Bundan 26 yıl önce...

Uluslararası arenada hakkındaki tartışmalar dinmek bilmeyen KKTC, bugün 26. yılını kutluyor... İşte KKTC'nin dünü ve bugünü...

cumhuriyet.com.tr

15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs Türk halkının siyasi yaşamının önemli bir dönüm noktası ve mücadelelerini devlet olgusuyla dünyaya ilan ettiği bir gün oldu. Bundan 26 yıl önce KKTC kuruldu...

 

Talat'ın konuşması

Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen geçit töreninde konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesinin somut ifadesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yeni bir yıl dönümünü daha kutladıklarını belirtti, Türkiye ve diğer ülkelerden gelen konuklara teşekkür etti.

 

"Kıbrıs bizim anayurdumuz"

Kıbrıs'ta var olma sürecinin 438. yılında olunduklarına işaret ederek, bunun çok önemli olduğunu belirten Talat, bunu anlamayanlar olduğunu ve anlatmak gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Bildiği halde bilmezden gelenler var. Öğretmek gerek. Kıbrıs'ın sahiplerinden olduğumuz gerçeğini bile bile reddeden ve ırkçı, şoven söylemlerle hala daha bizleri yok sayanlar varsa onlara da bir kez daha hatırlatmak gerek. Kıbrıs bizim anayurdumuz. Toprağına kanımızı, terimizi katıp yaşamımızı sürdürdüğümüz vatanımız. Zamanı gelince bizi terk edip giden atalarımızın bedenlerini toprağına huzurla yatırdığımız yurdumuz. Dünyanın neresinde olursak olalım, en ufacık derdi ile yanıp tutuştuğumuz, kederi ile dertlenip sevinçleri ile mutlandığımız Kıbrıs'ımız. Bu vatan hepimizin. Onu yüceltmek, kendimize hedef çizdiğimiz gelişmiş dünya ülkelerinin seviyesine çıkarmak birincil mücadelemiz. Dünyada yaşam sürdükçe biz Kıbrıslı Türkler de var olmaya devam edeceğiz. Ve Kıbrıs'ımızı, asırlardır olduğu gibi yüceltmeye hep devam edeceğiz. Hiç bir güç ve niyet bizi bu topraklardan söküp atamayacak. Bu özel günümüzde bu konudaki irademizi bir kez daha vurgulamak istedim.''

450 yıllık geçmişin son 50 yılında mücadelelerle dolu bir devletleşme süreci yaşadıklarını belirten Talat, ''1963'te oluşmaya başlayan devletimiz, 1974'ten beridir güvenli bir huzurla yepyeni bir boyuta taşındı. 1975 Federe Devletimizin arkasından bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunu kutluyoruz. Bugün, KKTC'yi daha güçlü ve başarılı bir konuma ilerletebilmek ve halkına layık olduğu demokratik ve çağdaş yaşamı sürekli kılmak için verdiğimiz uğraşları, yönetim erki olarak bir kez daha gözden geçirerek kendimize hedef seçtiğimiz gelişmiş dünya ülkeleri seviyesine çıkma çabalarımızı yoğunlaştırmalıyız'' dedi.

 

"Ayrılık projesi değil"

Kıbrıslı Türklerin, kendi kendini yönetme gücüne, becerisine ve iktidarına sahip olduğunu, Kıbrıs sorunu başta olmak üzere karşı karşıya bulunduğu sorunların çözümlenmesini başarma yetisine haiz olduğunu bütün dünyaya gösterdiğini kaydeden Talat, KKTC'nin, kuruluş bildirgesinde yer alan, ''Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanı, iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını engellemez'' ifadelerine vurgu yaptı.

Talat, ''Yani, sevgili kardeşlerim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, daha kuruluş zamanındaki bildirgesinde, federal bir ortaklık içerisinde iki siyasi eşit halkı, yani Kıbrıs'ın doğal sahipleri olan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumları 1974'ten sonra oluşturdukları kendilerine ait yönetim mekanizmaları kanalıyla birleştirmeyi öngörerek, bir ayrılık veya kavga projesi değil; bir uzlaşı ve barış aracı olmayı hedeflemişti'' dedi.

