BM'deki Suriye tasarısına veto

BM Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye'de insan hakları ihlallerini kınayan ve şiddetin derhal sona erdirilmesi çağrısında bulunan karar tasarısını, Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle kabul etmedi. Kararın ardından Rusya adına açıklama yapan BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin, karar tasarısının Suriye'deki gerçekleri yansıtmandığını söyledi. ABD adına konuşan BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice ise "Akacak her kan Rusya ve Çin'in elien bulaşacak" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Suriye'de bugün güvenlik güçlerinin operasyonunda 200'den fazla kişinin öldüğü yönündeki iddialar, batılı devletleri harekete geçirdi.

15 üyeli BMGK'da yapılan toplantıda, Türkiye'nin de destek verdiği karar tasarısına 13 üye ülke ''evet'' oyu verirken; Rusya ve Çin, ''hayır'' oyu verdi ve kararı BMGK'nın daimi üyeleri olarak veto etti.

 

Rusya: Suriye'deki gerçekleri yansıtmıyordu

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin, Suriye'de insan hakları ihlallerini kınayan ve şiddetin durması çağrısında bulunan karar tasarısının, ''tek tarafı suçladığını, dengeli olmadığını ve Suriye'deki gerçekleri yansıtmadığını'' söyledi.

Çurkin BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya ve Çin'in karar tasarısını veto etmelerinin ardından yaptığı açıklamada, kendilerinin de Suriye'de şiddetin sona ermesini istediklerini ancak tasarının yanlı olduğunu savundu.

Suriye'de muhaliflerin de silahsızlanması gerektiğini ve onların da eşit şekilde kınanması gerektiğini öne süren Çurkin, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un salı günü Suriye'ye gideceğini, Suriye'de sorunun siyasi olarak barışçıl şekilde çözülmesini istediklerini belirtti.

Çin'in BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baodong Li de karar tasarısının dengeli olmadığını savundu.
 

Fransa: Bugün BMGK için Suriye için üzücü bir gün

BMGK'nin Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle kabul etmediği karar tasarısına evet oyu veren diğer üyeler, Konsey'de Rusya ve Çin'i, Konsey'in Arap Birliğine destek vermesini ve kararın geçmesini önlediği için sert dille eleştirdi.

Fransa'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gerard Araud konuşmasına ''Bugün BMGK için Suriye için üzücü bir gün'' diyerek başladı. Rusya ve Çin'in tutumunu eleştiren Araud, ''Bizden birkaç gün daha beklememizi istediler, Suriye'de her gün yüzlerce insan ölüyor. Bugüne kadar 6 bine yakın insan öldü. Konsey bütün bunlara nasıl sessiz kalabilir'' dedi.

''Tarih bugün bu karar tasarısının geçmesini engelleyenleri yargılayacak'' ifadesini kullanan Araud, ''Ama biz vazgeçmeyeceğiz, bu karar tasarısı hala masada kalacak, Suriye halkına yardım etmeliyiz'' dedi.

Karar tasarısının mimarı olan Fas'ın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Muhammed Louliçki de kararın kabul edilmemesinden dolayı son derece üzgün olduğunu, hayal kırıklığı yaşadığını belirtti.

 

İngiltere: Rusya ve Çin sorumluluklarını yerine getirmediler

İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mark Lyall Grant konuşmasında, Humus'ta insanların öldüğü günde BMGK'nın karar tasarısını kabul etmemesinin anlaşılamaz olduğunu belirterek ''Rusya ve Çin, bugün Suriye'ye ve Arap Birliğine arkasına dönerek Suriye'deki baskıcı rejimden yana olmuş, BMGK'nın daimi üyeleri olarak sorumluluklarını yerine getirmemiştir'' dedi.

 

ABD: Akacak her kan Rusya ve Çin'in elien bulaşacak

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice konuşmasında ''Suriye'de bundan sonra akacak her kan Rusya ve Çin'in eline bulaşacaktır'' ifadesini kullandı.

