BMGK seçimleri
BM Genel Kurulu'nda 17 Ekim'de yapılacak 2009-2010 dönemi BMGK geçici üyelik seçimleri öncesinde soruları yanıtlayan, Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin, Türkiye'nin kendi bölgesinde barış ve güvenliğin güçlendirilmesi için çalıştığını, BMGK'ye girmesi halinde bu katkısını Konsey'de de doğrudan ortaya koyma imkanına sahip olacağını söyledi.
cumhuriyet.com.trTürkiye'nin aday olduğu Batı Avrupa grubundan seçimi kazanması için Genel Kurul'da 128 oy (ya da oylamaya katılan ülke sayısının 3'te 2'sinin oyunu) alması gerekiyor. Batı Avrupa grubundan aday olan Türkiye, Avusturya ve İzlanda'ya karşı yarışıyor. Bu gruptan sadece 2 ülke 2009-2010 döneminde BM Güvenlik Konseyi üyesi olabilecek.
Yarım asır sonra BMGK adaylığı önemli
Büyükelçi Baki İlkin, Türkiye'nin en son 1961 yılında Polonya ile 2 yıllık BMGK üyeliğini paylaştığını anımsatarak, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde yarım asırdır temsil edilmediğini vurguladı.
Türkiye'nin o tarihten bu yana Güvenlik Konseyi'ne katılamamasının çeşitli nedenleri olduğunu belirten İlkin, Konsey'e katılabilmek için belli bir uluslararası soruna taraf olmamak gerektiğini, Türkiye'nin haklı Kıbrıs davasının ise geçmişte Konsey'e üye olması açısından bazı zorluklar yarattığını söyledi. Aynı şekilde Yunanistan'ın da yakın zamana kadar Konsey'e üye olmadığını kaydeden İlkin, ''Kesin bir kural yok fakat genel uygulama, Konsey'de kendi sorunları bulunan bir ülke aday olamıyor, olsa bile seçilme şansı çok az oluyor'' dedi.
Kıbrıs'ta çözüme mani olan tarafın Rumlar olduğu görüldü
Büyükelçi İlkin, bu kapsamda Türkiye açısından son dönemde önemli bir gelişmenin yaşandığını belirterek, şöyle devam etti:
''Türkiye söyleyip söyleyip de dünya kamuoyuna anlatamadığı şeyi 2004 yılında anlatmayı başardı. Biz hep diyorduk ki uzlaşmayı istemeyen taraf Kıbrıs Türkü değildir, Kıbrıs Rumudur diyorduk, fakat bunu bazı ülkelere anlatmakta zorlanıyorduk. Adada 2004 yılında yapılan referandumdan sonar dünya kamuoyu ve bu çerçevede de BM, Kıbrıs meselesinin çözümüne mani olan tarafın Türkiye değil, Kıbrıs Türkü değil, Kıbrıslı Rumlar olduğunu gördü. Bu bizi BM'de son derece rahatlattı, eskiden BM'de durmadan bir şeyler izah etmeK zorunda kalıyorduk, 2004'ten itibaren ise izahat verme rolü Kıbrıslı Rumlara ve Yunanlılara kaldı.''
BMGK'ya 1961'den sonra gecikmiş olarak yeniden girmeye çalışıyoruz
Türkiye'nin söz konusu katkılarını şu anda zaten BMGK üyesi devletler nezdinde ikili planda yaptığını kaydeden İlkin, ''Ama odada değiliz, eğer BMGK'ya katılırsak odada olacağız'' dedi.
İlkin, ''BMGK'nın 5 daimi üyesinin rolü çok daha ağırlıklı, ama Güvenlik Konseyi üyesi olmak her ülkenin elde etmek istediği bir hedef, herkeste 2 sene süreyle BMGK'da yer alıp kendi katkılarını sunma arzusu var. Biz de BMGK'ya 1961'den sonra çok gecikmiş olarak yeniden girmeye çalışıyoruz'' dedi.
Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin, ''Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) üye olursa yüklü bir gündemle gelecek ve bu gündemin içinde de önemli konular var'' dedi.
Rakip ülkeler İzlanda ve Avusturya
BMGK üyeliğinin her ülke tarafından arzulandığını ve pek çok ülkenin olabildiğince sık BMGK'ya seçilmek istediğine işaret eden İlkin, Türkiye'nin rakibi Avusturya'nın hem 70'li, hem de 90'lı yıllarda 2 defa Konsey'de yer aldığını hatırlattı.
İzlanda'nın ise daha önce Konsey'de yer almayan bir ülke olduğuna dikkati çeken İlkin, İzlanda'nın savunduğu fikrin ise ''kendisi gibi küçük bir ada devletin BMGK'ya seçilmesinin diğer ada devletlere ve küçük devletlere emsal teşkil edeceği'' yönünde olduğunu belirtti.
