'Buğday ambarına' dinamit

Türkiye'nin buğday ambarı ateşe veriliyor.

Özlem Güvemli / Cumhuriyet

Ekolojik açıdan dünyanın en önemli 200 alanından biri olarak gösterilen ve Türkiye’nin tahıl ambarı olan Konya’nın, kırılgan bir ekosisteme sahip Karapınar ilçesinde ülkemizin Afşin- Elbistan’dan sonraki en büyük linyit kömürü sahası işletmeye açılıyor. Karapınar’a yapılacak kömür madeni ile termik santralın, insan ve çevre sağlığına etkilerini araştıran TEMA Vakfı, bölgedeki tüm yeraltı suyunun çekileceğini, tarımda istihdam edilen 60 bin kişinin tarımsal gelirinin risk altına gireceğini vurguladı. Projeden vazgeçilmesini isteyen vakıf “Karapınar’a yapılması planlanan termik santral, Türkiye’nin buğday ambarını ateşe atmak demektir” uyarısında bulundu.

TEMA Vakfı’nın gönüllü Bilim Kurulu tarafından hazırlanan “Konya Karapınar Havzası Termik Santral Etkileri Uzman Raporu”nun sonuçları dün açıklandı. Raporun sonuçları hakkında bilgi veren İTÜ Kimya Metalürji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Duman, her şeyin; yıllardır rüzgâr erozyonu ile mücadele ettikleri bölgedeki ekosistem iyileşme göstermeye başladığı sırada MTA’nın Karapınar’da 1 milyar 832 milyon tonluk toplam linyit rezervi tespit etmesiyle başladığını söyledi.

 

‘Sülfirik asit fabrikası gibi’

MTA’nın değerlerine göre bulunan kömürün kalitesinin de çok düşük olduğunu vurgulayan Duman, “Kömürün dörtte biri bacadan çıkacak. Santral açıldığında bölgede sülfirik asit fabrikası çalışıyor gibi olacak. Yılda 330 bin kamyon sülfirik asit havaya atılacak” dedi. Konya’nın kuraklığa dayanıklı bitkilerin gen havuzu olduğuna dikkat çeken Duman, “Elektrik üretmek uğruna bu toprakları feda edersek biz kaybederiz. Bizi küresel iklim değişikliğinden elektrik değil burada yetişen kuraklığa dayalı endemik bitki türleri kurtaracak” diye konuştu. Duman, termik santraldan salınan metan gazının, iklim değişikliğinde karbondioksitten 21 kat daha etkili olduğuna vurgu yaptı.

 

Obruklar artacak, tarım bitecek

Duman’ın açıkladığı raporun diğer ayrıntıları şöyle:“30 yıl sonunda termik santraldan çıkan küller 10 metre yükseklikte yığılsa bile 5 bin 220 futbol sahası kadar yer kaplayacak. Tarıma elverişli araziler kazılıp kömürlü, kükürtlü, asidik, ağır metalli bir halde kazı alanlarına dönüşecek, tarım arazileri büyük zarar görecek. Yaşanan yeraltı suyundaki düşüş hızlanacak, bölgedeki obrukların sayı ve büyüklüğü artacak. Santral işletmeye açıldığında Türkiye 2010 yılında saldığı toplam sera gazı salımlarının 4.4 katına denk gelen, 1.85 milyar ton karbondioksit eşdeğerini atmosfere salacak.”

 

Cinayet olur

Projenin insan sağlığı üzerindeki etkilerini açıklayan Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dayı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa da, “Türkiye, AB’nin enerji bölgesi seçildi. Enerjiyi biz değil AB ülkeleri kullanacak, bedelini de kirli bir çevrede yaşayarak, hasta olarak biz ödeyeceğiz” dedi. Santralı “cinayet” olarak niteleyen Karababa, kömürün insan sağlığı üzerindeki etkilerini şöyle sıraladı:

“Avrupa’da yılda 18 bin 200’den fazla erken doğuma bağlı ölüm, 8 bin 500 civarında kronik bronşit vakası ve her yıl 4 milyonun üzerinde kayıp iş gününe neden oluyor. Solunum fonksiyonlarında azalma, KOAH, solunum sistemi kanserleri, inme, felç, kalp krizi gibi sorunlara yol açıyor.”