Almanya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Peter Wittig de 11 aydır Suriye'de şiddetin devam ettiğini belirterek, 5 bin 500'den fazla insanın Suriye'de hayatını kaybettiklerini, Konsey'in ise sessiz kaldığını söyledi.

 

Obama, Suriye rejimini suçladı

ABD Başkanı Barack Obama, Suriye'nin Humus kentinde düzenlenen ve 200'den fazla kişinin yaşamını yitirdiği iddia edilen saldırılardan sonra, Suriye rejimini "sivilleri öldürmekle" suçladı.

Obama, yaptığı yazılı açıklamada, "Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın kendi halkına karşı işlediği cinayet ve suçlara son vermesi, iktidarı bırakması ve bir an önce demokratik geçişe izin vermesi gerektiğini" belirtti.

Açıklamada Obama, dün Suriye hükümetinin, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriye yurttaşını öldürdüğünü belirterek, Suriye hükümetinin Humus halkını hedef alan bu menfur saldırılarını sert şekilde kınadığını, yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı dilediğini ifade etti.

Daha iyi bir gelecek için Suriyelilerle çalışmaya hazır olduğunu belirten Obama, tüm hükümetlerin yurttaşlarını korumaktan sorumlu olduğunu, yurttaşlarına saldıran ve onları katleden hükümetlerin yönetmeyi haketmediğini vurguladı.

Obama açıklamasında, "Suriye rejiminin halkını korkutarak iktidarda kalma politikasının sadece onun güçsüzlüğünü ve düşmesinin kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini" belirterek, "Esad'ın Suriye halkını yönetme hakkı yok, halkının ve uluslararası toplumun gözünde meşruiyetini kaybetti" ifadesini kullandı.

 

Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile görüştü

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 48. Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüştü.

"Bayrischer Hof" otelinde yapılan ikili görüşme yaklaşık 20 dakika sürdü. Görüşmede, Suriye'deki gelişmeler ile BM Güvenlik Konseyi'nde ele alınan Suriye ile ilgili karar tasarısının görüşüldüğü bildirildi.

 

Clinton'dan sert eleştiri

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye hakkındaki BM Güvenlik Konseyi karar tasarısının Rusya ve Çin halk Cumhuriyeti tarafından veto edilmesini sert bir dille eleştirdi.

48. Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde bir basın toplantısı düzenleyen Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la yaptığı ikili görüşmede, kendisini veto kararından çevirmeye çalıştığını, ancak bunda başarılı olamadığını belirtti.

Clinton, "Suriye'de bugün yaşanan en kanlı günden sonra bile hala uluslararası topluluğu bu şiddeti kınamaktan vazgeçirmeye çalışanların olduğunu düşünmek çok zor. Sizlere sormak istiyorum. BM Güvenlik Konseyinde kararlı bir tutum sergilemek için daha başka neyi bilmemiz gerekiyor?" şeklinde konuştu.

Suriye Devlet Başkanı'nın iktidarda kalmaya devam etmesi durumunda Suriye'deki şiddetin artmasından endişe duyduğunu ifade eden Clinton, "Ne olacağını biliyorum. Daha fazla kan akacak, aileleri öldürülenler daha fazla direniş gösterecek ve büyük bir olasılıkla iç savaş çıkacak" şeklinde görüş belirtti.

 

Karar tasarısında ne deniyordu

Fas tarafından ilk kez geçen Cuma günü BMGK'ya sunulan, daha sonra üzerinde değişiklik yapılan ve bugün Rusya ve Çin tarafından veto edilen karar tasarının giriş bölümünde, Suriye'de kötüye giden durumdan ve binlerce kişinin ölümünden derin endişe duyulduğu belirtilerek ülkedeki tüm şiddetin derhal sona ermesi çağrısında bulunulmuştu.

Arap Birliği'nin, Suriye'deki krizin barışçıl çözümünün sağlanmasını amaçlayan 2 Kasım 2011 tarihli eylem planı ve 22 Kasım da olmak üzere diğer kararlarından memnuniyet duyulduğu ifade edilen tasarıda, krizden dolayı yerlerinden olan ve mülteci durumuna düşen kişilerin evlerine güvenli şekilde dönmelerinin öneminin altı çizilmişti.

