Bu sefer korkutmadı: James Wan’ın mirası çarçur ediliyor
Bu hafta, şu sıralar izleyiciyle buluşan iki korku filmi var gündemimizde. Her ikisi de 2000 sonrasında başlayan güçlü korku serileri olarak hayatımıza giren bu filmlerin ilk halkalarını James Wan çekmişti. Ne yazık ki son halkalar bir hayli zayıf. “The Conjuring” (Korku Seansı) ve “Saw” (Testere) serilerinin şimdilik en son filmlerini sizin için izledik.
Emrah KolukısaJames Wan hiç şüphesiz korku türü söz konusu olduğunda bugün sektörde sesi çok güçlü çıkan, neredeyse dâhi muamelesi gören bir isim. Zaten kariyerine ve son 20 yılda yaptıklarına bakınca bunu siz de hemen tespit edeceksiniz. James Wan’ın meteorik yükselişi 2004’te izleyiciyle buluşan ilk uzun metrajlı filmi “Saw” (Testere) ile başlıyor. Malezya doğumlu Avustralyalı sinemacı en başından beri korku mevzusuna takıkmış zaten. 26 yaşında bir hayli düşük bütçesine rağmen tüm dünyayı dolaşan “Saw” ile küresel bir fenomene dönüşen Wan 2013 yılında da “The Conjuring” (Korku Seansı) adlı bir başka korku filmine imza atıyor.
Bu hafta bahsedeceğimiz ilk filmi olan “The Conjuring: The Devil Made Me Do It” adlı film de 2013’te başlayan ve farklı açılımlarla bugüne dek devam eden serinin 7. halkası.
GERÇEK BİR HİKÂYE Mİ?
Adında “The Conjuring” geçen 3. film bu aynı zamanda ve başrollerde de Patrick Wilson ve Vera Farmiga var, ilk iki filmde olduğu gibi. Bu arada 2010 yılında James Wan “Insidious” adlı bir başka korku filmine daha imza attı ve buradan başka bir seri doğdu, onu da eklemekte yarar var.
İlginçtir, “Insidious”un ilk iki halkasında başrollerden birinde yine Patrick Wilson vardı ve Wilson bu serinin 5. filminin yönetmenliğini de üstlendi (ne zaman izleriz bilinmez). Anlayacağınız James Wan hali hazırda üç büyük serinin arkasındaki isim olarak her yaptığı film merakla beklenen bir sinemacıya dönüşmüş durumda. Ancak kendi yönetmediği filmler ne yazık ki genelde hayal kırıklığı yaratıyor, tıpkı 1981 yılında Connecticut’ta geçen ve gerçek bir olaydan hareketle çekilen “The Devil Made Me Do It” gibi.
Öncelikle şu konuda anlaşalım: Lorraine ve Ed Warren çifti muhtemelen 20. yüzyılın en palavracı tipleri arasındalar. Erich Von Daniken ya da Uri Geller gibi. O yüzden “Bu gerçek bir hikâyedir” uyarısını pek ciddiye alamıyoruz ama yine de burada anlatılan vakanın bir benzerinin mahkeme kayıtlarına yansıdığını ve “şeytan istediği için” cinayet işlediği savunmasını yapan bir adamın yargılandığını biliyoruz. Dava sonucunu filmi izlediğinizde öğreneceksiniz ama “The Conjuring: The Devil Made Me Do It” tam da “The Exorcist” filminin kısacık bir versiyonu sayılabilecek bir sekansla açılıyor. Hatta o kadar ki “The Exorcist”in artık afişine kadar taşınmış bir anın replikası yer alıyor filmde. Öte yandan yönetmenliğini Michael Chaves’in üstlendiği film ne kadar uğraşırsa uğraşsın korkutmaktan uzak kalıyor ve senaryoda da şimdiye kadar inşa edilmiş bütüne yeni bir tuğla koymayı beceremiyor.
“The Conjuring” filmleri hep Warren çiftinin “iddialarından” hareketle çekilen bir korku serisi şüphesiz ve devamını getirecek malzeme de mevcut ama James Wan’ın mirasını bu şekilde çarçur etmeye devam edeceklerse gişede yaşayacakları hayal kırıklığı her şeyi erkenden bitirebilir. Patrick Wilson ve Vera Farmiga’nın (ki onlara bu sefer “Fringe” dizisiyle tanınan John Noble da eşlik ediyor) varlıkları da kurtarmayacak yakında. Hoş onların da artık acilen daha dişe dokunur rollere yönelmesinde fayda var. Kariyerlerini heba ediyorlar bana sorarsanız.
BİRÇOKLARI İÇİN BİR DİP NOKTASI
Gelelim “Saw” serisinin en yeni halkası olan “Spiral: From the Book of Saw” filmine... Son yıllarda bu kadar iddialı olup da bu kadar kötü bir korku filmi izlememiş olabilirim.
Aslında “camp’”olmak için çekilen bir film olsa belki bu kadar yermezdim ama 2004’te James Wan’ın başlattığı ve şiddet çıtasını alabildiğine ve belki de gereksiz yere yukarı çıkarırken senaryosundaki zekice numaralarla izleyiciyi avlayan bir serinin yıllar içinde düştüğü bu seviyeyi görmek ibret verici açıkçası.
Berbat diyaloglar, oyuncuların tüm çabalarına karşın işlemeyen senaryo ve yaratıcılıktan uzak cinayet sahneleriyle (serinin en büyük numarası Jigsaw’un oyunlarıydı malum) tam bir hayal kırıklığı “Spiral”. Serinin 2, 3 ve 4. halkalarını da çeken Darren Lynn Bousman filmin başrollerini üstlenen Chris Rock ve Samuel L. Jackson’ın varlıklarına mı güvenmiş bilemiyorum ama maaşını alıp işini yapmaktan başka bir şey gözetmemiş gibi görünüyor. Hollywood söz konusu olunca bazen iyi bazen ise felaket bir taktik, yakında kendisi de anlar.