'Bu bir savunma değil, iddianame olacaktır'

Balyoz Planı iddialarına ilişkin görülen davanın tutuklu sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, ''Ben burada konuşacağım. Bu bir savunma değil iddianame olacaktır'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Balyoz Planı iddialarıyla ilgili olarak eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 157'si tutuklu 196 sanıklı davanın 14. duruşması başladı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde, 163 kişi hakkında tutuklama kararı verilmesi ve bu kararın 157 kişi hakkında uygulanmasından sonra yapılan ilk duruşmaya Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek, Çetin Doğan, Feyyaz Öğütçü, Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu tutuklu 155 sanık ile 29 tutuksuz sanık katıldı. Tutuklu sanıklar Cemal Temizöz ile Mehmet Yoleri ise duruşmaya gelmedi.

Müdahiller Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Başkanı Rıdvan Kaya, Hamza Türkmen'in avukatı Necip Kibar ile Abdurrahman Dilipak'ın avukatı Salih Dövücü de duruşmada hazır bulundu. Duruşmada, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve baro temsilcilerinin yanı sıra aralarında Nur Serter ve Şahin Mengü'nün de bulunduğu 11 CHP milletvekili de izleyiciler arasında yer aldı. Ömer Diken'in başkanlık yaptığı heyette, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü üye hakim, Savaş Kırbaş savcı olarak yer alıyor.

Duruşmada iddianame sırasına göre sanıkların yoklamasına başlandığı sırada, Çetin Doğan ve Özden Örnek'in isimleri okunurken izleyiciler alkışladı. Bunun üzerine, Başkan Diken, duruşmaların aleni olduğunu ve izleyicilerin alındığını belirterek, ilgili CMK hükümlerini hatırlattı. Başkan Diken, duruşma düzenini bozucu davranışlar ve sözlü müdahalede bulunulması, alkışlama durumunda bu kişilerin salondan çıkarılacağı konusunda uyarıda bulundu. Tutuklu sanıklardan Dursun Çiçek, yoklama sırasında ismini söyledikten sonra, ''CMK'da başka hükümler de var'' dedi. Başkan Diken de ''Biz CMK'yı biliyoruz'' diye konuştu.
 

Hakkında yakalama kararı bulunan 4 sanık duruşmaya gelecek

Duruşmaya ilk kez katılan tutuksuz sanıklardan olan, başka suçtan tutuklu Hüseyin Durdu'nun kimlik tespiti yapıldı. Durdu, idari soruşturma nedeniyle jandarma astsubaylık görevinden ihraç edildiğini söyledi. Başkan Diken, 8 gün duruşma yapacaklarını, ilk 6 günü savunmalara ayıracaklarını, son 2 gün talepleri alacaklarını kaydetti.

Başkan Diken, ardından haklarında yakalama kararı bulunan sanıklardan Hakan Akkoç, Mehmet Alper Şengezer, Bahtiyar Ersoy ve Nedim Ulusan'ın yurt dışındaki görevlerinden dönerek dün akşam İstanbul Merkez Komutanlığı'na teslim olduklarını söyledi. Bu kişilerin sabah Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gönderildiğini ancak davanın bu salonda duruşması olduğu için Silivri'ye yönlendirildiklerini belirten Diken, bu sanıklar gelene kadar duruşmaya ara verdiklerini açıkladı.

Öte yandan, sanık avukatlarından Oğuz Kayıran, mahkemenin bağımsızlığına gölge düştüğü gerekçesiyle heyetin çekilmesini talep etti. Öte yandan, tutuklu sanıklar salona alınmaları sırasında izleyiciler tarafından alkışlandı. İzleyicilere el sallayan bazı sanıkların birbirlerine sarıldıkları, bazılarının ise ''Vardiya bizde, gönlümüz sizde, her neredeyse kalbimiz sizle'' diye şarkı söylediği görüldü.

 

'Vardiya Bizde Platformu' ve ADD üyeleri basın açıklaması yaptı

Balyoz Planı davası kapsamında yargılanan sanıkların yakınları tarafından oluşturulan ''Vardiya Bizde Platformu'' ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üyeleri, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde basın açıklaması yaparak tutuklamalara tepki gösterdi.
Yerleşke önünde bir araya gelen grup adına açıklama yapan Platform Sözcüsü tutuklu sanık emekli Tuğamiral Engin Baykal'ın kızı Derya Baykal, eşleri, kardeşleri ve babalarından ayrı kaldıkları için çok zor ve üzücü günler geçirdiklerini belirterek, ''davada delil olduğu iddia edilen ve kimin hazırladığı belli olmayan bilgisayar belgelerinin hiçbirinde imza bulunmamaktadır'' dedi. Bu belgeler üzerindeki yüzlerce çelişki ve hatanın bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini öne süren Baykal, sanıkların lehine olan gerçek ve resmi imzalı olan delillerin ise dikkate alınmadığını iddia etti.

