"Bize demokrasi dersi vermesin"

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın kendisine yönelik dünkü sözlerine karşılık verdi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ''yatıp kalkıp 12 Eylül darbesine dua etmesi'' gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Çünkü, AKP'yi AKP ve iktidar yapan 1980 darbesidir. Ama iki yüzlü politika izleyenler bir taraftan darbeye karşı çıkmış gibi görünmekle beraber öte yandan darbe yapanların arkasına saklanmayı marifet sayarlar. Biz, 1980 darbesini yapanları koruyan Anayasa'nın Geçici 15. maddesinin kaldırılmasını istedik ve bunu doğrudan AKP Grup Başkanvekillerine teklif olarak götürdük. Ama AKP kabul etmedi. Çünkü, 12 Eylül darbesini yapanlara minnet borcunu unutmuş değil'' diye konuştu.

Arınç'ın konuşmasında yakın tarihten bahsederken kendisinden de söz ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Benim için (bizim Genel Merkezin 20 metre ötesine geçemez) diyor. Ben şimdi Rize'den arıyorum. Sayın Arınç hala Genel Merkezin 20 metrelik sınırları içinde geziyor. Ayrıca benim için üzülürken gözyaşı dökmesini de beklerdim. Siyaset iki yüzlülüğü kaldırmaz. Biz, her zaman ve her yerde söylediğimiz sözün arkasında dururuz. Yolsuzluklara kol kanat germedik. Acaba AKP'deki yolsuzluklar konusunda ne düşünüyor Sayın Arınç? 20 metrelik sınırı aşıp da hayali ihracatçılara bir baksın. Ayrıca, yoksulluğu afişe etmeyi politika haline getiren bir siyasal partiyi Sayın Arınç hangi etik ve ahlaki kurallarla bağdaştırmaktadır? Kendisini Zahid Akman'ın emrine veren bir kişi bize demokrasi dersi vermeye kalkmasın, demokratik ahlak dersi vermeye kalkmasın.''

 

"Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye'de demokratik açılım yapılamaz"

Öte yandan Kılıçdaroğlu, partisinin Rize İl Başkanı Mehmet Aslankaya'yı iş yerinde ziyaretinde de gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı yarın esastan görüşmeye başlayacağının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, her siyasal partinin Anayasa'ya uygun davranmak ve o çerçevede faaliyetlerini yürütmesi gerektiğini, herkesin Anayasa Mahkemesi kararına saygı göstermek zorunda olduğunu belirtti.

Türkiye'nin AKP hükümeti tarafından yönetilmeye başlandığında ülkede terörün sıfır olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Bugün gelinen noktada toplumda hiç de layık olmadığımız, hiç de hak etmediğimiz bir çözülmeyle karşı karşıyayız. Türkiye'yi bu noktaya getiren AK Parti hükümeti bunu demokrasi adına yapıyorsa, bu demokrasi değildir. Demokrasi insanların öz güven içinde yaşadıkları, herkesin birbirini saygıyla andığı, inançlarına ve kimliklerine saygı göstermesidir. Toplumun daha çok ekonomik sorunlarının çözülmesi yönünde bir politika tutulması gerekirken bu yapılmadı'' diye konuştu.

Gelinen noktada Türkiye'de bir ayrışma olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Bu ayrışma sağlıklı değil. Demokratik açılım deniyor. Nasıl bir demokratik açılımdır ki insanlar yaşamını yitirebiliyorlar. Nasıl bir demokratik açılımdır ki teröre endeksli giden bir politika üzerine inşa ediliyor. Bu doğru bir olay değildir. AK Parti, açtığı kapının Türkiye'ye getirdiği felaketin henüz farkında değildir. Türkiye'de eğer bir ayrışma süreci yaşanacaksa bu ayrışma sürecinin her şeyden önce bugün yaşayan kuşaklar olduğu kadar gelecek kuşaklar için de ciddi bir risk oluşturduğunu hepimizin kabul etmesi gerekir'' dedi.

''Demokratik açılımın'' dış dinamiklerin desteğiyle yapıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, ''AK Parti aklını başına almalıdır. Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye'de demokratik açılım yapılamaz. Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye bu sorunu aşamaz'' ifadesini kullandı.

''İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın demokratik açılım süreciyle Türkiye'de terörün kısa sürede çözüleceği yönünde açıklamalar yaptığını'' söyleyen Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''Biz böyle bir mucizenin olamayacağını başta söylemiştik. Bizim fikrimiz açık ve net: Terörü başlatan kim, PKK. Terörü sona erdirmesi gereken kim, PKK. Eğer siz silahlarınızı hiçbir koşul belirtmeksizin getirip teslim ediyorsanız o zaman Türkiye'de barışın yolu açılabilir. O zaman sağlıklı bir tartışma ortamı olabilir. 'Silah benim elimde kalsın, oturup görüşelim'. Bu 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nin kabul edebileceği bir olay değildir. Ancak, AK Parti bu kulvarı açtı. Bu pazarlık sürecini açtı. Kamuoyundan gizli görüşmeler yapıldı. Silopi'deki manzaraları Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının hafızalarından silmek mümkün değildir. Bu manzaralar AK Parti'nin devletle PKK arasındaki iş birliğini gösteren somut bir kanıtı olarak ortaya çıkmıştır. Devletin valisini, müsteşarını, kaymakamını, savcısını, hakimini göndereceksiniz. Oradan gelecek kişiler de ''Biz silahlarımızı teslim etmeye gelmedik. Buraya Abdullah Öcalan istedi diye geldik. Pişman değiliz'' diyecekler. Bu tablo bugün sokak gösterilerinin oluşturduğu tablodur.''