Bütçe Komisyonu'nda 'şerefli asker' tartışması

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın Uludere olayıyla ilgili ''Yürekli, şerefli bir asker arıyorum orduda. Roboski katliamının emrini hangi siyasi verdi?'' sözleri, TBMM Genel Kurulu'nda tepkiye neden oldu.

cumhuriyet.com.tr

TBMM Genel Kurulu'nda, 9. turda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2013 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı. Bütçeler üzerinde ilk sözü, AKP Grubu aldı. 10. turda da Avrupa Birliği Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bütçeleri görüşülecek.

TBMM Genel Kurulu'nda, 9. turda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2013 yılı bütçeleri üzerinde AKP Grubu söz adına söz alan Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün, son 10 yılda Türkiye'nin ekonomi alanında da dünyanın takdirini kazanan bir performans sergilediğini söyledi. Aygün, Türkiye'nin sağlam mali yapısı ve bankacılık sistemiyle dünyadaki krize en iyi direnç gösteren ülkelerin başında geldiği vurgulayarak, ülkenin bugün geleceğe güvenle bakan bir ekonomiye sahip olduğunu kaydetti.

AKP Batman Milletvekili Ziver Özdemir, Türkiye'nin kalkınmasında KOBİ'lerin çok önemli yer tuttuğunu söyledi. ''KOBİ'ler lokomotif görevi görmektedir'' diyen Özdemir, KOBİ'lerin toplam istihdamın yüzde 78'ini karşıladığını belirtti. Özdemir, KOBİ'lerin desteklenmesinin ülke ekonomisi açısından hayati önem arz ettiğini ifade etti.

AKP Bursa Milletvekili Önder Matlı, ''Türkiye, AK Parti iktidarından önce standart dışı kalmış bir ülkeydi. Ancak son 10 yılda dünya ve batı standartlarına ulaştı ve her geçen gün de standartlarını artıran ülkedir'' dedi.

AKP Niğde Milletvekili Ömer Selvi, TÜBİTAK'ın 2005'ten sonra önemli bir atılım yaptığını söyledi. Selvi, 2005'ten sonra bütçesinin artırılmasıyla yüksek lisans ve doktora öğrencilerine verilen bursun da yükseltildiğini belirten Selvi, ''2005'ten önce özel sektöre gidiyorlardı ancak 2005'ten sonra artan maaşlar ve burslarla, dışarıya giden arkadaşlar kuruma dönmeye başladılar'' diye konuştu.

AKP İstanbul milletvekili Halide İncekara, konuşması sırasında kendisine laf atan CHP'li Yılmaz ile tartıştı. İncekara, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'a, ''Hanımefendi niçin laf atıyorsunuz oradan? Sayın Başkan, niçin müdahale etmiyorsunuz siz de oradan? Nedir derdin? Her çıkan arkadaşın sözünü bölüyorsun, laf atıyorsunuz. Nedir bu? Varsa bir sözünüz gelirsiniz, mekanı burası. Koca milletvekili olmuşsunuz, siz buraları üniversite anfileri ile karıştırıyorsunuz, Dün üniversiteleri karıştırıyordunuz, şimdi Meclisi karıştırıyorsunuz'' dedi. Halide İncekara, kendisine laf atmaya devam eden Yılmaz'a, ''Niye sataşıyorsun oradan? Hala laf atıyorsun, çok ayıp bir şey. Grup başkanvekilin var, car car car car konuşuyorsun'' karşılığını verdi.

'Helikopter üretimine yakında başlanacak'

AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ise Türkiye'nin dünya barışının muhafazasında önemli bir aktör ülke olduğunu söyledi. ''2023 vizyonu doğrultusunda, milli savunma hedefimiz, savunma sanayisi gelişmiş ilk 20 ülke arasına girmektir'' diyen Ünal, hafif ve orta sınıf helikopterlerin Türkiye'de üretilmesine ilişkin kapsamlı çalışmanın devam ettiğini kaydetti. Ünal, ''Helikopter üretimine yakında başlanacak. Hem kendi hem de diğer ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabileceğiz'' dedi.

