Boykot antidemokratik mi?

Boykotu hak edecek kadar kötü olan her kurum karşıtlarını da kendisi yaratır

Mustafa K. Erdemol

Üyesi olan milletvekillerine yönelik son derece kaba tutumlardan ötürü CHP’nin CNN Türk’ü boykot etmesi demokratik protesto hakkının kullanılması açısından çok önemli bir adım. Kamuoyu üzerindeki etkisini, etik kuralları da çiğneyerek kötüye kullanan medya kurumlarına karşı gösterilecek tepkiler içinde en barışçıl olanıdır boykot. Yıkma, kırma yoktur en azından. Ne hedef alınmışsa onu yok saymaktır yapılan. Hepsi bu.  Böyle düşünmeyenler de var elbette ama Ahmet Hakan’ı onlardan saymıyorum ben. Mensubu olduğu kurumu savunmak onun için bir “görev” çünkü. Ama bunu yaparken işine yarayacak ne varsa gözümüze sokma fırsatını kaçırmıyor. Ona bu çabasında yardımcı olmayanlar da yok değil. Geçenlerde köşesinde boykotu yanlış bulan bir iletişim profesörünün görüşlerine yer vermişti. Profesörün, “CHP gibi her zaman düşünce ve basın özgürlüğünden yana olduğunu dile getiren bir partinin boykot gibi nihayetinde medya özgürlüğüne zarar verecek bir eyleme başvurması doğru değil” demiş oluşunu pek tuhaf buldum, ne yalan söyleyeyim. Duyan da CHP’nin CNN’in yayın araçlarının önünü kestiğini, uydu bağlantısını tahrip ettiğini sanır.

Oysa boykotçu, hedef kuruma yönelik kendi faaliyetini (yani izlemeyi) durdurur. Bu kadar basit. Her ne kadar adını 1800’lerde yaşamış Charles Cunningham Boycott’dan almış da olsa tarihi çok daha eskidir boykotun. Plebler, örneğin, MÖ 494’te Patricilerden gördükleri baskılar yüzünden Roma’yı terk etmişlerdi. Boykotun ilk örneğidir denir. Sivil haklar hareketi içerisinde hayli önemlidir boykot. 1955’teki şu meşhur Montgomery Otobüs Boykotu sivil hak arama hareketlerinin önünü açtı, bilinir. 1960’ta ABD’deki Birleşik Tarım İşçileri Sendikası’nın Kaliforniya başta olmak üzere batı eyaletlerinde gerçekleştirdiği üzüm boykotu da önemlidir. Kimse bu boykotlar için “taşıma özgürlüğüne” ya da “üzüm üretimi özgürlüğüne” zarar veriyor demedi.

Her şeyden önce, boykot zayıf düşürülmüşlerin yöntemidir. Buradan CHP’yi küçük gördüğüm sanılmasın. Devasa bir algı makinesinin karşısında düşüncelerini ifade edişine zorluklar çıkarılan her yapı gibi CHP’de de iletişim açısından bir zafiyet yaratır CNN’in takındığı öteleyici tutum.  Boykot sonuç almaya odaklansa da en azından bir taviz koparmayı amaçlar. Bu nedenle CHP’nin, seçmeninin de içinde olduğu kitleyi boykota katılmaya çağırması elbette doğaldır. 

AMACI DİKKAT ÇEKMEK OLABİLİR

Boykotçular seyirciyi azaltmak kadar CNN hakkında kamuda bir izlenim oluşturmaya da çalışıyorlar. Konuklarına saygılı davranılmayan, muhalif milletvekillerine haksız olarak yüklenilen, hakaretler edilen bir kurum olduğuna dikkat çekmek olabilir pekâlâ boykotun amacı. Karşılaştırmalar yapmaktan hazzetmesem de Batı’daki örneklerden söz etmek gerekiyor ister istemez. CHP’nin boykotunu antidemokratik bulan iletişim profesörü İngiltere’de de bu tür boykotların olduğunu, bunların da demokratik hak arama yöntemi olarak kabul edildiğini, nihayet kamu desteği topladığını biliyor olmalı. Biliyor da söz etmemişse çok yanlış tabii. Batıda oluyorsa, o zaman doğrudur diye düşünüyor değilim. Demokratik tutumda bizden çok daha iyi olan İngiltere gibi bir ülkede bile medya kurumları boykotun hedefi olabildiğinden  anımsatayım istedim. 

GUARDIAN BOYKOTU

İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn taraftarları Guardian gazetesini boykot etmişlerdi örneğin. Hem de uzunca bir süre. Hadi o solcu, boykot, protesto kanında var diyelim, sağcı Başbakan Boris Johnson’a ne buyrulur? O da üstelik seçimleri kazanır kazanmaz ilk iş olarak BBC’yi boykot etti. Hatta bakanlarının BBC’nin “amiral gemisi” sayılan Radio 4’e katılmasını yasakladı. Gerekçesi BBC’nin muhafazakâr partiye karşı bir önyargısının olduğunu düşünmesiydi. İletişim profesörü hayli ilginç bir zat. “Geçmişte Erdoğan’ın başbakan olarak yaptığı boykot çağrıları ne kadar yanlışsa CHP’nin boykot çağrısı da aynı derecede yanlış” gibi de bir cümlesi var. Güçleri eşitleme garabeti bir yana, Erdoğan’ın elindeki gücü kullanarak bir yayın kurumunun izlenmemesini söylemesini “boykot çağrısı” sanıyor profesör. Kesin itaat beklenen “talimat” ile kişilerin inisiyatifine bırakılan “boykot” arasındaki farkı pek görmek istememiş gibi. CHP, önemli, doğru, gerekli bir adım atmıştır. Bu boykot, “medya özgürlüğü”nü korumak için de önemlidir. Korkusuzca, her tür koşulda yayın yapan medya organlarına dikkat çekmek için “kötüye” işaret etmek iyidir.

Boykotu hak edecek kadar kötü olan her kurum karşıtlarını da kendisi yaratır. Boykot budur.


Kapak fotoğrafı: Soe Zeya Tun

2019- Tayland Pata Hayvanat Bahçesi boykotundaki bir eylemci.