Bu sorular yanıt bekliyor

Ankara katliamında müfettişler, Danıştay’ın “kasıt olup olmadığının tespiti yargıya aittir” yönündeki kararını hatırlatarak “olayın tümünün çözülmesi için mutlaka adli sürecin işletilmesi gerektiğini” belirtti. Ankara katliamında ihmali olan polislere değil, ihmali haber yapan gazetecilere soruşturma açılması ‘skandallar zinciri örtbas mı ediliyor’ sorusunu akıllara getirdi.

KEMAL GÖKTAŞ

Ankara Garı’nda 10 Ekim’de yaşanan IŞİD katliamıyla ilgili müfettiş raporunda 5 polis müdürünün sorumluluklarına işaret edilirken Ankara Başsavcılığı, rapordaki iddialarla ilgili soruşturma yapmak yerine raporu haberleştiren gazetecilere soruşturma açtı. Polislerin “görevi ihmal” suçundan soruşturulmaları için yeterli veri olduğuna işaret edilen müfettiş raporunda ise Danıştay’ın “kasıt olup olmadığının tespiti yargı mercilerine aittir” yönündeki emsal kararı hatırlatılarak “Olayın tümünün çözülmesi için mutlaka adli sürecin işletilmesi gerektiği” belirtildi.

Türkiye tarihinin en büyük bombalı saldırısı ile ilgili içişleri Bakanı Efkan Ala’nın görevlendirdiği 4 müfettişin hazırladığı ön inceleme raporunda il emniyet müdürü ile güvenlik, terör, istihbarat şube müdürleri ve terörle mücadele C Büro amiri olmak üzere toplam 5 polis müdürü hakkında “görevi ihmal” suçundan soruşturma açılması talep edildi. Raporda şöyle denildi:

“Ön incelemenin amacının olayı tümüyle çözmek, görev suçu oluşup oluşmadığını, sübut bulun bulmadığını, kasıt- iyi niyet halleri olup olmadığını ortaya koymak olmayıp isnadın konusunun suç olup olmadığı ve hazırlık soruşturması yapılması için yeterli emare olup olmadığı, hazırlık soruşturması yapılmasında kamu yararı bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır. Danıştay 1. Dairesi’nin 2006/975 sayılı kararında da ‘kasıt unsurunun bulunup bulunmadığının tespitinin yargı mercilerine ait olduğu’ belirtilmektedir. Bu gerekçelerle de bahse konu olayın adli makamların süzgecinden geçmesi için yeterli emareler ve kamu yararı vardır.”

Müfettişlerin “adli makamların süzgecinden geçmesini” istedikleri, ancak Ankara Valiliği’nin soruşturma izni vermemesi ve Başsavcılığın da bu kararı yerinde bulması nedeniyle şimdilik yanıtsız kalan sorular ise şöyle:

1- RİSK VARKEN MİTİNGE NEDEN İZİN VERİLDİ?

Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, İl Güvenlik Koordinasyon Kurulu toplantısında “Mitingin yapılmasında bir sakınca var mı? İzin verilmezse ne olur?” diye sordu. İl Emniyet Müdürü ve İstihbarat Şube Müdürleri “Yapılmaması halinde marjinal gruplar olay çıkarabilir” yanıtı verdi. Oysa müfettişler gelen yoğun istihbarat bilgileri ve Diyarbakır-Suruç patlamaları göz önüne alınarak mitingin iptal edilebileceği görüşünü belirtti.

2- MİTİNGİN İZİN SAATİ NEDEN DEĞİŞTİ?

Aynı toplantıda İl Emniyet Müdürü miting için 08.30-16.00 saatleri arasında izin istenmesine rağmen “8 saat trafiğin kapalı olmasının vatandaşların tepkisine neden olabileceği” gerekçesiyle 12- 16 arasında izin verilmesini istedi. Valilik de bu öneriyi kabul etti. Böylece toplanma alanı olarak ilan edilen ve sabah saatlerinden itibaren şehir dışından gelenlerin çoğunlukta olduğu 10 bin kişinin toplandığı Ankara Gar alanı korumasız hale geldi.

3- NEDEN MİTİNG İÇİN EK TEDBİRLER ALINMADI?

