‘Bu seferki tükeniş bizim suçumuz’

Photo Ark projesi için dünyanın dört bir yanında hayvanları fotoğraflayan dünyaca ünlü fotoğrafçı Joel Sartore kamerasıyla bugüne dek 10 binden fazla canlı türünü ölümsüzleştirdi. national Geographic’in katkılarıyla çalışan Sartore ile Photo Ark’ı ve soyu tükenmekte olan canlıları konuştuk.

Emrah Kolukısa

Joel Sartore dünyaca ünlü bir fotoğrafçı. Küçük yaşlardan beri doğaya ilgi duyan Sartore’nin hayatı National Geographic dergisi ile değişmiş desek yanlış olmaz. Gazetecilik mezunu Sartore 80’li yıllardan bu yana elinde kamerası dünyanın dört bir yanını geziyor ve doğal hayatı fotoğraflıyor. Onun hayatının son dönemine damga vuran devasa projesi ise yine National Geographic ile birlikte gerçeğe dönüştürdüğü Photo Ark… Adını Noah’s Ark’tan (Nuh’un Gemisi) alan proje için öncelikle soyu tükenmekte olan canlıları fotoğraflamaya başlayan ve bugüne dek 10 bini aşkın hayvanı çeken Sartore’nin fotoğraflarından oluşan bir sergi geçen Şubat ayında İstanbul’da da açılmış, pandeminin başlamasından sonra açıkçası biraz gümbürtüye gitmişti. Önümüzdeki cuma (27 Kasım) ilk kez izleyiciyle buluşacak iki bölümlük belgesel ise Bein Connect ve Kablo TV üzerinden yayınlanan National Geographic WILD'da izlenebilir. Proje dolayısıyla Joel Sartore’ye bağlandık ve Photo Ark’ı mercek altına aldık.   


Öncelikle yıllar önce bu projeye başlamanızdaki ana motivasyon neydi onu merak ediyorum ve tabii şunu da sormak istiyorum Photo Ark sizin fikriniz miydi?

Bu projenin başlamasına aslında eşime meme kanseri teşhisi konması yol açtı diyebilirim. Şimdi iyi neyse ki ama o zaman bir yıl boyunca evde kaldı. Bundan 16 yıl öncesinden bahsediyorum, kemoterapi ve radyasyon görüyordu ve ben de onunla birlikte evdeydim hep. Üç küçük çocuğumuz var ve onları büyütmek gerekiyordu… Benim için bir hayli değişik bir durumdu çünkü genellikle National Geographic dergisi için seyahatte olurdum. O yılın sonlarına doğru iyileşmeye başladı, ama o sırada ben de sırf fotoğraf çekmiş olmak için evimizin yakınındaki Lincoln Hayvanat Bahçesine gidip çekim yapmaya başladım. Orada beyaz bir kesme tahtasının önünde bir Çıplak Kör Farenin (Heterocephalus Glaber) fotoğrafını çektim. Ondan sonra oradaki tüm hayvanları beyaz ya da siyah bir fon önünde çekmeye başladım. Sonra Omaha’daki hayvanat bahçesine gittim, Denver’a ve Oklahoma’ya gittim… Bir yıl kadar bu işe devam ettikten sonra tüm konsantrasyonumu bu projeye vermeye karar verdim ve adını da Photo Ark koyduk. Bugüne dek 15 yılda dünyanın dört bir yanında 10 binden fazla hayvan türünü fotoğrafladım. Hesaplarımıza göre 10 ya da 15 yıl daha çalışırsak dünyadaki tüm hayvanları fotoğraflamış olacağım. Tüm kayıtlı hayvanat bahçelerini gezmeyi planlıyorum ve ayrıca doğadaki hayvanları da… Pandemi başladığından bu yana böcek türlerini, balıkları ve küçük kuşları da çekmeye başladım. Ne olursa olsun devam ediyorum yani. 


Bir fotoğrafçı olarak bu proje hangi anlamda dönüştürdü sizi?

Dönüştürmek denir mi bilmiyorum ama ilginç bir şey fark ettim. Photo Ark çekimlerinde bir hayvanın küçük ya da büyük olması fark etmiyor. Yani çok küçük bir hayvan da büyük bir hayvan kadar yer kaplıyor fotoğraf karesinde. Boyları eşitleniyor. Hepimiz örneğin bir filin ya da ayının neye benzediğini biliyoruz ama bir serçeyi ya da bir kurbağayı, solucanları bilmiyoruz. Ağaçlarda ya da suyun içinde yaşayan bir çok hayvan yok olup gidebilir ve biz bunları hiç bilmeyebiliriz. İşte biz burada devreye giriyoruz… Küçük ya da büyük olsun her hayvana eşit derecede yer veriyoruz. 

