''Bu kararı Büyük Daire'ye götürmeyi düşünmüyoruz'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Hrant Dink kararını Büyük Daire'ye götürmeyi düşünmediklerini ve bu kararın gereği olan unsurları da ele almaya hazır olduklarını söyleyerek, "Her şeyden önce bu alınan kararlar ne olursa olsun, kaybettiğimiz kıymetli bir aydınımızı geri getiren kararlar değil" diye konuştu.
cumhuriyet.com.trTürk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi için İstanbul'da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, zirvenin yanı sıra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, öldürülen gazeteci yazar Hrant Dink ile ilgili başvuruda verdiği karar aleyhine Büyük Daire'ye başvurulmaması kararını TRT Haber'e değerlendirdi. Davutoğlu, bugün Hrant Dink'in doğumgünü olduğunu hatırlatarak, "Her şeyden önce gerek Dışişleri Bakanı olarak gerekse hükümet üyeleri olarak, hem de bir Türk aydını olarak Dink'in katledilmesinden büyük üzüntü duyduğumuzu her vesileyle ifade ettik. Keşke o bugün aramızda olsaydı da doğumgününde, 3 gün önce özgürlükleri çok daha genişleten, insan haklarına dayalı bir anayasa reformunun Türk halkının güçlü bir çoğunluğu ile kabul edildiğini görmüş olsaydı" diye konuştu.
Hrant Dink'in kaybından ve böyle provokatif bir saldırı ile Türkiye içinde büyük bir yara açılmasından üzüntü duyduklarını dile getiren Davutoğlu, AİHM'in dünkü kararı konusunda da şunları söyledi: "Gerek ifade özgürlüğü gerekse Sayın Dink'in hayatının korunması konusunda devlet olarak ne tür aksamalar olmuşsa bunların gereğini yapmak bizim sorumluluğumuz. Bu konuda da, dostane çözüm konusunda başvurmuştuk ve AİHM bir karar aldı. Biz bu kararı Büyük Daire'ye götürmeyi düşünmüyoruz ve bu kararın gereği olan unsurları da üzerinde titizlikle çalışarak ele almaya hazırız."
Davutoğlu, bu kararın açıklanmasından çok önce kendisi, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bir araya gelerek, bu konuyu detaylı şekilde ele aldıklarını ve ayrıca AİHM kararlarının geneli ile ilgili bazı kararlara vardıklarını anımsatarak, şöyle konuştu: "İnşallah önümüzdeki dönemde bu konudaki Türkiye'deki hukuki yargı sisteminde de düzelmeler, yürütmeyle de ilgili alınacak tedbirler olacak. Herşeyden önce bu alınan kararlar ne olursa olsun, kaybettiğimiz kıymetli bir aydınımızı geri getiren kararlar değil. Keşke o bugün yaşıyor olsaydı da bizim barışçıl hoşgörü ortamına katkıda bulunuyor olsaydı. Üzüntümüzü bir kez daha dile getiriyoruz. Devlet olarak gerekli tedbirleri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da almaya çalışacağız."
'Bir dönüm noktası'
Bakan Davutoğlu, zirvenin yanı sıra, BM Genel Kurulu için gideceği ABD'deki temaslarını TRT Haber'e değerlendirdi. Zirve çerçevesinde Türk Dili Konuşan ülkeler olarak daha önce birçok kereler biraraya gelindiğini ancak geçen yıl 3 Ekim'deki toplantının konsey kurulması kararı açısından bir milad olduğunu hatırlatan Davutoğlu, daha önceki zirvelerin kurumsal yapısı bulunmadığını ancak geçen yıl Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan arasında Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi kurulmasının kararlaştırıldığını kaydetti. Davutoğlu, "Bu yıl yapılmakta olan zirve, bu anlamda ilk kez konseyin kurulduğunu gösteren ilk toplantı. Bu açıdan bir dönüm noktası" diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, önceki zirvelerin daha gayriresmi olduğunu ama şimdi bir konsey oluşturulduğunu ve zirvenin kurumsal yapıya kavuştuğunu söyleyerek, konseyin sekretaryasının İstanbul'da olacağını, Türkiye'nin eski Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı'nın konseyin genel sekreteri olacağını bildirdi. Konsey'e bu sene Türkmenistan'ın da davetli olarak katıldığını belirten Davutoğlu, "Konsey'in giderek kökleşmesini önemli buluyoruz" dedi. Davutoğlu, buna ek olarak, bu konsey çerçevesinde Bakü'de Türk Kültür Mirasını Koruma Vakfı kurulacağını söyleyerek, böylece bu ülkelerin Türk kültür mirasını koruma konusunda ortak bir karar geliştirmiş olacaklarını bildirdi.