Suriye'deki istikrarın, bölgede barış ve istikrarın anahtarı olduğu vurgulanan tasarıda, Suriyeli yetkililerin reform sözlerinin hayata geçirilmesinde ilerleme olmadığından üzüntü duyulduğu ifade edilmişti.

Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne güçlü destek verilen tasarıda, Konsey'in, Suriye'deki siyasi krizin barışçıl şekilde çözülmesini istediğini ve BM Şartı'nın güç kullanılmasının yoluna açan 42. maddesi altında tedbir alınmasına yetki verilmeyeceğini özellikle vurgulamıştı.

Tasarının içeriğe yönelik asıl önemli paragraflarında ise, Suriyeli yetkililerin, ''sivillere karşı güç kullanımı, keyfi adam öldürmeler, tutuklamalar, infazlar, işkence ve kötü muamele'' gibi işledikleri tüm insan hakları ihlalleri ''kınanırken'' Suriye yönetiminden, ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma ve örgütlenme hakkını kullananlara yönelik saldırılar da dahil olmak üzere, tüm insan hakları ihlallerine derhal son verilmesi, halkını koruması ve uluslararası hukuk kurallarına uyması istenmişti.

Metinde Suriye'de silahlı gruplar da dahil olmak üzere bütün taraflar, tüm şiddet eylemlerini sona erdirmeye çağrılırken, bu şiddet eylemleri arasında devlet kurumlarına yapılan saldırıların da yer aldığı belirtilmiş ve ülkede şiddet eylemleri ile insan hakları ihlallerinden sorumlu olanların mutlaka hesap vermeleri gerektiği vurgulanmıştı.

Tasarıda, Arap Birliği'nin 2 Kasım 2011'de kabul ettiği Eylem Planı ve 22 Ocak 2012'de benimsediği kararlara uygun şekilde, Suriye hükümeti, gecikmeden, ''şiddete son vermeye ve halkını korumaya, son dönemdeki olaylar yüzünden keyfi tutuklananları serbest bırakmaya, tüm askerlerini kentlerden ve kasabalardan geri çekmeye, barışçıl gösteri yapma hakkını garanti etmeye, tüm medya mensuplarının ve Arap Birliği gözlemci heyetinin olayları izleme amacıyla Suriye'e girebilmelerine ve engellerle karşılaşmadan görev yapabilmelerine imkan vermeye'' çağrılmıştı.

Metinde şiddet, korku, tehdit ve aşırılıktan uzak bir ortamda, halkın meşru emellerine ve endişelerine etkin şekilde yanıt verecek, ''Suriyeliler tarafından yürütülecek'', her kesimi kapsayan, ancak sonucunun ne olacağı konusunda önceden hüküm verilmemesi gereken siyasi bir sürecin başlaması çağrısında da bulunulmuştu.

Metinde Suriye hükümeti ile tüm muhalif gruplar arasında, Arap Birliği himayesinde ciddi siyasi bir diyalog başlatılmasından da söz edilmişti.

Metinin sonunda (metnin kabul edilmesi halinde) 21 gün içinde uygulanmasının gözden geçirilmesini ve uyulmaması halinde başka ek tedbirler düşünüleceğinden de söz edilmişti.

Fas'ın hazırladığı ilk karar tasarısı metninde yer alan ''Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Suriye'de öngörülen geçiş sürecinde tüm yetkilerini yardımcısına devretmesi'' maddesiyle, Suriye'ye silah akışının durdurulmasını öngören madde Rusya'yı ikna etmek amacıyla metinden çıkarılmıştı. Ancak bu maddelerin çıkartılması da Rusya ve Çin'in vetosunu engelleyemedi.

Bu arada, BM'nin karşısındaki Dag Hammorskjold Parkında Esad karşıtı bir grup, ''Esad Artık Git, Seni İstemiyoruz'' pankartlarıyla Arapça ve İngilizce sloganlar atıyor.