 

Kaplan: Bu ordu ABD'nin mi Türkiye'nin mi ordusu?

BDP milletvekilleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı'nın bütçeleri üzerinde söz aldı. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, ''Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yüzde 60'ının, Silivri'de terörist olarak yargılandığını'' ifade ederek, ''TSK, siz ne yaptınız; köy yakıyordunuz, faili meçhul cinayet işlediniz, darbe yapıyordunuz, parti kapatıyordunuz, darbeden sonra üniformalarınızla Meclis'te oturdunuz size bir şey diyen oldu? Başka işiniz mi yok Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3 K; 5 K'ya karşı kasım kasım kasılan Kasımpaşa kabadayısı bir başkanın hükümetini devirmeye kalkıyor. Ne haddinize sizin?'' diye konuştu.

Kaplan, ''Bu ordu milletin mi NATO'nun mu; ABD'nin mi Türkiye'nin mi ordusu?'' diye sorarak, Fırat'ın doğusunda, AİHM'deki yargılamalar dışında ordu mensuplarının, tek bir suçtan yargılanmadığını, batısında ise Hükümet'e dokundukları için yandıklarını, yarısının içeride olduğunu savundu. Kaplan, ''Sayın Bakan'ın arkasında oturan rütbelilerin, üniformalıların yarın ne olacağı belli değil, hayatı garanti değil'' görüşünü savundu.

'Maksadı aşan cümle'

Kaplan'ın, ''Yürekli, şerefli bir asker arıyorum orduda. Roboski katliamının emrini hangi siyasi verdi?'' sözleri, TBMM Genel Kurulu'nda, tepkiye neden oldu.

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, ''Siz molotof atıp halk otobüsünde yanan insanları, kepengini kapatmadığı için marketi yakılanları, terörü ve teröristi hiçbir şekilde kınamayıp, onun şerefini ve haysiyetini sorgulamayıp, şerefli ve haysiyetli Türk ordusuna laf atma cesaretine, kürsü dokunulmazlığıyla sahipseniz, bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyüklüğünü, demokrasinin yüceliğini gösterir'' diye konuştu. Ünal, Kaplan'ın konuşmasını, ''hoş olmayan bir konuşma'' olarak nitelendirdi.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Kaplan'ın konuşmasının yüzde 95'ine katıldığını ancak ''Şerefli asker arıyorum'' sözünün maksadı aştığını söyledi. Bu Meclisi, şerefli Türk askerlerinin kurduğunu kaydeden İnce, ''Ordu, 12 Mart, 12 Eylül'de bize işkence yaptı, tırnaklarımızı söktü, CHP'yi kapattı, mallarımıza el koydu ama bugün kin güdemeyiz. Devletlerin yaşamında kin olmaz 'Oh olsun Başbuğ'a demek' olmaz, intikamla devlet yönetilmez. Silivri'deydim, orada insanlığınızdan utanırsınız. Ordu bizim ordumuzdur. o orduda şerefli Türk askerleri, generalleri vardır. Anlamını aşan cümle oldu'' görüşünü dile getirdi.

MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak da ''Roboski''de hatalı bir operasyon, emir, yanlış uygulama olabileceğini ifade ederek, bunun bir ekip, belli sayıdaki mensubun operasyonu olduğunu kaydetti. Uzunırmak, ''şerefli bir asker arıyorum'' diyerek orduyu, bütün kurumu töhmet altına almanın yakışmadığını belirterek, ''Sorumlu kimse onlar sorgulanabilir, itham edebilir ama oradan hareketle bütün kurumu itham etmek, töhmet altına bırakıp, 'şerefli subay arıyorum' demek, yakışmayan bir mülahazadır'' dedi.

