Bu filmi daha önce gördük
Fransızca déjà (daha önceden) ve voir (görmek) kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan, déjà vu (deja vü), yaşanılan bir anın sanki daha önceden de yaşandığına dair histir. Bir Fransız kavramıdır ama dünyaya mal olmuştur. İlk kez Fransız fizikçi Emile Boirach tarafından 1876’da kullanılmış, ardından 1928’de Edward Titchener’in Bir Psikoloji Kitabı isimli eserinde tanımlanmıştır. Bir hastalık değildir. Ama fazlası hasta eder.
Aslıhan Dağıstanlı Aysev(Cenevre)Avrupa bugünlerde kitlesel bir déjà vu yaşıyor. Yeni tip koronavirüste (Covid-19) 200 bini aşan günlük vaka sayısı ile eski kıta, nisan ayına oranla 4-5 kat daha hasta. İkinci dalganın bayrağını eline almış, pandeminin merkezi olarak 2020 finaline doğru son sürat koşuyor. Finalin bitiş çizgisi ise belli değil.
Groundhog Day filmini seyredenler bilir. Déjà vu’nun filmleşmiş halidir. Aynı günü sil baştan yaşayan bir adamın hayatını anlatır. Film bu sonbahar çekilseydi konusu korona, başrol oyuncusu Avrupa olurdu. Oysa yaza nasıl da rahat ve gevşemiş girmişti Avrupa... Derdi tasayı bir kenara atmış, bir nevi Dolce Vita (tatlı hayat) yaşıyor, sahillerde kadeh tokuşturuyordu. Ancak sonbaharla gelen ciddi artış ortalığı tekrar yangın yerine döndürdü. Bu sefer durum daha ciddi. Ufukta umutla beklenecek bir yaz da olmayınca, eski kıta karalar bağladı. Koronadan paçayı yırtsa bile, déjà vu’den mütevellit ekonomik, sosyal ve ruhsal olarak çoktan hastalandı.
İsviçre ve komşularında son durum...
Fransa sonbaharı günde 50 binlere varan vakayla kıtanın lideri olarak karşıladı. Bunun üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bu ay boyunca tekrar karantina ilan etti. Restoranlar, barlar, sinemalar kapalı, okullar, fabrikalar açık, düğünler iptal. Neyse ki evin etrafında tur atabiliyorlar: 1 saat. Macron vatandaşlarına söz verdi: “Ekonomik olarak kimseyi geride bırakmayacağız... biraz daha sıkın dişinizi.”
Almanya’da da durum sıkıntılı.... Günlük vaka 15 binin üstünde. Başbakan Merkel, vakit kaybetmeden bu ay sonuna kadar ülkeyi kısmi olarak tekrar kapattı. Turizm durdu. Okullar açık. Ay boyunca kapanacak işyerleri için de bir bütçe ayırıldı: 2019 Kasım kazançlarının yüzde 75’ine denk gelen kısmını devlet karşılayacak. Almanya’da özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı artan protestolara Merkel’in cevabı da net: “Özgürlük sadece kendini düşünmek değil, çevrene karşı sorumlu durmaktır.” Çok çetin geçecek bir kışı işaret eden Merkel, baharda pandemi ile baş etmede dünya lideri olmuştu. Aynı performansı bakalım tekrarlayabilecek mi?..
İtalya ilkbaharda 2 ay boyunca Avrupa’daki en uzun ve en katı tecridi yaşamış, yaza salgını kontrol altına alarak girmişti. Şimdi 30 bini geçen yeni vakasıyla tekrar rekor kırıyor. Bir yandan da tecrit karşıtlarının şiddetli protestolarıyla sarsılıyor. Başbakan Conte’nin mücadele planının ne olduğunu tam da anlamayan halk, ikinci dalgayı yorgun, parasız ve bölünmüş olarak karşılıyor.
İsviçre’ye gelirsek... “Üç hafta önce, durumumuz Avrupa’nın en iyilerinden biriydi. Bugün en kötülerinden.” Bu sözler Sağlık Bakanı Alain Berset’e ait. 8.6 milyon nüfusluk İsviçre, 10 bine varan günlük vakasıyla ikinci dalgaya fena yakalandı.
‘Son şans’
İlkbaharda kaynaklarını iyi yöneten tıbbi tesisler şu günlerde alarmda. İsviçre 28 Ekim’de, komşularına kıyasla çok hafif kalan yeni bir salgınla mücadele planı açıkladı: Kalabalık dış mekânlarda maske zorunluluğu, barlara gece 23.00’e kadar izin verilmesi gibi. Devlet Başkanı Sommaruga, “Bu bizim son şansımız” diye halkı uyardı.
İsviçre’nin en pandemili şehri Cenevre, kontrolden çıkan vaka artışı nedeniyle 1 Kasım’da tekrar kısmi kapanma kararı aldı. Avrupa’da da liderliğe yerleşti. Virüs merkezi Fransa’ya komşu olmasının dışında, kulüplerde ve yüz kişiye varan ev partileriyle yazı fazla rahat geçirmesinin bedelini ödüyor. Cenevre’de okulların açık olması dışında bahar deja vu’sü yaşanıyor. Beş kişiden fazla görüşmeme sınırı var. Uymayanın vay haline. Cezası adam başına 10 bin İsviçre Frangı (Yaklaşık 85 bin TL) .
Özetle İsviçre ve komşuları hasta, tedirgin ve tedbirli. Déjà vu’leri ortak: İzolasyon, hastanelerdeki yoğunluk, ekonomik darlık. Neyse ki eskisine göre daha tecrübeliler. Misal tuvalet kâğıdı için artık kimse dertlenmiyor. Süpermarketlerde talan yok. Maske ve dezenfektan sıkıntısı bitti. Zoom’da herkes profesyonelleşti.
Artık çoğunluk biliyor ki korkmadan, sağlıkla yaşayabilmek en büyük hazine. Asıl lüks, kafana estiğinde istediğin yere gitme özgürlüğü... En büyük rahatlık gidecek bir işinin olması. En kıymetli şey bir dosta, sevgiliye, 65 yaş üstü anne ve babaya sıkıca sarılabilmek. Bu değerlerden yoksunluk, kasım ayı karanlığı gibi yüreklere çökmüş: Winter is coming dedirtiyor. Kış kapıda. Déjà vu’nun mevsimi değişti.
asliaysev1@gmail.com