'Bu operasyona bir yıl çalıştık'

ABD Başkan Yardımcısı Biden Türkiye’ye gelirken uçağındaki gazetecilere “Cerablus operasyonu için bir yıldır çalışıldığı” bilgisi verildi. Uçakta; hafta başında TSK’nin YPG’ye ateş açmasından sonra Türk-Kürt çatışmasından endişe edildiği de anlatıldı.

Duygu Güvenç

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden günübirlik ziyaretinde Fethullah Gülen’in iadesi, Suriye’de Kürtlerin ilerleyişine karşı Türkiye’nin düzenlediği operasyon hem de darbe sonrasındaki gelişmeler hakkında açık ve tam destek verdi. Biden’ın Air Force1 uçağında yapılan bilgilendirmede, Gülen’in iadesinde çok fazla siyasi müdahalenin ters tepeceği belirtilirken darbe soruşturmaları konusunda da endişeleri dile getireceği açıklandı.

ABD’li üst düzey yetkili, açık görüşmelerde net bir destek verileceğini ancak kapalı kapılar ardında ise Türkiye’nin geleceğine yönelik endişelerin aktarılacağını şöyle ifade etti: “Türk yetkililer, soruşturmaların hukukun üstünlüğü ilkesine göre yapılacağını söylediler ve bunu onaylıyoruz. Sadece ABD’de değil, Avrupa’da da, iş dünyasında endişeler var. Dolayısıyla sürecin hukukun üstünlüğü ilkesiyle yapılması önemli.”

İşte Biden’ın ziyaretiyle ilgili ABD’li yetkilinin verdiği bilgiler:

Obama’dan mesaj: İlişkilerde zorluklar var ama kırılma aşamasında değil. Önemli olan müttefikliğimizin rayında durması. 11 Eylül’ün ardından bir ülkenin başkanı sizin ülkenize gelse ve Vatanseverlik Kanunu hakkında ne yapmanız gerektiğine dair ders verse sizin tepkiniz ne olurdu? Sizce Amerikalılar bunu alkışlar mıydı? Benim düşüncem bu doğru bir yaklaşım olmaz. Obama’nın ‘Türkiye’nin ve liderliğinin arkasındayız’ mesajını başkan yardımcısından daha iyi kimse iletemezdi. Halkın ve hükümetin yaşadığı travmayı anlıyoruz. Bu olağanüstü travmatik bir olaydı. Birçok Türk buna kendilerinin 11 Eylül’ü diyor. Çünkü ordunun içindeki bir grubun sadakatsizliği ve demokrasiye tehdidi nedeniyle...

Siyasileşirse olumsuz etki eder: (Gülen) Bu konuda mümkün olduğunca çalışıyoruz. Bu sürecin gelişimi ile ilgili çok abartılı beklentiler var. Mesela siyasi iradeniz varsa uçağa koyup yollayın gibi ama bu yasal olmayacaktır. Türkler, Gülen’in iadesiyle ilgili 4 ayrı iade dosyası iletti ama bunların hepsi darbenin öncesine ait cezai iddialar. Şu ana kadar Gülen’in darbeyle ilişkisine dair iade talebinde bulunmadılar; bize Gülen’in darbeyle bağlantısına dair kanıt da sunmadılar. İade talebini çok ciddiye alıyoruz. Ama ne başkan ne başkan yardımcısı buna tek başına karar veremez. Bu yasadışı olacaktır. Türklerle kanıtların mahkemeye sunulması için birlikte çalışabiliriz ama kabul edilip edilmeyeceğine mahkeme karar verecektir. Eğer biz bu süreci çok siyasileştiriyormuş gibi görülürsek bu mahkemenin ihraç kararına olumsuz etki yapacaktır.