İzlanda'nın 300 bin kişilik nüfusa sahip, gelir ve refah seviyesi son derece yüksek bir ülke olduğunu ifade eden İlkin, ''İzlanda bütün Nordik ülkelerin adayı, yani İsveç'in, Norveç'in, Danimarka'nın ve Finlandiya'nın da adayı, bu ülkeler İzlanda'ya açıkça destek veriyorlar'' diye konuştu.
Avusturya'nın AB savını pek fazla önemsemiyorum
Büyükelçi İlkin, Avusturya'nın seçilmesi halinde ''Konsey'de AB'yi temsil edeceği'' yönündeki savını şahsen fazla önemsemediğini de belirterek, ''AB, BMGK'da yeterince temsil ediliyor. Konsey'de şu anda İngiltere, Fransa, İtalya ve Belçika var. Zaten AB'nin iki büyük devleti (İngiltere ve Fransa) Konsey'de devamlı üye. AB'nin Konsey'de ayrıca Avusturya'nın da sözcülüğüne ihtiyacı var mı, onu AB ülkeleri daha iyi değerlendireceklerdir'' dedi.
Üyelik olursa yüklü gündem ve önemli konular var
İlkin, Türkiye'nin BMGK üyesi olmasının Konsey'in tüm kararlarını istediği şekilde etkileyebilmesine yol açmayacağını kaydederek, ''Biz Konsey'in çok daha etkin bir şekilde çalışmasını, verdiği kararların sağlıklı olmasını, verilen kararların uygulanabilir olmasını ve uygulandığı zaman doğru neticeler vermesini istiyoruz. Bu süreçte biz de belli bir katkıda bulunmak durumundayız, seçilirsek bulunacağımıza da eminim'' diye konuştu.
Baki İlkin, ''Türkiye Güvenlik Konseyi'ne üye olursa yüklü bir gündemle gelecek ve bu gündemin içinde de önemli konular var'' dedi.
Yunanistan Konsey'de nasıl üyelik yaptıysa biz de yaparız
İlkin, Kıbrıs davasının BMGK seçimlerini etkilemeyeceğini belirterek, Yunanistan'ın kısa süre öncesine kadar BMGK üyesi olduğuna dikkati çekti ve şöyle konuştu:
''Yunanistan Konsey'de nasıl üyelik yaptıysa biz de yaparız, Kıbrıs meselesi Yunanistan'ı ne kadar ilgilendiriyorsa bizi de o kadar ilgilendiriyor. Dolayısıyla Kıbrıs meselesini ayrı bir tarafa koymak isterim. Kıbrıslı Rumlar, Türkiye'yi BMGK'da görmek isterler mi görmek istemezler mi o tamamen başka bir şey.''
Terörle mücadele
Türkiye'nin terör konusundaki düşüncelerini BMGK üyelerine dışarıdan da anlatabildiğini, terörizmle mücadele konusunda Türkiye'nin edindiği tecrübeleri paylaşabildiğini ifade eden İlkin, ''Eğer (BMGK'ya girmezsek terör konusunu BM'de anlatamayız veya girersek anlatırız) gibi bir şey yok, şu anda da gayet iyi anlatıyoruz'' diye konuştu.
İlkin, bu kapsamda BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un son yaptığı açıklamada terör örgütü PKK'nin Hakkari Aktütün Jandarma Karakoluna yönelik terörist saldırıyı kınadığını ve saldırının Irak topraklarından geldiğini belirttiğini kaydetti. İlkin ''O yüzden Konsey'e girmemiz terör sorununu anlatmamız ve terörle mücadelemizde çok büyük bir artı olmayabilir, olmasına da gerek yok, çünkü terör konusu daha çok BM Genel Kurulunda ele alınıyor'' diye konuştu.
Ermeni meselesi
Ermeni konusunun ise BMGK üyeliğinin dışında değerlendirilmesi gerektiğini belirten İlkin, Ermeni sorununa taraf ülkelerce çözüm getirileceğini ve Türkiye'nin bu konuda bazı önaçılımları olduğunu hatırlattı. İlkin, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tarafsız tarihçilerden oluşacak ortak tarih komisyonu kurulması önerisine dikkati çekerek, ''Bu komisyonu kurdurmadılar, ama Ermeni tarafıyla bir temas var, inşallah Ermenistan'da da sağduyu hakim olur ve çözümün çözümsüzlüğe nazaran Ermenistan'a ne kadar büyük menfaatler getireceğini görürler, herhalde de görmeye başladılar'' dedi.