'HABİTATI YOK ETTİK'

Bir keresinde dünyanın var olduğu zamandan bu yana yaşamış tüm canlı türlerinin % 98’nin tükenip gittiğini okumuştum. Şimdi siz bana 10 bin türü fotoğrafladığınızı ve belki bir o kadarını fotoğraflayacağınızı söylüyorsunuz, ki bu da inanılmaz bir sayı ediyor. 

Şimdiye kadar var olmuş türlerin % 98’inin yok olduğu bilgisi doğru gibi görünüyor. Bir noktada bizim de soyumuz tükenecek… Ama bu sözünü ettiğimiz tükenmeler doğal seçilimle oldu ve milyonlarca yıl sürdü. Ama gelmekte olan altıncı büyük tükeniş tamamen insan yüzünden olacak. Habitatı yok ettik, hayvanlara müdahale ettik, toprağı tarım yapmak için kullandık… Bu seferki farklı yani. Ve kendi varlığımızı sürdürmemiz için gezegene iyi bakmalıyız. Örneğin yağmur ormanlarına ihtiyacımız var, sadece dünyayı soğuttukları için değil yağmur döngüsünü sağladıkları için. Yani şu anda olan tükeniş çok daha önemli ve hepimizi endişelendirmeli. 

Çok doğru… Joel bir ekiple mi çalışıyorsunuz, bu soyu tükenmekte olan hayvanları kim buluyor?

Aslında sadece tükenmekte olan hayvanları değil tüm hayvanları fotoğraflıyoruz. Küçük ya da büyük, nadir ya da değil… Dünyanın dört bir yanında, yaşadıkları çevrenin hayvanat bahçelerinde hangi hayvanların olduğunu bilen insanlar var, ve bizim de elimizde gitmemiz gereken yerlerin bir listesi oluştu. Yani nerede soyu tükenmeye yakın bir tür olsa bizimle iletişime geçiyorlar ve biz de onları öncelikli listemize alıyoruz.  


Belgeselde de görüyoruz ki bazı hayvanlarla çalışmak daha kolayken bazılarıyla zorluklar çıkabiliyor. En büyük zorluk neydi sizce?

Beni en çok zorlayan şey aslında hayvanat bahçesine gitmek ve çekim öncesi hazırlıklar. Yoksa çekim günüde genelde her şey kolay geçiyor, eğer iyi bir hazırlık yapılmışsa… 

Bu arada bazı hayvanlar gerçekten tehlikeli gibi duruyor. Kobra yılanı mesela… Aklınıza gelen ilginç bir şey yaşadınız mı?

Hayvanların genelde bakıcıları oluyor ve işler çoğunlukla sorunsuz yürüyor. Bakıcıları zaten hayvanları çok iyi tanıyorlar, alışkanlıklarını biliyorlar ve gerektiği zamanlarda bazı önlemler alarak -alanı çitle çevirmek gibi ya da mesafeyi koruyacak sopalar gibi- çalışıyoruz. Önlemler hem hayvanın hem de ekibin yaralanamaması adına alınıyor, bu konuda hiç sorun yaşamadık diyebilirim. Çoğu hayvan yiyeceklere cevap veriyor ve bir çoğunu sadece birkaç sebze yoluyla yönlendirebiliyorsunuz. Sadece bir keresinde şempanzelerle bir olay yaşadık, ondan bahsedeyim… Manhattan’daki (Kansas) bir hayvanat bahçesinde şempanzelerle yapacağım çekim için büyük beyaz kağıtlar kullandık ve yapıştırıcı bantlarla kağıtları sabitledik. Şempanzeler akıllı uslu hayvanlardır bir sorun yaşamayız ve moda çekimi kolayca hallederiz diyordum ama öyle olmadı. Şempanzeler gelir gelmez 5 saniye içinde tüm kağıtları yırtıp attılar. Kağıda basmadılar bile… O zamandan beri büyük, güçlü hayvanlarla çekim yaparken kağıt kullanmıyorum.


Bu hayvanların bazıları o kadar tatlı ki insan sahiplenmek istiyor. Hiç oldu mu sahiplendiğiniz hayvan?

Hayır olmadı, evde iki köpeğimiz var zaten, bize yetiyor.