan'da 2010 yılında ekonomimizin, dünya ortalaması olan yüzde 3,1'in üzerinde, yüzde 3,5 seviyesinde büyüyerek kaldığı yerden hızla yoluna devam etmesi hedeflenmektedir.''

 

Yapısal dönüşüm

Krizin az hissedildiği Kuzey Afrika'ya ve Orta Doğu'ya yönelik yaptıkları ziyaretlerden ve çalışmalardan bahseden Çağlayan, ihracatçı birlikleri kayıtlarına göre, Ekim ayına ait verilere göre külçe altın hariç ihracat, bir önceki aya göre yüzde 18,6 geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 4,6 oranında artarak 9,944 milyar dolar seviyesine yükseldiğini kaydetti. Çağlayan, ''2009 Kasım ayına ilişkin olarak ise ihracatımız 1-12 Kasım tarihleri arasında 2008 yılı aynı dönemine göre yüzde 9,5 oranında artmıştır'' dedi.

Ekonomide yaşanan yapısal dönüşüme paralel olarak, dış ticarette de sektörel açıdan ciddi bir yapısal dönüşüm süreci içerisinde bulunulduğunu belirten Çağlayan, dış ticarette uzun yıllar tarımsal ürünler ağırlıklı ihracat yapısıyla öne çıkan Türkiye ekonomisinin, tarım ürünleri ihracatındaki kilit rolünü de koruyarak, otomotiv, demir-çelik, tekstil ve konfeksiyon gibi sektörlerle sanayileşmeye başladığını kaydetti.

Son yıllarda, Türkiye'nin hızla emek yoğun sektörlerden, sermaye ve hatta teknoloji yoğun sektörlere doğru kaydığını, dış ticaretin de buna paralel, yapısal olarak değiştiğini anlatan Devlet Bakanı Çağlayan, ''Küresel ölçekte görülen daralmanın hükümetimizce hayata geçirilen tedbirlerle, ekonomimizin bu süreçten en az düzeyde etkilenmesi sağlanmıştır'' diye konuştu.


Komşularla ticaret

 

Son dönemde ihracatta yakalanan başarının sürdürülebilmesi için belli bir coğrafya, kültür ve geleneğin paylaşıldığı pek çok komşu ve çevre ülkeyle ticari ilişkileri artıracak politikalar üretildiğini belirten Çağlayan, şöyle devam etti:
''Halihazırda, ihracatçılarımızın ve yatırımcı firmalarımızın yeni uluslararası pazarlara girişleri, ihraç pazarlarının çeşitlendirilmesi, burada kalıcılıklarının sağlanması için çok ciddi bir ticari diplomasi seferberliği yürütülmektedir. Buna bağlı olarak, ihraç pazar çeşitliliğinin artırılması ve pazarlama risklerinin azaltılması konularında önemli mesafeler alınmıştır. Bugün Türkiye, 7-8 yıl öncesine oranla dış ticarette pazar bağımlılığı problemini büyük ölçüde aşmış, pazar-sektör matrisinde yüksek düzeyde değişim gerçekleştirmiştir.
Türkiye, komşularıyla ticaretini hızla geliştirmekte ve derinleştirmektedir. Bu kapsamda, gerek coğrafi gerekse kültürel ve tarihsel yakınlığımız bulunan ve belirli bir nüfus ve ekonomik potansiyeli olan ülkelerle ticari ilişkilerimizin artırılması hedeflenmiştir. Son donemde özellikle yakın komşularımızdan Iran ve Irak ile ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır.
Özellikle kriz ortamında pazar daralmasının önlenmesi ve potansiyel pazarlara açılım sağlanması büyük bir önem arz etmektedir. Uygulamakta olduğumuz bu politikalar, kriz döneminde görülen ihracat artışları ile pazar bağımlılığını aşmanın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.''

 

Yurtdışı müteahhitlik

1999 yılında Türk müteahhitlik firmaları tarafından komşu ve çevre ülkelerde 1,4 milyar dolarlık iş üstlenilirken, bu rakamın 2006 yılında 15,9 milyar dolara, 2008 yılında 19,9 milyar dolara ulaştığını ifade eden Çağlayan, ''Sadece 2008 yılında toplam 36 ülkede 23,6 milyar dolar değerinde proje üstlenilmiş olup, bu tutarın yüzde 84'ü aşan bölümünü komşu ve çevre ülkelerde üstlenilen projeler oluşturmuştur. 2008 yılı sonu itibariyle, Türk müteahhitlik firmalarınca yurt dışında üstlenilen projelerin toplam tutarı 133,6 milyar dolara ulaşmıştır'' dedi.