Mitinge ilişkin güvenlik önlemlerinin planlanmasında mitinge katılan bazı grupların çevreye zarar verebileceği üzerinde odaklanıldığı, mitinge katılanlara karşı dışardan yapılabilecek saldırı riskleri değerlendirilmediği tespiti yapıldı. Eldeki en az 62 istihbarat bilgisine rağmen neden miting için ek önlem alınmadığı hiç gündeme gelmedi?

4- NEDEN GARDA ARAMA YAPILMADI

Mahkemeden toplanma alanını (Gar) da kapsayacak biçimde önleme araması kararları alındığı halde, neden Gar ve çevresinde arama noktaları oluşturulmadı? Eldeki istihbaratlara rağmen Ankara Garı önünde kontrolsüz toplanmaya neden izin verildi? Sadece mitingin yapılacağı Sıhhiye Meydanı’nda arama noktalarının oluşturulmasının nedeni nedir?

5- POLİS NEDEN GARIN ÖNÜNDE YOKTU

Alanda görevli 2 bin 44 polisten sadece 129’u 10 bin kişinin toplandığı Ankara Garı ve çevresinde görevliydi. Patlama anında ise Gar ve çevresindeki yakın kavşaklar dahil olmak üzere 76 polis vardı. Nitekim olayda yaralanan polis de olmadı. Güvenlik önlemlerinde mitingin yapılacağı Sıhhiye Meydanı’nda ağırlık verilirken 10 bin kişinin olduğu Gar’daki toplanma alanına neden yoğunlaşılmadı?

6- YOL UYGULAMASINA NEDEN ARA VERİLDİ

Ankara Emniyeti, 9 Ekim 2015 günü 9.30 ile 11.30 arasında ve 22.00-24.00 saatleri arasında yaptığı yol uygulamasına 24’te ara verilip miting günü 9’da tekrar başlandı. Gaziantep’ten Ankara’ya doğru arabayla yola çıkan canlı bombaların da yol uygulamasına ara verilen saatlerde, 8.30 civarında Ankara’ya girmiş olmaları soru işaretlerine neden oldu.

7- İSTİHBARAT NEDEN BİRİMLERE İLETİLMEDİ?

14 Eylül’de İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire başkanlıklarından gelen bir istihbaratta “DEAŞ’ın yapmaya karar verdiği büyük bir eylem için seçtiği grubu Suriye’deki bir kampta özel eğitime aldığı, eylemin uçak-gemi kaçırma ya da miting- kalabalık yerde çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde olabileceği” belirtildi. Bu istihbaratı ilgili birimlere ve üstlerine iletmeyen TEM C Büro Amiri’nin savunması müfettişler tarafından “geçerli bir açıklaması yok” şeklinde değerlendirildi. Müfettişler, çok daha önemsiz bilgiler ilgili birimlere gönderilirken bu bilginin neden gönderilmediği sorusunu gündeme getirdi.

8- NEDEN SADECE POLİSE UYARI YAPILDI?

Mitingden önce Emniyet birimlerine gönderilen Emniyet tedbir yazısında “bütün personelin öncelikle kendilerine yönelik olası ‘canlı bomba’ konusunda duyarlı olmaları” talimatı verildi. Emniyet, istihbarat raporlarında IŞID’in HDP ve sol çevreleri hedef aldığına ilişkin çok sayıda bilgiye rağmen canlı bomba olasılığına ilişkin değerlendirmeyi neden kendi personeli ile sınırlı tuttu?

9- EŞGALİ BELLİYKEN NASIL YAKALANAMADI?

Canlı bombalardan Yunus Emre Alagöz’ün eylem yapacağı ve bunun için ailesiyle helalleştiğine ilişkin istihbarat bilgileri ağustos ayının başından beri Emniyet’e geliyordu. Buna rağmen Alagöz, Suriye’den Gaziantep’e geçip oradan da Ankara Garı önüne gelirken neden yakalanmadı?

10- DİNLENEN TALİMAT NASIL ATLANDI?

Diyarbakır, Suruç, Ankara Gar ve Taksim’deki saldırılarının talimatını verdiği belirlenen İlhami Balı’nın saldırı emirlerini 2013’ten beri dinlenen telefon hatları üzerinden verdiği tespit edildi. Bu dinlemeler sırasında eylem talimatları nasıl atlandı? Bu durumdan hangi güvenlik birimi sorumlu?