Baykal, tutuklu yakınları olarak babalarını ve eşlerini cezaevinde bırakarak eve dönmekten dolayı çok üzgün olduklarını da anlatarak, davanın TRT'nin bir kanalından yayımlanmasını istediklerini söyledi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkan Yardımcısı Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş da, ergenekon ve Balyoz davaları kapsamına tutuklananların suçsuz olduğuna inandıklarını belirterek, ''Haksız ve hukuksuz bir şekilde yürütülen davalar, cezaevindeki hücre ve tecrit uygulamaları ile ağırlaştırılmış cezaya dönüşmüştür'' diye konuştu.

Öte yandan, davanın tutuklu sanıklarından Gölcük Donanma Komutanlığındaki İstihbarat Şube Müdürü Behçet Altıntaş'ın eşi olduğunu söyleyen Serpil Altıntaş, basın açıklaması sırasında göz yaşlarına hakim olamadı. Gruptakiler, açıklamanın ardından bekleyişlerini sürdürüyor.

 

Tutuklama kararı çıktığında yurtdışında olan 4 sanık adliyeye getirildi

Balyoz Planı iddialarıyla ilgili olarak yargılanan ve haklarında tutuklama kararı çıktığı sırada yurt dışında bulunan 4 sanık, dün Merkez Komutanlığına teslim olmalarının ardından adliyeye getirildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, haklarında tutuklama kararları verildiği sırada görevli olmaları nedeniyle yurt dışında bulunan ve dün akşam İstanbul Merkez Komutanlığına teslim olan Hakan Akkoç, Bahtiyar Ersay, Nedim Ulusan ve Mehmet Alper Şengezer mahkemeye getirildi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, bu sanıklar hakkındaki çıkarılan yakalama emirlerini yüzlerine okudu. Yakalama emrine ilişkin beyanı alınan Brüksel'de görevli Hakan Akkoç, duruşma nedeniyle kendisine herhangi bir tebligat yapılmadığını belirterek, avukatından ve basından öğrenerek mahkemeye gelmeye karar verdiğini söyledi.
Akkoç, NATO'da atama ve seçimli olmak üzere 2 kadro bulunduğunu, geçen yıl 50 ülke arasından Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin aday gösterdiği kişiler içinden seçildiğini kaydetti.

Brüksel'deki NATO karargahında Lojistik ve Kaynaklar Direktörü olarak görev yaptığını anlatan Akkoç, çalıştığı yerde 23 ülkeden 52 subay bulunduğunu, 63 yıllık NATO tarihinde ilk Türk subayı olarak bu birimde görev yaptığını kaydetti. Akkoç, 3 Nisan'a kadar izin aldığını ifade ederek, görevine dönmezse Türkiye'nin bu kadroyu kaybedeceğini söyledi.

Sanık Mehmet Alper Şengezer de, İtalya'nın Napoli kentinde Nato Müşterek Komutanlığına bağlı karargah birliklerinin uluslararası tatbikatlarından sorumlu şube müdürü olduğunu belirterek, yakalama kararıyla ilgili kendisine bir tebligat yapılmadığını yıllık iznini alarak duruşmaya geldiğini ifade etti. Sanık Bahtiyar Ersay da tebligat yapılmadığını belirterek, Tunus Askeri Ataşesi olarak görev yaptığını, Libya ve Tunus'taki Türk vatandaşlarının tahliyesiyle ilgili çalıştığını kaydetti.

Sanık Nedim Ulusan ise tebligat yapılmadığı ve kendi rızası ile geldiğini ifade ederek, Hırvatistan Zagrep'teki AGİT'e bağlı bir birimde görevli olduğunu belirtti. Önemli bir kadroda tek Türk subayı olduğunu dile getiren Ulusan, özel izin alarak duruşmaya geldiğini belirterek, ''birileri bir yerde word belgesi hazırlayacak, bundan haberiniz olmayacak ve ne olduğu belirsiz belge nedeniyle kendimi nasıl savunacağım'' dedi.
 