Yeniden söz alan Hasip Kaplan, kastını aşan bir konuşma yapmadığını ifade etti. Uludere olayıyla ilgili bir yıldır soruşturmanın engellendiğini belirten Kaplan, ''Bu aydınlığa kavuşturulmamışsa, elbette ki orduda şerefli, bu olayı itiraf edecek bir insanı aramamdan daha normal ne olabilir? Bu ordudan çıkacak dedim. Ordudaki insanları onure etmektir. Türkiye halkı o kadar şerefli ki mecburi vatan görevine koşarak gider, paralı askerliğe itibar etmedi'' diye konuştu.

BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu da Sayıştay'ın, ordunun tüm harcamalarını denetim altına alması, şeffaf ve halka hesap verebilmesi gerektiğini söyledi. Zenderlioğlu, ordunun, adeta kapalı kutu olduğunu, giderlerinin kimin cebinden çıktığının bilinmediğini dedi.

 

Yerli otomobil

TBMM Genel Kurulu'nda, 9. turda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2013 yılı bütçeleri üzerinde MHP Grubu konuştu. MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, yerli otomobil konusuna değindi. Türkiye'de otomotiv firmalarının sermayesinin yabancıların elinde olduğunu iddia eden Adan, ''otomobilde yerli sanayinin katkısı azalırken bakanlık hangi önlemleri almıştır?'' diye sordu.

''Yerli otomobil sanayi hayalinin peşinde koşacağınıza yerli girdileri artırmak için çabalayın'' diyen Adan, ülkedeki 5 otomobil markasının yerlileşme oranlarının ne olduğunu sordu. Adan, Türkiye'nin Güney Kore ile imzaladığı ticaret anlaşmasını eleştirerek, ''Siz Güney Kore'ye ne satıyorsunuz da sıfır gümrükle anlaşma imzalıyorsunuz?'' dedi.

MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, protestolu senet sayısının geçen yıla göre artarak 771 bine yükseldiğini söyledi. Türkoğlu, iktidarın, milletvekillerinin denetim çerçevesinde verdiği sözlü ve yazılı sorulara ya cevap vermediğini, ya doğru cevap vermediğini ya da lakayıt cevaplar verdiğini söyledi. MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanında uluslararası yarışma gücü açısından 5 sıra gerilediğini belirtti.

'Bedellide sezon sonu kampanyası yapıldı'

MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, AKP'nin uyguladığı kararsız politikalar sayesinde 67 bin olan uzman erbaş sayısının 46 bine gerilediğini belirtti. ''Sözleşmeli er ve erbaş konusunda fiyasko yaşandı'' diyen Aydın, şu anda sözleşmeli er ve erbaş sayısı bin 210 olmasına rağmen Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın ısrarla ordunun profesyonelleşeceğini söylediğini bildirdi.

Aydın, milli savunma politikasının deneme yanılma yoluyla belirlenemeyeceğini ifade ederek, terörle mücadelede profesyonel personele ağırlık verilmesini gerektiğini vurguladı. Askerlerin özlük haklarının iyileştirilmesinin önemine işaret eden Aydın, Hükümet'in uzman erbaşlar için fazla bir iyileştirme yapmadığını ileri sürdü.

''Hükümet bedelli askerlikte çuvalladı'' diyen Aydın, yaşın ve miktarın fazla olmasının, bir gün dahi askerlik yapılmamasının toplumda önemli bir rahatsızlık yarattığını kaydetti. Aydın, şöyle konuştu: ''400 bin kişi beklenirken sayı 69 bin 73'te kalmıştır. Beklenen 5 milyar liralık gelirin yanına bile yaklaşılamamıştır. Son olarak iktidar sezon sonu kampanyası yaptı. Madem bedelli uygulamasında yeni bir fırsat veriyorsunuz o halde gelin başta uzman erbaşlar olmak üzere, askeri personel ve polislerin özlük haklarını iyileştirelim. Toplumdan beklediğimiz birlik ve beraberliği burada yapalım.''

