Bu çocuklar Che gibidir!

çArşı kaçta yürüyüşe başlıyor?” Gezi'de en çok sorulan sorulardan biriydi bu. çArşı cadde boyu yürürken de üzerlerine balkonlardan çiçek atılıyordu. “Bu çocuklar Robin Hood’a benzer, bu çocuklar Che Guevera gibidir” diyorlar onlar için. Çünkü çArşı hep vicdanın yanında, özgürlüğün peşinde... Gazeteci yazar Erk Acarer “çArşı Ulan!”da bu serüveni anlatıyor.

Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet

çArşı bizim evimiz

Ele avuca sığmaz, biat etmez ve dışarıdan yönlendirme kabul etmez çArşı'yı anlatması zor, yaşamadan bilinmez. Bilense yaşar, unutmaz, sol yanında taşır. Gazeteci yazar Erk Acarer çArşı’yı ve semt kültürünü yaşamayı Kavafis'in dizeleri gibi tanımlıyor; “Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir...” “Gezi Direnişi sırasında neden en çok Akaretler’deki barikatı sevdik?” sorusuna da net yanıt veriyor; “Çünkü burası evimizdi. Meseleyi biraz buralardan kurcalamak lazım.” Kitabın geliri de “1 Umut Derneği” aktarılıyor.
 
Gazeteci-yazar Erk Acarer'in yeni kitabı “çArşı Ulan”, “çocuklar uyurken susulur ölürken değil” diye açılıyor ve kitap “kartal kanadının altındaki o iri, kara ve canlı gözlere... Siyah yanımızda hüzün, beyaz tarafımızda umut olan...” sözleriyle Berkin'e ithaf ediliyor. Acarer, “çocukları gömmek bir yana, arkalarından 'terörist' deyip, acılı analarını yuhalattılar. Kaldırılabilir değil bunlar. Çocuklarımızla fotoğraflarımızı paylaşmaya utanır olduk. 'Çocuklarınızı devletten ve polisten uzak bir yerde tutun' deniyor ya... Boş laf değil!” diyor , “Her güne bir anma düşen, saat başı iki kadın öldürülen memlekette bir şeyleri yıkıp yeniden yapma zamanı gelmiş demektir!”
 
-çArşı kimdir, nedir demekten ziyade ne değildir, kim değidiri sormak gerekli belki de...
çArşı bir demokratik kitle örgütü ya da siyasal oluşum değildir. Bu yüzden gruba misyonunun ötesinde roller biçmek hayal kırıklığı yaratır. çArşı, ele avuca sığmaz, biat etmez ve dışarıdan yönlendirme kabul etmez. Vicdan temeli ve anlık tepkiler, çArşı’yı bugüne getirdi. Bu basit kabullenme grubu daha iyi anlamaya olanak verecektir.
 
-Peki, Erk Acarer için çArşı neleri ifade ediyor?

Anlatması zor bir durum bu, hissetmekle ilgili. çArşı’yı semt kültüründen ve futboldan ayrı tutmak mümkün değil. Semte girdiğim anda kendimi dünyanın en güvenli yerindeymiş gibi hissederim. Beşiktaş takımı sahaya çıkarken, karşılığı olmayan duygular yaşarım.
“…Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda...” çArşı’yı ve semt kültürünü yaşamak Kavafis'in dizeleri gibi biraz. çArşı ne ifade ediyor? Gezi Direnişi sırasında neden en çok Akaretler’deki barikatı sevdik? Çünkü burası evimizdi. Meseleyi biraz buralardan kurcalamak lazım.
 
“Çocuklar uyurken susulur ölürken değil” diye açılıyor kitap. Ne çok çocuğunu toprağa gömdü bu coğrafya...

Çocukları gömmek bir yana, arkalarından “terörist” deyip, acılı analarını yuhalattılar. Kaldırılabilir değil bunlar. Çocuklarımızla fotoğraflarımızı paylaşmaya utanır olduk. “Çocuklarınızı devletten ve polisten uzak bir yerde tutun” deniyor ya... Boş laf değil! Her güne bir anma düşen, saat başı iki kadın öldürülen memlekette bir şeyleri yıkıp yeniden yapma zamanı gelmiş demektir.
 
- “çArşı Ulan”ın fikri nasıl ortaya çıktı, nelerden beslendi, kitaba kimler destek oldu?

Öyle uzun uzadıya, bir demlenme, beslenme durumu olmadı. Bazen tarih, edebiyat, hayat ayağına gelir. çArşı Ulan! bu işte. Gazetede bir yazı dizisiydi önce. Dostlarım, kitap olarak geliştirilmesini önerdi. Söyleşilere devam ettim, kurguyu geliştirip biraz daha derinlikli konulara girdim. Yıllar sonra kült bir proje olacağına inanıyorum. Çünkü kitap, tarihsel bir belge olacak. Naif dille yazılmış, sosyolojik bir tarafı olduğu konuşulacak. 
 