Bakan Davutoğlu, yine konsey bağlamında Astana'da Türk Akademisi'nin kurulduğunu söyleyerek, Astana'nın TÜRKSOY'un (Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi) kültür başkenti olarak ilan edildiğini, ayrıca bundan sonra bütün uluslararası forumlarda bu ülkeler arasında bir işbirliği toplantısı yapılmasının kararlaştırıldığını belirtti. Türk İş Konseyi'nin de kurulacağını anlatan Davutoğlu, bu çerçevede Türk Dili konuşan ülkeler arasındaki iş bağlantılarının planlanacağını, Sigorta ve Kalkınma Bankası oluşturulmasının ve mevzuatların daha uyumlu hale getirilmesinin gündemde olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, Türk dili konuşan ülkeler arasında kültürel, ekonomik, tarihi miras anlamında daha köklü bir işbirliği zemini oluşturulması için çalıştıklarını söyleyerek, bu kararların bugün ilan edileceğini belirtti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilere dair soruya karşılık da, bugün iki ülke arasında imzalanacak anlaşmanın önemine dikkati çekerek, Türkiye'nin yakın dönemde komşu ülkelerle Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizması geliştirdiğini, ortak kabine toplantıları yapıldığını hatırlattı ve bu anlaşma ile Azerbaycan ile de bunu kuracaklarını bildirdi. Daha önce Irak, Yunanistan ve Rusya gibi komşu ülkelerle bunu yaptıklarını hatırlatan Davutoğlu, Azerbaycan ile de önümüzdeki aylarda ortak kabine toplanacağını kaydetti. Davutoğlu, bu adımın Bulgaristan ile de atılacağını söyleyerek, "Azerbaycan bizim için önemli, biz şimdi bir millet iki devlet bir hükümet yapısını kurmak istiyoruz. Azerbaycan ile entegrasyonumuz giderek artacak" diye konuştu.
İki ülkenin enerji bakanlıkları arasında da toplantılar yapılacağını söyleyen Davutoğlu, Rusya ile ilişkilerin de çok iyi olduğunu, bu toplantıları onlarla da yaptıklarını kaydetti. Davutoğlu, şunları kaydetti: "Orta Asya ve Kafkasya'yı rekabet alanı olarak değil, işbirliği alanı olarak görüyoruz. Aynı dili konuşan, aynı tarihi paylaşan, aynı soydan gelen bu kardeş halkların biraraya gelmelerinden daha doğal bir durum yok. Sevinci, kaderi, kederi, herşeyi bir olan bu ülkelerin biraraya gelmesinden daha iyi bir durum yok. Bu herhangi bir şekilde Rusya, Çin ya da başka ülkelerle bir rekabet ilişkisinin sonucu değil, doğal bir tarihi birliktelik. Daha da kökleşeceğini umuyoruz, aslında gecikmiş bir teşebbüstür. Biz, bu konseyin kökleşerek, güçlü bir hinterland oluşturmasına büyük önem veriyoruz."
BM Genel Kurul çalışmaları
BM Genel Kurul çalışmaları hakkında da bilgi veren Davutoğlu, bu yıl toplantıların çok yoğun geçeceğini söyleyerek, birçok önemli girişime öncülük edeceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve kendisinin BM Güvenlik Konseyi'ne başkanlık edeceğini, dönem başkanlığı Türkiye'de olduğu için bu ay içinde konseyin çalışmasına önem vereceklerini belirten Davutoğlu, Gül'ün Balkan ülkeleri liderlerini biraraya getireceğini, ayrıca gelecek yıl Türkiye'de yapılacak olan En Az Gelişen Ülkeler Zirvesinin BM ayağındaki çalışmasına eşbaşkanlık yapacağını kaydetti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun da çok önemli toplantılara katılacağını anlatan Davutoğlu, bunların dışında ikili görüşmeler de olacağını, Türkiye, Ürdün, Suriye ve Lübnan arasında dörtlü olarak oluşturulan serbest ticaret ve vize bölgesi için biraraya geleceklerini bildirdi. Bakan Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi toplantılarında terör konusundaki mesajlarının ne olacağının sorulması üzerine de, "Temel olarak terör hiçbir milletle, dinle, kültürle özdeşleştirilmeyecek, bütün insanlık için tehdit olan bir olgudur. Dolayısıyla biz terör konusunda uluslararası dayanışmanın en üst düzeye çıkarılması çağrısında bulunacağız ve bu çerçevede uluslararası toplumun dayanışma bilincini artıracak bir toplantıya da başkanlık edeceğiz" dedi.