MHP'li Aydın, Patriot füzelerinin Türkiye'ye yerleştirilme amacının belli olduğunu savunarak, ''Malatya Kürecik'teki radar üssünü korumak ve ülkemize yapılacak saldırıyı bertaraf etmek, ABD'nin ileride yapmayı planladığı muhtemel İran operasyonu sırasında İran'ın saldırılarına karşı İsrail'in güvenliğini sağlamak. Küresel güçlerin hesabı belli, her şeyi kendilerine göre ayarlıyorlar, ancak AK Parti'nin bu planlardan her şey olup bittikten sonra haberi oluyor'' diye konuştu. Füzelerin tetiğinin NATO'da olacağını ifade eden Aydın, ''Tetiği bizde olmayan füzeyle topraklarımızı nasıl koruyacağız?'' diye sordu.

 

'Önemini ve değerini iyi bilmemiz lazım'

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde Hükümet adına yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, son 10 yılda ekonomiden sosyal politikalara, sanayileşmeden dış politikaya kadar bir çok alanda ilerleme, değişimden geçtiğini söyledi. Daha yüksek standartlara ulaşan Türkiye'nin, gücünü ve potansiyelini yeniden fark ettiğini belirten Ergün, kişi başına milli gelirin 11 bin dolar, yıllık ihracatın 150 milyar dolar seviyesine çıktığını vurguladı.

Türkiye'nin Avrupa pazarlarındaki sıkıntıya rağmen bir yandan ılımlı bir şekilde büyümeye, aynı zamanda cari açık gibi kronik sorunlarla mücadeleye devam ettiğini kaydeden Ergün, ''Bugün Türkiye, ekonomideki tüm kırılganlıklarını güçlendiren, risklere karşı daha dayanıklı hale getiren ülkedir. Siyasi ve ekonomik anlamda, istikrar ve güveninin sağlanması başlı başına önemli, değerli bir varlıktır. Önemini ve değerini iyi bilmemiz lazım. Bugün Türkiye'de yarın darbe olur mu, muhtıra verilir mi, postmodern darbe girişimlerinde bulunur mu, siyaset yoluyla tasfiye edilmeyen iktidar, parti kapatma yoluyla tasfiye edilir mi gibi endişe ve tehditler kalmadı. Döviz fırlar mı, faiz patlar mı, bütçe açıkları ne olur kaygıları işadamlarının kafasından silindi'' diye konuştu.

Bugün kamu maliyesinin son derece disiplinli, bankacılık sisteminin çok daha güçlü, Merkez Bankası rezervlerinin rekor seviyesine çıktığını, kamu borç yükünün azaldığını, borçlar içinde yabancı paranın ağırlığının azalarak Türk Lirası'nın öne çıktığını anlatan Ergün, ekonomik dayanıklılığı sağlamaya yönelik bu adımlarla, Türkiye'nin iç ve dış ekonomik operasyonlara karşı daha güvenli bir ülke olduğunu söyledi.

Ergün, Türkiye'nin, ekonomi politikalarını oluştururken uluslararası kurumlara bağlı olmaktan çıktığını, özgür, bağımsız bir ekonomik politika oluşturan ülke noktasına geldiğini dile getirdi. Türkiye gibi düşük gelir seviyesinden yükseliş dönemine geçen ekonomilerde orta gelir tuzağının dikkatle takip edilmesi gerektiğini ifade eden Ergun, ''10 yılda bir çok alanda, düşük seviyelerden orta seviyelere doğru geçiş yaşadık. 2023 hedefleri çerçevesinde yüksek seviyelere geçişi hızlandırmak amacındayız. Yaptıklarımızla yetinmek yerine, yapacaklarımıza, 2023 hedeflerine odaklanmamız gerekir. Türkiye 10 yıl içinde çok şeyler başardı, evet ama yetmez. Bugünün sloganı bu olmalı. Bu anlayışla, 2023 hedefleri doğrultusunda hareket ediyoruz. İşdünyası, medya, sivil toplum kuruluşları ve muhalefetin 2023 hedeflerine sahip çıkmasını, bunun, toplumsal hedeflere dönüşmesini önemsiyoruz'' diye konuştu.