 

"Adayı paylaşmaya hazırız"

umhurbaşkanı Talat, KKTC'nin kuruluş yıl dönümünde, Kıbrıslı Rum muhataplarına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş bildirgesindeki iyi niyet mesajını bir kez daha hatırlatarak, ''Kıbrıs Türk halkı, bu güzel adayı sizinle paylaşmaya hazırdır. Gelin, çözüm çabalarımıza siz de katkı koyun; güzel adamızın bir dostluk ve işbirliği adası olmasını engellemeyin'' diye seslendi.

KKTC'nin ulaştığı konumun, Türkiye'nin desteğiyle, yıllar öncesine göre çok daha yüksek, gururlanılacak bir konum olduğunu ifade eden Talat, ''Ancak hala daha dünyaca tanınan, gelişmiş uluslararası ilişkilere sahip, 21. yüzyılın ölçütlerinde kabul gören bir devlete sahip olmak için verdiğimiz uğraşların karşılığını alamamış olmak bizi üzüyor ve sıkıyor. Biliyorum, ancak bu burukluğu yıkıp bu konuda verdiğimiz uğraşları sürdürmek zorundayız'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Talat, ''KKTC yurttaşlarının çözüm istencinden güç alarak, Türkiye tarafından da aktif destek gören iki kesimli, iki toplumlu iki halkın siyasi eşitliğine ve iki Kurucu Devletin eşit statüsüne dayanan yeni bir ortaklık çözümüne ulaşma çabası içinde olduklarını'' belirtti.

 

"Atatürk'ü rehber edindik"

Kıbrıs Türk halkının, Atatürk ilke ve devrimlerini hiçbir baskı altında kalmadan, tamamen kendi istenciyle gönüllü olarak uygulamaya koyduğunu, Atatürk'ün modernleşme hedeflerini her zaman gönülden desteklemiş ilerici bir halk olduğunu anlatan Talat, ''Bütün dünya, bu yüce önderin erdemlerine hayranken, biz onun, halkının hakları için gözünü budaktan sakınmayan savaşçı niteliği kadar, halkını huzura ve refaha kavuşturmak için düşmanları ile uzlaşmayı beceren karakterini de kendimize rehber edindik'' dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs sorununu çözüme kavuşturma mücadelesinde halkın temel haklarından ödün vermeden, Kıbrıslı Rum muhataplarıyla uzlaşmayı becerebileceklerine inandıklarınız ve bu inançla görüşme sürecini kararlı bir şekilde sürdürdüklerini söyledi.

 

"İnsanlığa yapabileceğimiz en büyük katkı"

Talat, özetle şöyle devam etti:
''Kıbrıslı Türkler olarak, Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için gerçekten çok yoğun, ama temkinli bir uğraş veriyoruz. Kıbrıslı Rum muhataplarımızla sürdürdüğümüz görüşmelerde, sürecin hızla ilerlemesi için çalışan ve çözüme ilgi gösterenleri katkı koymaya teşvik eden bir strateji izliyoruz.
Böylesine aktif bir politika izlememizin başlıca nedeni Kıbrıs Türk halkının çözüme olan ihtiyacıdır. Ne var ki, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasının bütün insanlığın yararına olduğunu da biliyoruz. Çözüm, bizim insanlığa yapabileceğimiz en büyük katkıdır.
Günümüzde, dünyanın en büyük sorunu haline gelen kültürler arası çatışmaları, yepyeni bir kültürler arası dostluğa dönüştürme projesine Kıbrıs'tan başlayabiliriz.''

