Biriktirdiklerimin zamanı geldi

Mehmet Şenol Şişli şehirli ozanlardan. Kolay olanı sevmeyen ve aranarak keşfedilenlerden. Yazdığı şarkılar ve şiirler derin yaralar açıp, geçmeyen yaralara da şifa olacak türden. Mehmet Şenol Şişli şimdi de “Oyun Yayınevi”ni açtı. Şiir ve şarkı sözü kitapları da baskıya hazırlanıyor. Müzik ise elbette devam! Cenk Taner ile çalıyor, solo albüm içinde geri sayımda.

Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet

Mehmet Şenol Şişli ya da daha bilinen ismiyle MŞŞ müzik ve edebiyat alemlerinin gizli kahramanlarından. Kargo rock grubunun efsane bas gitaristi ve söz yazarıydı MŞŞ. Zaten onsuz Kargo bu kadar sevilir ve başarılı olur muydu? derseniz, sonuç ortada. MŞŞ şimdi de uzun yıllardır zulasında biriktirdiklerini yavaş yavaş gün ışığına çıkarmaya başladı. Solo albümünden, şiir kitaplarına, Cenk Taner ile yoldaşlığından yeni açtığı yayınevine kadar işte tüm hikaye burada.

-Müzikte ve edebiyatta 80'ler ve 90'lar akan suların durduğu yıllardı Türkiye'de. Rock müzik en parlak zamanını yaşıyordu. Özellikle de Kargo döneminde sizin yazdıklarınız bir kuşağın kutsal metinleri gibiydi. Sonra uzaklaştınız, neler oldu?

Bu benim için iki döneme ayrılıyor. Önceki dönemde ne ürettiysem kolay sunup, insanlara ulaşabiliyordum. 2000 yıllara kadar ürettiğim her şey vitrindeydi. Sonra yalnızca Kargo ile ilgili de değil hayatımda pek çok alanda kırılmalar oldu. Biraz dinlenmek ve “durmam” gerekiyordu.

- Bir kırgınlık mı vardı?

Kırgınlık değil sadece muhasebe yapmam gerekiyordu. Zaten müzik piyasasında vicdanımı taciz eden bir şeyler hep oldu. “Hayatın neresinde olduğuma” dair sorularım vardı. Öncesinde ışıkların altındaydım, sonra sahne arkası geçtim. Sanıldığı gibi müziği bırakmadım, sağ duyum ve insanlığımın olduğu taraf ağır bastı. Şimdi her şeye yeniden başlıyorum ama hep olduğu gibi yalnızım ve bildiğimi okuyorum. Bir dönem stüdyo kurdum, grup kurdum, kendi şarkılarımı kaydetmeye başladım. Sürekli demolarla boğuştum. Ama 2010 yılına kadar ürettiğim hiç bir şey gün ışığı görmedi. Elbette Cenk Taner'in beni arayıp “neden birlikte çalmıyoruz?” demesi önemli bir kırılmaydı.

- Kargo'nun omurgasıydınız, bana kalırsa herkes için “Kargo sizdiniz!” Pek de konuşmadınız. Neler oldu?

Grubun çıkıştı olduğu süreden sonra askere gittim ve 18 ay uzak kaldım. Grubun solisti Koray'la ilgili bir takım sorunları vardı ama tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Döndüğümde bu durum ayyuka çıkmıştı ve ben kendimi savaşın ortasında buldum. Selim Öztürk ile konuştuğumuzda Koray'ı gruptan çıkarmak istediklerini söyledi. Diğer elemanlar da bu fikirdeydi. Tabii gruplar böyle bunalımlı dönemler yaşarlar, buraya kadar sıkıntı yok. Koray ile bu durum konuşulacaktı. Ben ise Koray'ın ayrılmaması gerektiği düşünüyordum. Ayrılık konuşmasını yaptık ama bu fikri bana söyletenler o konuşmada ortaya çıkmadı! Tüm yük ve ihale bana kaldı. Dostane bir buluşma ile konuşmamız gerekiyordu tüm bunları, işin içine menajerler de girdi. Bir süre sessizlikten sonra kimse beni aramadı. Benden önce yapılmış bir anlaşma ile gruba ara vermeye karar vermişler! Artık benim orada durmam mümkün değildi bu olanlardan sonra. İşin özü büyük bir kumpasın içine düşmüştüm.

- Zaten sonrasında Kargo da bitti. Bu arada şehirli şair dediğimiz zaman yine siz çıkıyorsunuz. Şiir yolculuğu hep sürüyor değil mi?

Cenk Taner'in dediği gibi; “kafam batı, yüreğim doğu”. Bazıları yazarak anlaşılır, konuşarak ne kendini ne de dünyayı deşifre edemez. Kimi bilinir, kimi okunur... Önemli olan eylemi yapmaktır zaten. Benim ikinci hayatım 2006'da başladı, o yüzden ben yedi yaşındayım şu an. Şiir ise hep olandı, çünkü şarkıları şiir olarak yazıp besteliyordum.

- MŞŞ evreni diye bir gerçek var, biraz karanlık ve flu bir edebiyat alanı ama?

Kimi yüzer, kimi batar. En nihayetinde derin bir denizdeyiz. Nefes almak gibidir bazıları için yazmak. En önemlisi de bundan beslendiğimiz için bununla büyür, olgunlaşır ve ölürüz... İşte hepsi bu kadar!

- Bir de yayınevi kurdunuz. Şimdi “Oyun Yayınevi” yayımlayacağı ilk dört kitaba hazırlanıyor. Neler var?

İlk önce Kutsi Akıllı'nın “Yeni Başlayanlar İçin Siyaset” kitabı var. Sonra benim kitabım “Şairin Elinde” ve Cenk Taner’den “Sakin Sula Derin Akar”. Bir bu benim ikinci yayınevi kurma girişimim. 2003 yılında Gaia Yayınevi’ni kurmuştum. Oradan ‘Şua’ ve ‘Bahar Artıkları’nı yayımladık. Daha sonra yayınevini kapatmak zorunda kaldık. Çünkü yayınevini hayata geçirmek ve yürütmek çok zor. Bürokratik engeller çok fazla. Oyun Yayınevi bu anlamda daha sağlam temeller üzerine kurulu.

- İki Kadıköy ozanın şarkı sözlerini biraraya getiriyor bu kitaplar...

Evet, bu anlamda çok heyecanlıyız. Bunun yanı sıra ”Şeytanla Raks” ve yeni şiirlerimi içeren “Dörtler Çıkmazı” da hazırlanıyor. İlk dörtlünün son kitabı ise Kesmeşeker’den yakından tanıdığımız Belen Ünal’ın ”Cillopya”sı..

- Peki solo albüm projesi var mı?

Yazdığım çok fazla şarkı var, bunlar gizli birer hazine demek aslında. Ben de bunları paylaşmak istiyorum. Biriktirdiklerimin zamanı geldi, çünkü iyi demlendiler. Ne de olsa bizden sonra birileri bu şarkıları çalar söyler diye tüm duyduğumuz heyecan.