'Yakalama kararı kaldırılsın'

Ulusan'ın avukatı Celal Ülgen de, Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen delillerin yakalama kararına esas teşkil ettiğini, bu belgelerin hangi yöntemle ele geçirildiği, delil sayılıp sayılmadığı ve yasal olup olmadığı konusunda mahkemenin de haberi olmadığını savundu. Ülgen, belgelerin hukuka uygun elde edilip edilmediğini bilmeden mahkemenin toplu tutuklama kararı verdiğini öne sürerek, ''4 subay yurt dışında Türkiye'yi temsil ediyor. İnsanların tutuklanmasının kime ne yararı, tutuksuz yargılanmasının kime ne zararı olacak. Yakalama kararlarının kaldırılmasını talep ediyorum'' şeklinde konuştu. Sanık Mustafa Kemal Tutkun'un avukatı Muharrem Erkek de, mahkemenin resen toplu tahliye kararı vererek toplum vicdanını rahatlatmasını istediğini söyledi. Başkan Diken, duruşmaya öğle arası verdi.

 

Perinçek'in avukatının "hücreleri lağım suyu bastı" iddiası

Birinci ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Hasan Basri Özbey, Perinçek ve bazı sanıkların kaldıkları hücreleri lağım suyu bastığını iddia etti. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde basın mensuplarına açıklama yapan Özbey, birinci ergenekon davasının tutuklu sanığı Doğu Perinçek'in kaldığı hücreyi lağım suyunun bastığını savunarak, ''Doğu Perinçek'in bulunduğu 1 Nolu Silivri Cezaevi'ndeki hücreleri lağım basmıştır'' dedi.

Özbey, Perinçek'in yanı sıra Muzaffer Tekin, Mustafa Balbay, Levent Göktaş, Levent Bektaş ve eski İP Genel Sekreteri Nusret Senem'in kaldığı hücreleri de lağım suyu bastığını ifade ederek, cezaevi yönetimine dilekçe verdiklerini ancak bunun kabul edilmediğini söyledi. Dilekçeyi savcılık aracılığıyla göndermelerinin istendiğini anlatan Özbey, ''Bu uygulama lağımdan çıkan uygulamadır. Türk hukukunun uygulaması değil, kanalizasyon uygulamasıdır. Bunun için kanalizasyonu temizleyin, insanların sağlığını etkileyen bu duruma son verin. Bu akşama kadar süre tanıyoruz. Şu an lağımın içinde yaşanmaktadır. Doğu Perinçek'in deyişiyle 'Köpek bile bağlasanız durmayacak' hücrelerdedirler'' şeklinde konuştu.

 

'Ben burada konuşacağım'

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, bazı avukatların beyanlarının alınmasının ardından sanıkların savunmasına geçildi. Mahkeme heyeti Başkanı Ömer Diken, Çetin Doğan'a haklarını hatırlatarak, ''Savunma yapacak mısınız?'' diye sordu. Doğan da, ''Ben burada konuşacağım. Bu bir savunma değil iddianame olacaktır'' dedi. Rahatsızlığı nedeniyle yakalama kararının çıkarıldığı duruşmaya katılamadığını, mahkemenin kararının ardından Beşiktaş'taki adliyeye gittiğini ifade eden Doğan, ancak orada savunma yapmak istemesine rağmen savunmasının alınmadığını anlattı.

Ancak mahkemenin, bugün yurt dışından gelen sanılara yakalama kararını okurken savunma yapıp yapmayacağını sorduğunu belirten Doğan, ''Bugün yaşananlara bakınca doğrusu, kuşkuya düştüm. Çünkü mahkeme yurt dışından gelen sanıklara tutuklama kararını okurken bir diyecekleri olup olmadığını sordu. Kendi isteğimle gidip Beşiktaş'ta teslim oldum. Orada yapılan mahkemede savunma yapmak istediğimi söyledim. Ancak mahkemeniz buna izin vermedi. O sırada yanımda avukatlarım da vardı. Acaba ben davanın bir numaralı sanığı olduğum için mi bana bu ayrıcalığı yaptınız?'' diye konuştu.

''Balyoz'' davası ile Türk ulusu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedef alındığını, çok ağır bir bedel ödetildiğini ifade eden Doğan, iddia makamının, imzasız dijital verileri, hiçbir hukuki ve meşru dayanağı olmayan konuları kendisine dayanak yaparak davayı hazırladığını kaydetti. Bu davada sadece ismi geçtiği için sanık olan insanların yargılandığını vurgulayan Doğan, ''1. Ordu Komutanlığı'ndaki plan seminerine kendi emri ve komutası altında oldukları için gelmemezlik edilemeyeceğini, bu nedenle bir suç varsa suçlu olan benim'' dediğini anlattı.
 