Kürtler konusunda güvence verdik: Kuzey Suriye’de, bazı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ki bunların içerisinde Kürt güçler de var, birkaç gün önce uzlaşılan çizginin ötesine, Mınbiç’in kuzeyine doğru birkaç kilometre ilerlediler; SDG’ye onları kuzeye gitmeleri halinde desteklemediğimizi, açıkça belirttik ve bizim hava korumamız olmadan bunu yapamayacaklarını belirterek onlara sessiz olmalarını söyledik. Türklere, Kürtlerin kuzeye ilerlemeyeceği yönünde SDG’nin durdurulduğu yönünde güvence veriyoruz. Türkler; Cerablus’ta IŞİD’e karşı operasyon planlamaya çalıştılar; kısmen Kürtlerin ileri gitmesini önleyecek tampon yaratmak için. Biz onlarla potansiyel operasyonda birlikte çalışıyoruz. Danışmanlarımız Cerablus konusunda iletişim halinde, onları sekronize ediyor, operasyon olursa çok yakın hava desteği vereceğiz. Türklerle 1 yıla aşkın zamandır Suriye muhalefetini, Fırat - Mare hattında IŞİD’e karşı harekete geçirecek operasyon hakkında konuşuyoruz. Cerablus operasyonu hakkında konuştuk çünkü burası yabancı savaşçılar ve materyaller için ana geçiş noktası. Dolayısıyla uzun zamandır bizlerin gözetimi altındaydı.

IŞİD’den çok Esad’a odaklandılar: Bir süre için Türkler IŞİD’i bu bölgeden, Mınbiç cebinden temizlemekten daha fazla, muhalefete ve muhalefetin Esad’a karşı görüşüne çok odaklandı. Soru bu operasyonun zamanlamasıyla ilgili; biz Türklerle açık bir şekilde Mınbiç’e giren Arap ve Kürtlerden oluşan SDG’yi destekledik; Türkler çılgına dönmedi, bununla ilgili bilgileri vardı ve onlara Kürt güçlerin operasyon sonrasında buradan çekileceğini açıkça söyledik. Çekilmeden önce temizleme ve istikrarı sağlamak için birkaç güne ihtiyaçları var; dolayısıyla bizim Türklerle Kürtlere ilişkin düzenlemelerimizde hiçbir şey ihlal edilmedi.

Türkiye, bizi terk etmiyor: Türklerle Ruslar ve İranlılar arasındaki görüşmelerin tam içeriğini kimse bilmiyor ama ittifakı terk etmiyorlar. Türkiye bir NATO müttefiki, ittifakı terk etmiyor.

Türkler Esad’da yumuşadı: Esad geçiş sürecinin parçası olabilir ama sonra ayrılmak zorunda, bu bizim politikamız. Bu Yıldırım’ın da söylediği... Rusya’nın argümanı ise Esad’a kişi olarak endeksli değil ‘alternatifi kimdir bilmiyorum ve bu bizim çağrımız da değildir. Bu Suriye halkının kararıdır’. Sanırım bu iki yaklaşım arasında ve eğer siyasi bir çözüm olacaksa daha fazla örtüşme var; Türkler, daha öncesinde Esad’ın gidişi konusunda çok daha sertlerdi. Şimdi daha yumuşamış görünüyor, bu daha yapıcıydı.

Kürtler ilerleyince Türkler endişelendi

4 km geçtiler: Bir grup SDG 4 km kadar uzlaşılan çizginin ötesine gittiler, temizledikleri alanı savunmak için ama istediğimizin daha kuzeyine gittiler. Sanırım, Türkler, onların bu sınırdan gizlice kaçmasından endişe etti. Bu nedenle de muhalif güçleri İŞİD’i temizlemek icin Cerablus’a doğru harekete geçirdi; IŞİD’i sınırdan uzuklaştırmak ve aynı zamanda sanırım Kürtlere karşı bir tampon oluşturmak için.

Türklerle Kürtlerin çatışmasını istemiyoruz: Birkaç gün önce Türkler, Kürtlere karşı havantopu ateşi açtılar o 4 km’yi de geçmesinler diye. Bu büyük bir problem çünkü biz bu güçlerle Türklerle Kürtlerin doğrudan çatışmaya girmesini istemiyoruz. İyi bir senaryo değil.