 

'İleri teknoloji ürünlerinin payı artmalı'

Ergün, ileri demokrasi ve yüksek teknoloji hedefini aynı cümle içinde, birbirinden ayırmadan söylediklerini ifade etti. İleri teknoloji konusunda atmaları gereken çok adım olduğunu vurgulayan Ergün, yüzde 4-5'lerde olan ileri teknoloji ürünlerinin, sanayi ve üretim içindeki payını yüzde 20-25'lere çıkarmaları gerektiğini bildirdi.

Ergün, demokrasi, gelir düzeyi ve teknolojide, standartları yükselten bir Türkiye hedefi çerçevesinde çalıştıklarını anlattı. Türkiye'nin, sanayiye ve buna paralel olarak yüksek teknolojiye dayanan bir ekonomiye sahip olması gerektiğini belirten Ergün, oturttukları zeminin doğru olduğunu söyledi. Yoğun diplomasi faaliyetleri sonucunda daha fazla ülkeye, pazara, daha fazla ürün ihraç etmeye başardıklarını dile getiren Ergün, ''Türkiye, artık çok daha nitelikli ürünler ihraç ediyor. 2002'de ihracat içinde düşük ve orta seviyeli ürünlerin payı yüzde 47'ydi. 10 yılda düşük teknoloji ürünlerin oranı yüzde 26'ya gerilerken, orta teknoloji ürünler yüzde 70'ler seviyesine çıktı'' dedi.

Ergün, ihraç ettikleri ürünlerde nicelikten ziyade niteliğe önem vermeleri, kaliteli ürünleri, yüksek fiyatlı ürünleri ihraç eden bir sanayi yapısına dönüşmeleri gerektiğini kaydetti. Özellike çevre, uzay, enerji, bilişim ve havacılık gibi kritik gördükleri sektör ve teknolojilerde dışa bağımlılığı azaltacak proje odaklı çalışmalar yürüttüklerini belirten Bakan Ergün, artık Türkiye'nin, haritalarını kendi uydularından çıkardığını anlattı.

Ergün, çarşamba günü ilk milli yüksek çözünürlüklü uydu olan Göktürk-2'yi uzaya fırlatacaklarını hatırlatarak, gelecek 10 yıl içinde uydu fırlatma teknolojilerini de Türkiye'de gerçekleştirip, fırlatma rampasına sahip olma çalışmalarına başladıklarını bildirdi.

FATİH projesinin sadece bir eğitim hamlesi olmadığını belirten Ergün, ''Bu Türkiye'de yazılım, bilişim sektörünü geliştirecek çok kritik bir adımdır. Bunu, yazılım, bilişim sektörünü, bilgisayar teknolojilerini sıçrama yaptıracak bir proje olarak görmek lazım'' dedi. Bakan Ergün, üniversitelerin, sanayinin rekabetini artırmada da artık başrol oynayacağını sözlerini ekledi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Avrupa Birliği Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı. Genel Kurul'da bakanlıkların bütçesi üzerine ilk sözü CHP grubu aldı.

 

'NATO'ya destek istemek, Türkiye'yi küçültür mü?'

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bakanlıklarının TBMM Genel Kurulu'ndaki 2013 yılı bütçeleri üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Milli Savunma Bakanı Yılmaz, ''Türkiye, NATO toprağı'' söylemlerine işaret ederek, Türkiye'nin 1949'da kurulan NATO'ya 1952'de üye olduğunu hatırlattı. Yılmaz, Türkiye'nin, 60 yıldır ittifakın köklü bir üyesi olarak sorumluluklarını eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, ittifaka katkıda bulunarak, karşılığında da ittifakın Kuzey Atlantik Anlaşması kapsamında korunmasından yararlanıldığını söyledi.

Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında egemenlik yetkisini kullanma hakkının sadece Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ait olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye, NATO toprağıdır cümlesiyle kast edilen husus, NATO'nun, Türkiye'nin topraklarını da korumaktan sorumlu olduğudur. İttifak kuralları gereğince, ittifak üyesi ülkeye yapılan saldırı, bütün ittifak ülkelerine yapılan saldırı gibi değerlendirilir. NATO'dan destek istemek, Türkiye'yi küçültür mü? Biz NATO'ya radar verince NATO'yu küçültmüyor da NATO'dan bir Patriot alınca Türkiye niçin küçülsün? NATO'nun içinde niye varsınız, ortak ittifak kurmak için. Ortak ittifakta kiminde Patriot, kiminde radar, kiminde başka şey olur. Bu ortak kollektif savunma sistemidir. Biz NATO'ya radar verdiğimiz gibi NATO'nun da üyesi ittifak ülkelerinden talep etmesi çok normaldir. Kürecik'teki radar hangi ülkeye aittir soruları var. Çok açık şekilde bütün NATO toplantılarında, burada kurulan radarın hiçbir ülkeyi hedef almayacağı belirtildi. Bu bizim kırmızı çizgilerimizden biriydi. Bir devlet ismi belirtilmedi. Nedir bu, NATO radar sistemidir. Kimin için kullanılacaktır; NATO müttefiği ülkelere karşı kimin aklından bir füze göndermek geçiyorsa, o füzeleri önceden tespit etmekle görevlidir. NATO ülkesine bir saldırı niyeti yoksa, bu radarın kullanılabilmesi söz konusu değil. 'Ne kadar insan bu kadar bataryayla ilgili gelecek' diye soruldu. 2 bataryadan, 350-400 personel geliyor. Ne kadar batarya gelecek NATO'nun bundan sonraki bir çalışmayla en az sayıda batarya, Türkiye nasıl korunabilir bununla ilgili teknik çalışma raporlarının değerlendirilmesi devam ediyor. Tamamlandığında milletimiz bilecektir.''

Yılmaz, Patriot sistemlerinin, antibalistik füzeler olduğunu hatırlatarak, bunların balistik füze saldırılarına karşı savunma amaçlı olduğunu kaydetti. Yılmaz, NATO'ya yapılan başvuruda, savunma amaçlı talep edildiğinin açık şekilde vurgulandığını, Patriot sistemlerinin herhangi bir ülkeye saldırı amaçlı kullanılabilmesinin mümkün olmadığını bildirdi. Bakan Yılmaz, 15 Aralık 2012 tarihi itibariyle 69 bin 320 yükümlünün bedelli askerliğe müracaat ettiğini belirterek, bugüne kadar 2 milyar 4 milyon 780 bin lira gelir elde edildiğini, bedelin tamamının ödenmesi halinde 2 milyar 79 milyon 810 bin lira gelir sağlanacağını bildirdi.

 

Helal gıda başvurusu

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün, teşviklerin önemli olduğunu ancak gerçekten teşvik olma özelliğini koruyabilmesi gerektiğini söyledi. Ergün, ''Teşvik bir bir yere kadar olur, bir yerden sonra teşvik olmaktan çıkar. Artık kendinizi tedavi edecek güce kavuştuğunuzda teşviğin anlamı yoktur. İlaç gibidir; zamanında, dozajında alırsanız ilaç olur, fazla alırsanız uyuşturucu etkisi yapacaktır ve sizi tedavi etmeyecektir. 5084 sayılı yasa teşvik olma özelliği açısından önemli işlevler gördü aynı şekilde devam etme imkanı olmayacaktır. 5084'ün aynı şekilde devamı mümkün görünmüyor üzerinde mutlaka başka türlü değişiklikler yapılması lazım'' diye konuştu.

Helal gıda başvurularında herhangi bir teşviğin olmadığına işaret eden Ergün, TSE'ye helal gıda için 246 şirketin başvuru yaptığını, 136'sına bu belge verildiğini bildirdi. Konuşmaların sonunda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2013 yılı bütçeleri kabul edildi.

