Birden'den yasa değişikliğine eleştiri

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, "İlk derece idari yargı yerlerinde açılan dava sayısındaki olağan olmayan bu artış, idarenin, hukuka uygun davranma konusundaki isteksizliğini ve eğiliminin göstergesidir. Bunun bir nedeni de çok sık değiştirilen mevzuat ve kadrolaşma eğilimleri yüzünden liyakat esası dışındaki ölçütlerin rol oynadığı atamalardır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Danıştay'ın 143. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle Danıştay'da "Danıştay ve İdari Yargı Günü" Töreni düzenlendi. Törene Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, bazı Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay üyeleri katıldı. Törende konuşan Danıştay Başkanı Birden Anayasa değişikliği tartışmalarından yüksek yargıda yapılan değişikliğe ve idari yargının sorunlarına yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Yargının yapısını değiştiren 6110 Sayısı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un hükümlerine dikkat çeken Birden, bu kanunda Danıştay'ın 2005 yılından itibaren iş yükünün arttığını belirterek şöyle konuştu: "Kuşkusuz bu artışın nedeni idari yargı düzeninin ilk derece yargı yerleri olan ve vergi mahkemelerinde açılan dava sayılarındaki artıştır. İlk derece idari yargı yerlerinde açılan dava sayısındaki olağan olmayan bu artış, idarenin, hukuka uygun davranma konusundaki isteksizliğini ve eğiliminin göstergesidir. Bunun bir nedeni de çok sık değiştirilen mevzuat ve kadrolaşma eğilimleri yüzünden liyakat esası dışındaki ölçütlerin rol oynadığı atamalardır."

'Eleştirim kişilere değil sisteme'

Genel bir idari usul yasasının vakit geçirilmeden uygulamaya konulması gerektiğini ifade eden Birden, hukukun uygulayıcısı olan idareyi hukuk kalıpları içerisinde kalmaya zorlayacak önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti. Birden, "Bu değişikliklerin salt idari yargı düzeninin en üst düzey noktasında daire ve üye sayısının artırılması suretiyle olması ve artırılan bu kadrolara, kıdem esasına gerekli hassasiyet gösterilmeksizin seçim yapılması yalnızca, yeni sorunlara yol açan, sistemin bütünlüğünü bozan, verimliliğini azaltan geçici bir önlemdir. Hatta önlem bile sayılmaz. Bu konudaki eleştirimin, kişilere değil sisteme ve uygulamaya yönelik olduğu bilinmelidir" dedi.

Yargı sistemi oluşturulmasında büyük bir engele neden olacak şekilde daire ve üye sayısının artırıldığını ifade eden Birden sözlerine şöyle devam etti: "Ülkede hukuk ve içtihat birliğinin sağlanması yargı düzenlerinin tepesine doğru gidildikçe karar organı sayısının azalmasına bağlı olduğu Hukuk Fakülteleri'nin ilk sınıfında Hukuk Başlangıcı derslerinde öğretilen önemli bir bilgidir. Hukuk ve içtihat birliği bakımından olması gereken bu iken yasa ile bunun tersinin yapılmış olması bizi ister istemez yapılan değişikliklerin nedenlerini sorgulamaya götürmektedir. Vatandaşların kanun önünde eşitliğini sağlaması bakımından olmazsa olmaz olan hukuk ve içtihat birliğinin bozulması ve yargıya olan güvenin sarsılması kaçınılmaz olacaktır. Belli bir görüşe ve ulaşılmak istenen hedefe göre idari yargı oluşturma çabası olduğu izlenimi veren bu tür girişimlerden vazgeçilmesi ülkenin ve adil yargılanmaya ihtiyacı olan herkesin yararınadır."
 

'Görüşlerimiz göz ardı edildi'

Danıştay üyelerinin dörtte birinin Cumhurbaşkanı tarafından seçildiğini anımsatan Birden bu üyelerin hakimlik mesleğinde bulunanlar arasından değil belli görevlerde belli süre bulunup hizmet yapanlar arasından seçildiğini belirtti. Danıştay'a üye seçilecek olanların Danıştay Kanunu'nun 8. Maddesi'ne göre belli bir görevde en az 3 yıl bulunma koşulu getirdiğini ifade eden Birden, 6110 sayılı kanunda değişikliğe gidilerek bu 3 yıl koşulunun kaldırıldığını ifade etti.

Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun yasalaşmasından önce kanun taslağı konusundaki Danıştay'ın görüşünü yetkili organların bilgi ve değerlendirmesine sunduklarını ifade eden Birden, "Görüşlerimiz ne yazık ki göz ardı edilmiş ve taslak hemen hemen ilk hali ile yasalaşmıştır. Adalet Bakanı'na geniş yetki tanınarak yürütme erkinin temsilcisi olan bakan karşısında üyeler siyasal etkilere maruz kalma olasılığı ile karşı karşıya bırakılmıştır. Anayasa'nın meslekten çıkarma esasına ilişkin olanlar dışındaki kurul kararlarına karşı yargı yolunu kapatan hükmü de başkalarına adalet dağıtan yargıç ve savcıların kendileri için adalet arama hakkından yoksun kalmaları sonucunu yaratmaktadır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın hangi dairede görev yapacağını olağanın dışında kanunla belirlenmesi kurumun demokratikleşmesi amacıyla uygun düşmemiştir. Kamu Personeli hukukunda yargısal denetim yapmakla deneyimli Danıştay'dan seçilen üyelere konuyla ilgili dairede yer verilmesi gerekirken, tam tersinin yapılması bizce hizmet gerekliliklerine uygun bulunmamaktadır" diye konuştu.