-çArşı organik bir oluşum, sürekli kendini yeniliyor, değişiyor, evriliyor. Bu nasıl oluyor?

çArşı, bir başlangıcı olsa da ucu açık, akan bir süreç. Alttan yeni insanlar geliyor. Bugün üçüncü kuşak çArşı’dan söz ediyoruz. Kendini yenilemesi kaçınılmaz. Bana kalırsa değişim daha olumlu bir perspektife doğru açılıyor. Aşağıdan gelen gençler çArşı’nın önemli isimlerini örnek alıyorlar. Vicdan, dik duruş, biat etmeme ve paylaşma gibi temel özellikler baki kalmak kaydıyla, başka olumlu şeyler de mevcut yapıya ekleniyor. Tribün kültürü içinde mizah da edebiyat da müzik de var. Bunlar, her gün biraz daha gelişerek sokağa taşıyor.
 
 
KADIN CEZA DEĞİLDİR!
 
-çArşı'nın kadınları?

Yekten zor zanaat derim! Bizim evde iki tane var. Ancak taraftarı, semt hayatını ve insanı kadın erkek diye ayırmak doğru değil. Ortak bir hedefin varsa omuz omuza yürürsün. “Erkeğe yasak olan maçlara kadının alınması” kadar aşağılayıcı bir uygulama daha olamaz mesela. Kadını bir ceza olarak görmek kimin haddine! Spiker, bu maçlarda alaycı bir tarzda “kadınlar, erkekler kadar iyi tezahürat yapıyor” deyip küçümseyici bir kahkaha atar ya... O çArşı’lı kızlardan biriyle kapışsın bakalım ne oluyor...
 
-Kitabın geliri de bağışlanıyor...

Bir biçimde içinde olduğumuz durumdan rant yemek bize yakışmazdı. En başından beri telif hakkımı doğru bir yere aktarmak istedim. Soma katliamının yaşandığı günlerde, iş cinayetleri ve geride kalmış mağdur ailelerle ilgilenen “1 Umut Derneği”yle görüştük. Böyle bir kaynağı onlara aktarmanın doğru olduğuna karar verdik. Çok büyütülecek bir mesele değil. Birbirimize destek olmamız gereken günlerden geçiyoruz. Durumu dillendirmek bile ayıp. Ancak, kitabı alan her okuyucunun mağdur olmuş ailelere destek olduğunu da bilmesi gerekiyor.
 
 
FUTBOL FENA HALDE HAYATA BENZER!
 
-En unutulmaz hikâye neydi, sizi en çok etkileyen, şaşırtan...

Arkadaşın arıyor ve “çArşı kaçta yürüyüşe başlıyor?” diye soruyor. Cadde boyu yürürken üzerine balkonlardan çiçek atıyorlar daha ne olsun. Dayısı, eski çArşı liderlerinden Optik Başkan’ı ve onun arkadaşlarını anlatırken, “bu çocuklar Robin Hood’a benzer, bu çocuklar Che Guevera gibidir” diye bir tanımlama yaptı. Katılırım. Beşiktaş’ta bir kahvaltı salonu var. çArşı’lı çocuklar işletiyor. Yoldan bir evsizi çevirirler, “karnın aç mı?” diye sorarlar. Ama yasak savma kavlinden soru değildir bu. Çevirdikleri kişiyi öyle sote bir yere değil, dükkânının ortasına oturtup, en ağır müşteriye yaptıkları muameleyi yaparlar.
 
-çArşı yalnızca bir futbol klübünün taraftar topluluğu olmadı hiçbir zaman, bir fikrin, dayanışmanın, isyanın da amiral gemisiydi. Gezi de çArşı için önemli bir kırılma noktasıydı?

Hayır, çArşı her şeyden önce bir kulübün taraftar topluluğudur! Beşiktaş olmadan çArşı olmaz. Fakat futbol fena halde hayata benzer ya… Gezi’de çArşı’nın şifresi de buydu. Vicdan bedenine giydirilen kolektif zekâsı, olayları doğru okuma biçimi, espri yeteneği çArşı’nın Gezi Direnişi’nin sağlam dişlilerinden biri olmasını sağladı. Direnişin hemen ardından, “yola girenlere” inat çArşı, geri vites yapmadı. Esas mesele buydu. Ani tepkiler koymaktan çok, sonrasında durumu sahiplenebilmek önemlidir. Çeşit çeşit Bizans taktiklerine rağmen çArşı dik duruşunu sürdürdü. Soma’daki, Gezi Direnişi’nin yıl dönümündeki çArşı bayraklarını gözünüzün önüne getirirseniz ne dediğimi de anlarsınız!