 

Türkiye'nin artan gücü

Türkiye Cumhuriyeti'nin bölge ve dünyada artan itibarını ve gücünü gururla izlediklerini belirten Talat, şunları kaydetti:
''Türkiye'nin, gücünü ve itibarını başkalarına düşmanlık yapmak için değil, dostluk ve işbirliği için kullanmasını hayranlıkla takip etmekteyiz.
Çözüm yanlısı politikamızın kazandığı destek, Türkiye'nin uluslararası alanda artan itibarı ve gücüyle birleşince, Kıbrıs Rum tarafını çözüme zorlayacak yeni bir konjonktür, eskisinden farklı bir uluslararası durum gelişiyor. Bugün artık, Türkiye ile birlikte, uluslararası konjonktürü etkiler ve kendi lehimize olacak şekilde dönüştürür duruma geldik.''

Talat, ''Türkiye'nin ve bizim uluslararası ilişkilerimizin son beş yılda izlediği seyir, uluslararası alanda etkili olmak isteyenlerin alması gereken veya bundan sonraki tutumumuzun ne olması gerektiğini anlatan derslerle doludur'' dedi.



26 yıl önce...

KKTC, 26 yıl önce, Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi çerçevesinde kendi kaderini tayin etme hakkı temelinde ilan edilmiş ve bu adımla ''Kıbrıs Türk Federe Devleti''nden yeni bir safhaya geçilmişti.

Kıbrıs Türk Federe Meclisi, 15 Kasım 1983 tarihinde gerçekleştirdiği olağanüstü oturumunda; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve bağımsızlık bildirisini oy birliğiyle onaylamıştı.

Dönemin Meclis Başkanı Nejat Konuk başkanlığındaki Kıbrıs Türk Federe Meclisi'nde onaylanan kuruluş kararında, ''aynı Ada'da yan yana yaşamaya mecbur bulunan iki halkın aralarındaki bütün sorunları, eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmalarının mümkün ve zorunlu olduğu görüşüne sımsıkı bağlı bulunulduğu'' belirtilerek, ''Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözümlenmesini engellemeyip kolaylaştırabileceğine kani olunduğu ve iki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşıcı bir politika ile çözülmesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin gözetimi altında eşit düzeyde müzakereler yürütülmesi dileğinde'' bulunulmuştu.

Bağımsızlık Bildirisi'nde ise, ''bir kez daha Kıbrıs Rum halkına barış ve dostluk elinin uzatıldığı'' belirtilmiş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin BM ilkelerine bağlı olduğu; dış politikasının bağlantısızlık dışında bir politika olmayacağı vurgulanmış ve ''Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti başka hiçbir devletle birleşmeyecektir'' denilmişti.

 

İlgili karar

Federe Meclis tarafından onaylanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile ilgili karar şöyle:
''Kıbrıs Türk halkının özgür iradesini temsil eden; Doğuştan hür ve eşit olan bütün insanların hür ve eşit yaşamaları gerektiğine inanan; Bu inanç içinde, Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin etme hakkını 17 Haziran 1983 tarihli kararıyla dünyaya ilan etmiş olan; Irk, milli menşe, dil ve din gibi farklara dayalı olarak insanlar arasında ayırım gözetilmesini, her türlü sömürgeciliği, ırkçılığı, baskı ve tahakkümü reddeden; Kıbrıs'ta, Doğu Akdeniz'de, Orta Doğu'da ve dünyada tam bir barış ve istikrarın, özgürlüğün, insan haklarının egemen olmasını isteyen; Kıbrıs Adası'ndaki iki halkın, kendi milli benliklerini koruyarak, kendi kesimlerinde, huzur ve güven içinde yaşamaya ve kendi kendilerini yönetmeye hakları olduğuna inanan; Ayni Ada'da yan yana yaşamaya mecbur bulunan bu iki halkın aralarındaki bütün sorunları, eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmalarının mümkün ve zorunlu olduğu görüşüne sımsıkı bağlı bulunan; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözümlenmesini engellemeyip kolaylaştırabileceğine kani olan; İki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşıcı bir politika ile çözülmesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin gözetimi altında eşit düzeyde müzakereler yürütülmesini yürekten dileyen ve önerilmiş bulunan zirve toplantısının bu açıdan yarar sağlayacağına inanan Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve 'Bağımsızlık Bildirisi'ni onaylar.''