Sıralamanın bir yılda üstlenilen proje tutarına göre yapıldığı ''Dünyanın En Büyük 225 Uluslararası Müteahhidi'' listesinde Türkiye'nin 31 firma ile Çin'in ardından ikinci sırada yer aldığını söyleyen Çağlayan, ''Müteahhitlik alanında ABD'yi bile geride bırakmış durumdayız'' diye konuştu.

Ülkemiz ekonomisindeki büyümenin sürdürülebilmesinde büyük öneme sahip ihracatta görülen artışın devam edebilmesi için ihracatçılarımıza dış pazarlardaki rekabet gücünü destekleyecek maliyetlerle finansman imkanları sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Çağlayan, Eximbank ile ihracatçılarımızı ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda uygun kredi ve sigorta programları ile desteklendiğini kaydetti.

Serbest Ticaret Anlaşmaları'nın (STA) ihracatçılara yeni pazarlara giriş imkanlarıyla uluslararası rekabet avantajı sağlayan en önemli araçlardan birisi olduğuna dikkati çeken Zafer Çağlayan, ''Türkiye'nin STA imzaladığı ülkelerle olan ticaret hacmi bugüne kadar sürekli bir artış eğilimi göstermiş; ihracat ve İthalat artış oranları genel ortalamaların üzerinde yer almıştır'' dedi.

 

İhracat hedefi

Türkiye'nin potansiyelinin, hak ettiği seviyenin altında olduğunu ifade eden Çağlayan, ''Türkiye ihracata dayalı büyüme modelini seçmiştir ve amacımız; ülkemizin potansiyel büyüme hızını artırarak yüksek büyüme oranlarını yakalamak ve sürdürülebilir kılmaktır'' diye konuştu.

''Katettiğimiz mesafe bizi yanıltmıyor çünkü biliyoruz ki önümüzdeki yol uzun. Ancak, kendimize, insanımıza ve ülkemizin geleceğine olan güvenimiz ve inancımız tamdır'' diyen Çağlayan, şunları söyledi:
''Dış ticaretin ülke kalkınmasındaki rolünün bilincinde olarak, küresel ekonomik krizin dış ticaretimiz üzerindeki menfi etkilerinin en aza indirilmesi yönünde ve ihracatçılarımızın üzerindeki ekonomik krizle ağırlaşan yükün hafifletilebilmesi ve daha iyi şartlarda rekabet edebilmeleri için tüm gayretimizle çalışmaya devam edeceğiz.
Orta vadeli programda 2009 yılı için ihracat hedefimiz 98.5 milyar dolar öngörülmüştü. Ancak Ekim ayında 9 milyar 944 milyon dolarlık ihracat rakamını yakaladık ve 10 milyar dolara dayandık. Ekim ayında, 2008'in Ekim ayına göre yüzde 4.6, bir önceki ay olan Eylül 2009'a göre de yüzde 18.6'lık artışa ulaştık. Şu andaki projeksiyonlarımız gösteriyor ki yıl sonunda biz orta vadeli programda belirtilen hedefin üzerine çıkacağız. Hatta, psikolojik sınır olan 100 milyar doları aşacağız.''

CHP İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz da kur politikası nedeniyle Türkiye'nin cari açık vereceğini ve kan kaybedeceğini söyledi.

MHP Denizli Milletvekili Haluk Ayhan ise AR-GE destekleri dışında yüksek teknolojiye desteğin olmadığını savundu.

Makro ekonomik hedeflerin revize edilmesi gerektiğini belirten Ayhan, bu yıl da bu hedeflerde sorun bulunduğunu öne sürdü.

CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi de Nasrettin Hoca fıkrasına yer vererek, ''Hocanın evi soyulmuş, herkes hocayı suçlamış. Hoca da 'hırsızın hiç suçu yok mu' demiş. Sayın Bakan, hep hırsıza; küresel krize kabahat buldu. Sizin hiç kabahatiniz yok mu?'' diye sordu.

Hamzaçebi, kur politikalarının, Türkiye'nin başına sorun açtığını söyledi.