Biz bekleyeceğiz adalet gelmeyecek

Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem’in Gazi Mahallesi’nde polis tarafından öldürülmelerinin üzerinden bir yıl geçti. Aileler, ilk duruşmanın ardından adalete inançlarının kalmadığını söylüyor.

Zehra Özdilek

Gazi’de dur ihtarına uymadıkları iddiasıyla araçta polislerce öldürülen çocuklar Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem’in hayattan koparılışlarının üzerinden bir yıl geçti. Adliye koridorlarında adalet arayan acılı aileler, ilk duruşmadan sonra bütün umutlarını yitirdi. Oğuzhan Erkul’un annesi Seyran Erkul, oğlunun adını duyunca gözyaşlarına boğuluyor. Oğuzhan’ın ablası Figen Erkul, “Yarın (bugün) bir yıl olacak. Geçen yıl bu saatlerde okuldan gelmek üzereydi. Her şey normaldi. Akşamına hayatımız durdu. Biz 14 Nisan’da takılı kaldık. Toprağın altında Oğuzhan’ı, Barış’ı arıyoruz. Ne kaşları, ne gözleri, ne de gülüşleri var” dedi. Barış Kerem’in annesi Melike Altınışık ise “O polislerin gözlerimizin içine bakıp kahkaha atmadıkları kaldı. Belki biri telaşlanıp ateş etmiştir. Diğerleri de onun etkisiyle hareket etmiştir, azap çekiyorlardır diye düşünüyordum onların yüzünü görene kadar. Ama gözlerinde ve yüzlerinde o ifade yoktu” dedi.

Sadece 4 katil yok

Gazi Kent Ormanı çıkışında, geçen yıl 14 Nisan’da polisin ateş açtığı aracın içinde hayatlarını kaybeden Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul, bugün Gazi Cemevi önünde ve yerde anılacak. Kerem ve Erkul’un aileleri, çocuklarını memleketleri Tokat’taki mezarlarını ziyaret edecek. Tokat’taki anmaya gitmek için yola çıkan Oğuzhan Erkul’un ablası Figen Erkul, artık mezar taşlarıyla konuştuklarını belirterek, “21 Mart’ta o katillerin yüzünü gördüğümüzden beri uyuyamıyoruz. Yüzleri ve söyledikleri aklımızdan çıkmıyor. Bir yıl olmuş. Hâlâ katilleri dışarda, korunuyor. Polisleri ‘Gel yavrum’ diye çağıran yargıç o gün benim nezdimde katildi... Bizim adalet arayışımız devam edecek. Ama adalet gelmeyecek biliyoruz” diye konuştu. Erkul, bir senenin her gününün acı, her gününün cehennem olarak geçtiğine değinerek şöyle devam etti: “Bir seneyi hatırlayamıyorum. Bize 14 Nisan dün olmuş gibi geliyor. O duruşmaya gittiğimde umudum yoktu ama insanların vicdanlarının bu kadar yerlerde olacağını düşünmemiştim. Orda polislerin korunduğunu gördüğüm zaman kahroldum. Benim kardeşimin vücundan 4 kurşun Barış’ın vücudundan ise 9 kurşun çıktı. Biri de telefonuna gelmişti. Ama polislerin hepsi lastiklere veya havaya ateş ettiğini söyledi. Yargıç öyleyse eğer çocuklara ateş eden kim diye sorgulamadı. Biz sorguladık. O davada gördüm ki onların sadece 4 katili yok... Bu ülkede adaleti aramak çok komik bir kavram.”

Destek istiyoruz

Anma sırasında birilerinin başına bir şey gelir diye korktuklarını dile getiren Erkul, “Biz kendi canımızdan geçtik. Burada provokasyonu halk yapmıyor, polis yapıyor... Keşke benim kardeşim terörist, hırsız veya başka bir şey olsaydı öyle ölseydi. Ama benim kardeşim de Barış da tertemiz. Benim içim buna yanıyor. Sevdiği tatlılardan aldık, sevdiği yemekleri yapacağız. Mezarına kiraz ağacını dikeceğiz. Kendimizi avutuyoruz. Benim tek isteğim herkesin bize destek olması ve yanımızda olmalarıdır. Biz İstanbul’daki anmaya katılamayacağız ama onları anmak isteyen çok insanın katılacağını biliyoruz. O insanlar anmada Oğuzhan ve Barış için bir mum yaksınlar, karanfil bıraksınlar. Oğuzhan ve Barış Gazi’nin çocukları, insanlar onlar için yürüsün, onların sevdiği türküleri söylesinler.”

Çaresizlik...

Melike Altınışık ise gözyaşlarına boğularak şöyle konuştu “Bir yıl oldu. Adaletsizlik devam ediyor. Çocuğunuzun katili 3 tane çocuğu olduğunu söyleyip karşınıza geçip gülüyor. Bazen insanlar kendimizi senin yerine koymaya çalışıyoruz diyorlar. Ben sakın empati bile yapmayın diyorum. O kadar farklı bir acı ki. Bir yıl mahkeme olacak diye bekle sonrada yargıç onlara ‘yavrum’ diye hitap etsin. Olay anını anlatırken dudakları titreyen Ramazan’a ehliyetsiz olduğu için hâkim hesap sorsun. Bir de dalga geçer gibi hepsi havaya ateş ettiğini söylüyor. Bugün azrail gelip canımı almak istese zerre kadar gözümü kırpmam. Her gün ölmektense bir kere ölmek çok çok daha iyi. Mahkemeye kadar soğukkanlı durmaya çalıştım. Ama mahkemede bir insan ancak bu kadar çaresiz kalabilir. Katilleri görüyorsun ve hiç bir şey yapamıyorsun. Adaletin bittiği yerde bir şey söylenmiyor.”