'Ciddiye alınacak delil yok'

Daha sonra ''Manifesto'' adını verdiği 85 sayfadan oluşan savunmasına giriş yapan Doğan, şöyle devam etti: ''Meşru zemini olmayan, daha başlamadan dayandığı bütün savların çürütüldüğü, hukukun, hak ve adaletin çiğnendiği, yok sayıldığı bir davanın sanığı olmaz. Olsa olsa tanığı olur. Burada, kendi cemaatleri dışında herkesi düşman gören bir zihniyetin, muvazzafı ve emeklisi ile yaşamlarını ülkelerine adamış Mustafa Kemal'in askerlerinin, Cumhuriyete ve onun ilkelerine bağlılıklarının kefaretini ödetmek için kurgulanan bir dava görülüyor. Bu davanın Türk adalet tarihinde önemli bir yer tutacağına kuşku yoktur. Er veya geç, bu salonda sanık sıralarında oturanların boyunlarındaki sanık yaftalarının, birçoğunda olduğunu bildiğim üstün hizmet, üstün cesaret ve feragat madalyalarından daha fazla övünç kaynağı olacağımdan kuşku duymuyorum. Bugün Türk ulusuna, adaletine, ulusal güvenliğine, bireylere maliyetine bakılmaksızın ciddiyetle ele alınan davanın ciddiye alınacak bir tek delili bile bulunmamaktadır. Sayın savcılar gerçekleri olabildiğince çarpıtarak, saklayarak, görmezlikten gelerek, imzasız ve sahteliği sırıtan, dijital ortamda hazırlanan verileri gerçek sayarak bir iddianame hazırladılar. İstediğiniz herhangi bir mekanda kolayca üretilebilen ve bu nedenle de dünyanın hiçbir ülkesinde yasal delil olarak kabul edilmeyen bu verileri belge sayarak hazırladıkları iddianame, gerçekte tam bir iftiranamedir.''
 

Mahkemeye eleştiri

Ortaya koyacağı gerçekler karşısında mahkemeden, gerçek suçluların peşine düşmesini isteyeceğini ifade eden Doğan, ''Siyaset, yandaş medya, emniyet ve Beşiktaş Adliyesine uzanan zincirde yer alan çetenin, gerçek suçluların yakalanması ve yargılanması için kılınızı bile kıpırdatmayabilirsiniz. Buna karşılık söyleyeceklerimin yüce Türk ulusu ve gelecek kuşaklar tarafından tarihe not düşen bir tanığın 'manifestosu' olarak algılanacağından, er veya geç halkımızın gereğini yapacağından kuşku duymuyorum. Bu noktadan sonra bizim için tek yolun ulusumuza ve dünyaya seslenerek, ülkemizde işlenen hukuk cinayetlerinin iç yüzünü anlatmaktan ibarettir'' şeklinde konuştu.

Savunmasında iddianameden bölümler okuyan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sahte dijital veriler dışında savcılığın elinde bir delil var mı? Yok. Üstelik savcılık bu hususun teyidi için MİT Müsteşarlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Genelkurmay Başkanlığına yazılar yazmış, aldığı olumsuz yanıtlara rağmen garip bir benzetme yaparak, bu hususta elde bilgi ve belge olmaksızın adeta bu kurumların beceriksizliğine atfetmiş bulunmaktadır. Bu imanın nasıl yapıldığı ise oldukça ilginç. MİT'in tek cümlelik cevabi yazısında bulunmayan ibare, Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen iki sayfalık cevabi yazıdan bulunup eklenivermiş. Bunun nedenini savcımızın iyi niyetine bağlamanın olanağı bulunmamaktadır. Bunu niçin yaptıkları kendilerine sorulduğunda alınacak cevabın tek kelimeden ibaret olacağını biliyorum. Elbette sehven.'' Duruşma Çetin Doğan'ın savunmasını yapmasıyla devam ediyor.

 

4 sanığa tutuklama talebi

Balyoz Planı iddialarına ilişkin davada mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararı bulunan 4 sanığın tutuklanmasına karar verdi.


İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, yurt dışındaki görevleri nedeniyle bugün duruşmaya katılan ve haklarında yakalama kararı bulunan Hakan Akkoç, Bahtiyar Ersay, Nedim Ulusan ve Mehmet Alper Şengezer'in tutuklanmasına karar verildiğini açıkladı.

Mahkeme, tutuklama kararına gerekçe olarak da ''Haklarındaki dosyadaki delil durumu, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması, sanıkların konumu itibariyle delillere etki yapma ihtimalinin olması, tanıkların henüz dinlenmemiş oluşu, atılı suçun CMK'nın 100. maddesinde belirtilen katalog suçlardan olması ve bu sebeplerle adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağını'' gösterdi. Böylece dava kapsamında tutuklu sayısı 161'e çıktı.