Bakanı İsmet Yılmaz TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde Hükümet adına yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yeni tehdit ve risklerin yoğunlaştığı Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu üçgeninde olması, enerji ve ticaret yolunun üzerindeki konumu nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin imkan ve kabiliyetlerinin daha da geliştirilmesini zorunlu kıldığını ifade ederek, Türkiye'nin bu noktada caydırıcı askeri gücü sahip olmasının çok daha önemli hale geldiğini söyledi. Askerlik Kanunu'nda yapılan önemli değişiklikleri anlatan Yılmaz, 118 hudut birlik tesisinin inşa edilmesinin planlandığını, bunların 38'nin tamamlandığını, 50'sinin inşaatının devam ettiğini kaydetti.

Yılmaz, 172 adet gözetleme kulesi ile bin 23 kilometrelik hudut yolu inşa edilmesinin de öngörüldüğünü ifade ederek, ''Hudut yolunun 700 kilometrelik bölümü tamamlanmıştır'' dedi. Yapılan protokol gereği askeri hastanelerin sivil halka açıldığını dile getiren Yılmaz, malul ve gaziler için yapılanları anlattı.

Bakan Yılmaz, savunma sanayinin bir ülkenin güvenliği ve bağımsızlığı için olmazsa olmaz sektör olduğunu bildirdi. ''Ülkemizin savunma ve güvenliğine ilişkin tüm ihtiyaçlarının öncelikle yerli sanayiden karşılanması öncelikli amacımızdır'' diyen Yılmaz, ''Bu amacı gerçekleştirebilmek için üretimi makul kılacak bir ihracat hedefinin de yakalanması gerekmektedir. Savunma sanayi ihracatımızın 2023 yılında 25 milyar ABD dolarlık bir hedefi yakalamasını, savunma sanayisinde dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeyi öngörmekteyiz'' dedi.

İsmet Yılmaz, savunma ürünleri alanında araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmalarının koordineli olarak yürütüldüğünü söyledi. Milli olması zorunlu ve kritik ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak, yurt içi üretimin küçük ve orta ölçekli işletmelere iş aktarılması suretiyle, teknoloji ve üretimin ülke çapında yaygınlaştırılmasını amaçladıklarını belirten Yılmaz, bu dönemde TSK'nın savunmaya yönelik her türlü ihtiyacının en az yüzde 50'sinin yurt içinden karşılanması sayesinde, 1 milyar ABD dolarlık savunma ve havacılık ihracatı hedefine ulaştıklarını bildirdi.

Uzayı en çok kullanan ülkelerin, en çok gelişmiş ülkeler olduğuna işaret eden Yılmaz, Türkiye'nin de uzayda daha çok varolma çalışmalarına başladığını ve bu çerçevede bir çok projeyi görünür hale getirdiğini kaydetti.

Yılmaz, Göktürk uydusu projesi ile TSK'nin ihtiyaç duyacağı istihbarat görüntülerini elde edilmesi, işlenmesi, depolanması ve değerlendirilmesini sağlayacak keşif gözetleme uydu sisteminin tedarik edilmesi ve uzun vadede Türkiye'de üretilecek tüm uydulara hizmet edecek, uydu montaj entegrasyon ve test merkezinin kurulmasının hedeflendiğini belirterek, uydunun kurulacak merkezde testlerinin tamamlanmasını ardından 2014 yılı sonunda fırlatılmasının planlandığını bildirdi.

İsmet Yılmaz, Göktürk-2 projesinin tamamlandığını ve uydunun fırlatılmasının gelecek hafta Çin'de gerçekleştirileceğini ifade etti. Bakan Yılmaz, ''Askeri harcamaların Sayıştay'ca denetlenmediği'' iddiasının doğru olmadığını belirtti. Bir milletvekilinin ''doğudan asker alınmıyor'' dediğini anımsatan Yılmaz, ''Bu kesinlikle doğru değildir. Geçen ay Antalya'da şehit cenazesine katıldım. Şehitlikte Diyarbakır'dan, Kayseri'den, Antalya'dan şehitler yan yana yatıyordu. Biz doğusuyla, batısıyla bir aileyiz. İstanbul'a, Antalya'ya, İzmir'e giderseniz, orada da Batman'lı, Diyarbakır'lı, Siirt'li şehidimizi mutlaka görürsünüz'' dedi.

