Bir tahliyenin yargısal analizi: Tutan da bırakan da yargı mı, devlet mi?

İzmir’de tutuklu bulunan ABD’li Rahip Andrew Craig Brunson’un tahliye edilmesi, Türkiye’de yargının siyasi kararla iş yaptığının en önemli göstergelerinden biri oldu.

Alican Uludağ

Geçen hafta yapılan duruşmada mahkemenin, Brunson’un tutukluluğunun devamına karar vermesi de dün tahliyeye hükmetmesi de devlet kararını ortaya koydu.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL süresince Türk yargısının uygulamaları, yürütme ile uyumlu şekilde oldu. İktidarın suçlu ya da suçsuz olsun “terörist” dediği kişiler, anında yargı kararıyla tutuklandı. Bu durum, daha önce gazeteci Deniz Yücel’in tutuklanması olayında yaşandı. Erdoğan, İstanbul’da tutuklanan Deniz Yücel için “terörist” ifadesini kullanmış ve “asla iade edilmeyeceğini” duyurmuştu. Almanya ile krize neden olan Deniz Yücel davası sürecinde yaşanan “pazarlıklar” ve “diplomasi trafiği” sonucu Deniz Yücel bir yıla yakın cezaevinde kaldıktan sonra 16 Şubat’ta tahliye edildi. Yücel, İstanbul’da hazır edilen özel bir uçakla Almanya’ya götürüldü. Mahkeme, iktidardan esen rüzgara göre karar verdi.

Yargının, hükümet/devlet kararıyla cezaevinden adam çıkarmasının son örneği Rahip Brunson oldu. Proteston cemaatine ait İzmir Diriliş Kilisesi Pastörü Andrew Craig Brunson, 9 Aralık 2016’da FETÖ ve PKK gerekçeleriyle tutuklandı.  Hazırlanan iddianamede, rahibe ‘FETÖ’ye ve PKK’ya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ ve ‘devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk” suçlaması yöneltildi.

İzmir İkinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmalar boyunca Brunson tahliye edilmedi. Mahkeme, sanık hakkında kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların varlığı ve kaçma şüphesi gerekçesiyle Brunson’u tahliye etmedi. Son duruşma geçen hafta görüldü ve mahkeme yine tahliye kararı vermedi. Ancak bu duruşmadan sonra ABD Başkanı Trump’un Erdoğan’ın adını vererek yaptığı paylaşımdan sonra durum değişti. Mahkeme, dün Brunson’u tahliye ederken, ev hapsine aldı.
Bir haftada mahkemenin kararının değişmesinin nedeni, devletin tepesinden iletilen mesaj oldu. Alınan bilgiye göre, bakanlıktan gelen mesajı alan ve olayı “devlet meselesi” gören mahkeme, kendi kararlarını da unutarak Brunson’u tahliye etti. Elbette daha önce tutukluluğun devamına ilişkin verilen karar da bu tahliye kararı da “devlet aklının” bir ürünüydü. ABD’nin Gülen’i iade etmemesi, Hakan Atila davasının Türkiye aleyhinde sonuçlanması süreçlerinde elini güçlü tutmak isteyen Türkiye, ABD’li rahibi koz olarak elinde tuttu. Yargı da “ulusal çıkarlara” uygun davrandı.
Son süreçte, ne pazarlıklar yaşandı, tam olarak bilinmese de mahkemenin tahliye kararı “bağımsız yargının” son uyumlu hareketi oldu.

Türkiye, Brunson’u cezaevinden tahliye ederek, ev hapsine almasıyla ABD’ye karşı hamle yaptı. Şimdi ABD’den gelecek adımlara göre ev hapsinin devam edip etmeyeceği netleşecek. Türkiye istediğini alırsa, “bağımsız yargının” kararıyla ev hapsi kalkacak ve belki de ABD Başkanı’nın dediği gibi Brunson ülkesine dönebilecek.