 

Bağımsızlık bildirisi

Kıbrıs Türk Federe Meclisinde 26 yıl önce onaylanan bağımsızlık bildirisinde de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler ilkelerine bağlı olduğu; dış politikasının, bağlantısızlık dışında bir politika olmayacağı vurgulanmıştı.

Bildirinin 22. maddesinde, ''bu tarihi günde bir kez daha, Kıbrıs Rum halkına barış ve dostluk elinin uzatıldığı'' belirtilmiş, ''Aynı Ada'da yan yana yaşamaya mecbur bulunan iki halkın, aralarındaki bütün sorunları, eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmalarının mümkün ve zorunlu olduğuna inanıldığı'' kaydedilmişti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanının, iki eşit halkın ve onların kurdukları yönetimlerin, gerçek bir federasyon çatısı altında yeniden bir ortaklık kurmalarını engellemeyeceği kaydedilerek şöyle denilmişti:
''Tam aksine bir Federasyonun kurulabilmesi için gerekli ön şartları tamamlayarak bu yoldaki samimi çabaları kolaylaştırabilir. Bu yolda her yapıcı çabayı göstermeye kararlı olan Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti başka hiçbir devletle birleşmeyecektir.
Kıbrıs Türk halkı olarak, iki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşıcı bir yaklaşımla çözülmesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin iyi niyet görevinin devamını ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin gözetimi altında müzakerelerin yürütülmesini istiyoruz.
Kıbrıs Rum yönetiminin de Kıbrıs Türk halkını yeniden yabancı bir devletin tahakkümüne sokmayı amaçlayan 'Enosis' hayalini kesinlikle terk etmesini, uluslararası alanda bütün Kıbrıs adına konuşma iddiasından vazgeçerek Kıbrıs Türklerini temsile yetkili olmadığı görüşünü kabul etmesini, kısa vadede çözüme kavuşabilecek konularda iki halkı yaklaştıracak iyi niyet adımlarının derhal atılmasına yardımcı olmasını bekliyoruz.''

 

Denktaş'ın Meclis önündeki tarihi konuşması

Dönemin (Kıbrıs Türk Federe Devleti) Devlet Başkanı Rauf Denktaş, cumhuriyetin ilan edildiği tarihi Meclis birleşiminin tamamlanmasından sonra, Federe Meclis önünde toplanan halka ve öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada mücadelenin bitmediğini belirterek, ''Ne Mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Çocuklarına'' demişti.

Denktaş halka hitabının bir bölümünde şunları söylemişti:
''Başınız dik, korkusuz, yaşayasınız, insan haysiyeti içerisinde yaşayasınız diye ağabeylerinizin vermiş olduğu mücadele bu noktada bitmiş değildir. Görev çok daha iyi koşullar içerisinde sizlere devredilmek üzere yeni bir safhaya gelmiştir. Kendinizi, vatanı korumaya, eşitliğinizle, Türk toplumu olmakla, Türklüğünüzle övünmeye ve vatanı daha güzel yapmak için devamlı surette birlik ve beraberlik içerisinde çalışmaya, Anavatanımıza layık olmaya onunla olan bağlarımızı daha da güçlendirmeye hazırlayınız. Bu hazırlık içerisinde olunuz. Bu mücadeleyi vermiş olan kahraman, vefakar bir toplumun çocukları olmakla öğününüz, sevininiz. Ve daha güzel bir geleceği, sizden sonra geleceklere devredebilmek için her fedakarlığa katlanacak bir ruh hazırlığı içinde olunuz. Ne Mutlu Türküm Diyene, Ne Mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk çocuklarına.
Şimdi bu eser hepimizindir. Dağ Başını Duman Almış Yürüyelim Arkadaşlar.''

 

İlgili haberler

GÜL'ÜN KKTC MESAJI