Birinci basamak sağlık hizmetlerinde bulunan STK’lerden ortak deklarasyon
Birinci basamak sağlık hizmetlerinde bulunan sivil toplum kuruluşları ortak deklarasyon yayınlayarak Sağlık Bakanlığı'na seslendi. Yüzlerce sağlık çalışanın Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiği gerçeğine karşın, her geçen gün artan vaka sayılarına rağmen STK’lerin önerileri dikkate alınmadığı belirtilerek “Sayın Sağlık Bakanı'na yönelik 9 aydır süren randevu çağrılarımız da görmezden gelindi” denildi. Koronavirüs aşısının aile sağlığı merkezlerinde yapılmasına ilişkin de “Başta okul, spor salonu ve stadyumlar olmak üzere aşı merkezleri oluşturulması ve seçim sisteminde olduğu gibi merkezi bir planlama önerimizin değerlendirilmesini bekliyoruz” açıklaması yapıldı.
Sibel BahçetepeAile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHASEN), Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), Aile Sağlığı Elemanları Federasyonu (ASEF), Birlik Dayanışma Sendikası (BDS), Genel Sağlık İş ve Türkiye Aile Hekimlikleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) ortak bir deklarasyon yayımladı. Deklarasyonla ilgili bir açıklama yapan AHESEN Başkanı Dr. Gürsel Özer, uzun süredir devam eden hak ediş ve özlük haklarındaki kayıpların ve artan iş yükü gibi sorunların pandemi süresinde ivme kazandığını söyledi. Özer “Yaptığımız ikaz ve öneriler maalesef dikkate alınmamıştır. Bu durum ise her mecrada mücadele gerekliliğini doğurmuştur. İlk adım olarak birinci basamakta etkinlik gösteren STK'lar ile bir araya geldik ve uyarı metnimizi yayımlama kararı aldık. Katılımcı STK'larla görüşmelerimiz devam ediyor. Etkin eylemler dahil her türlü mücadele yöntemiyle temel sorunlarımıza birlikte çözüm arayacağız” dedi.
9 AYDIR RANDEVU VERİLMİYOR
Özer, deklarasyonla ilgili özetle şunları kaydetti:
- Yüzlerce sağlık çalışanı corona nedeniyle hayatını kaybederken sağlık çalışanlarına ‘hakkınız ödenmez’ denilerek değeri alkışlarla ölçülmüş ve ne yazık ki salgında her geçen gün artan vaka sayılarına rağmen önerilerimiz dikkate alınmamış, Sayın Sağlık Bakanı’na yönelik dokuz aydır süren randevu çağrılarımız görmezden gelinmiştir.
- Bununla birlikte, salgın döneminde sağlık çalışanları arasında ayrıma gidilmiş, adil olmayan şekilde yalnızca aile hekimliği çalışanları için ek ödeme şarta bağlanmış, hatta almadığı/almayacağı salgın ödemesinin, basında halkımıza yanlış anlaşılmaya müsait şekilde aktarılmasına göz yumulmuştur.
- Aile sağlığı merkezlerinin (ASM) birçoğunda çalışma koşullarının salgın yönetimi için yetersiz olduğu; kişisel koruyucu ekipmanlarda eksiklik, gönderilen maskelerin kalitesizliği, dezenfektan ve keskin atık kabı gibi eksikler Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'ne ve ilgili bürokratlara defalarca iletilmesine rağmen bu görüş ve isteklerimiz yok sayılmıştır.
- Salgında toplumdan on kat daha fazla enfekte olan ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına meslek hastalığı ve şehitlik payesi için yasal düzenlemeye gerek duyulmaması bizleri derinden üzmüştür. 130 ülkede özel yasa çıkarıldığı halde ülkemiz de ısrarla neden özel yasal düzenlemeye gerek olmadığının ifade edilmesi anlaşılır değildir.
AŞI MERKEZLERİ OLUŞTURULMALI
- Pnömokok ve influenza aşılamalarına okul aşılamalarının da eklenmesi ile artan iş yüküne ek olarak risk gruplarına da Covid-19 aşılarının aile sağlığı merkezlerinde yapılmasının planlandığı bilgisi alınmıştır. 9 aydır koruduğumuz kronik hastalığı olan ve ileri yaş hastalar ile birlikte aile sağlığı merkezine aşı uygulaması için yapılacak başvuruların yaratacağı risklerin dikkate alınmadığı görülmektedir. Başta okul, spor salonu ve stadyumlar olmak üzere aşı merkezleri oluşturulması ve seçim sisteminde olduğu gibi merkezi bir planlama önerimizin değerlendirilmesini bekliyoruz.
- Bu nedenle haklı olarak talep ediyoruz! Sağlık çalışanlarının salgın hastalık nedeniyle hayatını kaybetmesi ya da hastalanması durumunda meslek hastalığı ve şehitlik payesi ile ilgili özel yasal düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesi(şehit ailelerine tanınan hakların tamamının tanınması)
- Sağlıkta şiddetin önlenmesine dair caydırıcı yasal düzenlemelerin taleplerimiz doğrultusunda yeniden düzenlenmesi,
- Covid aşılama planlaması dahil olmak üzere aile hekimliğini ilgilendirecek tüm kararlarda ve politika oluşumun aşamasında söz hakkı,
- 10 yıl içinde masraf kalemlerinde artış ve nüfus azalması nedeniyle oluşan ücret kaybının giderilmesi için taban ücret ve cari gider ödeme kalemlerinde yüzde 50 artış,
- Pandemi ek ödemenin mart ayından itibaren hesaplanarak hak olan ödemenin yapılması,
- Aile hekimliği sistemi için ayrılmış bütçenin döner sermayeye aktarımından vazgeçilmesi,
- Ücret yönetmeliğinde yeniden düzenleme yapılması
- Kamudan ikinci bir ASÇ ve ayrıca bir tıbbi sekreter çalıştırılmasının önünün açılması,
- ASÇ görevlendirmelerinde görevlendirildiği birimin 1/2 maaşını alacak şekilde ödemelerin yeniden düzenlenmesi,
- Aile hekimliği çalışanlarının hastalık, yıllık izin vb. izinlerinde hiçbir koşulda ücret kesintisi yapılmaması,
- Nüfusun bakanlığın da hedeflerine uygun şekilde 2500 civarına çekilmesi. Katsayıların ve ASM nüfus oranlarının yeniden düzenlenmesi, hak edişin 4000 nüfus üzerinden verilmesi hak kaybının yaşatılmaması,
- Negatif performans uygulamasının sonlanması, son 10 yıldaki tüm mali kayıpların hesaplanarak emeklilik maaşına yansıyacak şekilde düzenlenmesine,
- Haftalık 40 saati aşan çalışmayı önleyici yeterli sayıda kadrolu personel istihdamının bir an önce sağlanması,
- Entegrelerde izinsiz ve ücretsiz angarya ile çalışmaya ve ücretli yemek uygulamasına son verilmesi,
- Süresiz, süreli sözleşmeli, kamu dışı vekil adı altında çalışanların tamamı 657 sayılı DMK’nın 4/A kadrosuna ivedi olarak geçirilmesi.
- Ve son olarak uyarıyoruz ve diyoruz ki: Taleplerimizin en kısa zamanda karşılanmaması durumunda yaşanacak olumsuzlukların sorumluluğu, yıllardır yaşanan baskıyı ve görmezlikten gelinmeyi sineye çeken aile hekimliği çalışanlarında olmayacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.