 

Uludere olayı

Yılmaz, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, ''Şerefli asker arıyorum'' sözlerine cevap olarak, ''TSK'da görevli personelin şeref ve haysiyetini sorgulamak kimsenin haddi değildir. Kahraman ordumuzda görev yapan her subayımız şerefli ve onurludur, görevinde kaldığı sürece'' dedi.

Konuşmasında, Uludere'deki hava operasyonu sonucunda bazı yurttaşların ölmesi konusuna değinen Yılmaz, şunları kaydetti: ''Gülyazı'da vatandaşlarımızın hava saldırısı sonucu ölümünün savunan yok. Yapılanları yargının üzerine geçerek... Yargının yerine geçerek karar verilmemesini istiyoruz. Yargıdan önce karar verilecekse yargıya ne gerek var? Anayasa'ya göre yargıya intikal etmiş bir konunun, TBMM gündemine getirilmesi de hukuk ihlalidir. Terör örgütünün ve yandaşlarının insan hayatına değer verdiğini söylemek mümkün değil. En çok Kürt'ü öldüren, Kürt'e en çok zarar veren, bu terör örgütü olmuştur. Oralardaki insanlara yatırımın gitmesine engelleyenler, onları fakirliğe mahkum edenler, kaçıkçılığa teşvik edenler, elinde silahla dağda gezip hukuk tanımazlığını sürdürmek isteyenlere bir şey diyemeyenlerin, burada hak ve hukuku savunduğunu ileri sürmeleri doğu değildir. '5 karakol bassak bu kadar etki doğurmazdı' diyenlerin sevincini milletimiz görmüştür. Milletimiz kurtla beraber kuzuyu avlayanların, koyunla beraber ağlayanların kimler olduğunu çok iyi bilir. Bunu, Batman Barosu eski başkanının olayında gördük, Batman'da 28 Eylül 2011'de Mizgin Doruk ve karnındaki 8 aylık bebeğinin ölümünde gördük. 'Biz bir aileyiz dedik, birlikte güçlüyüz' dedik. Bunu bir türlü anlayamayanlar oldu. Biz tek vatandaşımızın dahi burnunun kanamasını istemeyiz. Kişiler yanılsa da milletin vicdanı asla yanılmaz. Hem bu olaylara sebebiyet verenleri hem de bu olayları görmezden gelenleri, milletimiz de tarih de mahkum edecektir, yarın kıyamet gününde ak ile kara hepsi ortaya dökülecektir.''

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, ''Bu ülke hepimizin'' sözüne katıldığını belirtti. ''Kaç tane Kürt subay var'' diyen Kaplan, Kürtlere ayrımcılık yapıldığını iddia etti. Uludere olayının 21. yüzyılın insanlık suçu olduğunu iddia eden Kaplan, ''Ordunun içinde vicdan sahibi biri bir gün çıkıp emri kimin verdiğini söyleyecektir'' dedi. Kaplan, ''12 Eylül darbecileri, 28 Şubatçılar, bu Meclisi kapatanlar da şerefli mi?'' dedi.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de bir insanı ak olmasıyla o kişinin ak olmayacağını ifade etti. Bakan Yılmaz'ın ''yarın kıyamet gününde ak ile kara hepsi ortaya dökülecektir'' sözünü kasteden İnce, ''Dünyadaki adaleti hallettikten sonra Allah'ın mahkemesine mi el attınız? Kimin ak kimin kara olduğunu hukuk da bir gün gösterecektir, Allah da gösterecektir'' dedi.