Bir suikastın anatomisi

ABD’de tutuklu yargılanan Rıza Sarraf’ın soruşturmasının, 2011’deki uluslararası bir suikast planına uzanabileceği gündeme geldi.

İlhan Tanır

İran asıllı ABD’li Mansur Arbabsiar, Suudi Arabistan’ın o dönem Washington Büyükelçisi, şimdiyse Dışişleri Bakanı olan Adil Cubeyr’e suikast girişiminde bulunmuş, talimatı İran Devrim Muhafızları’nın bir komutanından aldığını itiraf etmişti. Arbabsiar’a suikast için gönderilen 1.5 milyon doların Sarraf’ın adamları adına açılan şirketlerden gönderildiği, Türkiye basınına yansıdı. Sarraf’ın ‘kişilik haklarının zedelendiği’ gerekçesiyle açtığı davada MİT’den bilgi istendi. MİT’in iddiayı doğrulayan raporu, 17 Mart’ta mahkemeye sunuldu. Sarraf iki gün sonra ABD’ye sehayat etti ve tutuklandı.

Bir FBI prodüksiyonu

Peki FBI’nın da tespit etmiş olması gereken Sarraf adı, Başsavcı Preet Bharara’nın suikaste ilişkin soruşturmasında niçin hiç anılmadı? Veya şimdi Sarraf hakkında hazırladığı dosyada suikasta niçin atıfta bulunmadı? Yürütülen soruşturma, Arbabsiar’ın başından beri FBI tarafından yönlendirildiğini ortaya çıkardı. Hatta Meksika’da tanıştığı mafya elemanları Amerikan narkotik ajanlarıydı. Arbabsiar’ın eşi, kocasının kafasının darmadağınık olduğunu, böyle bir suikastı planlayamayacağını savunmuştu. Ancak ne Sarraf, ne de Türkiye bağlantısı davada yer aldı. Arbabsiar 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı, dava bir anlamda kapatıldı.

Federal davalara dair bilgili bir kaynağa göre, savcının davada yardımcılık veya yataklık yaptığı tespit edilen bir kişiye atıf yapmamasının tek nedeni olabilir: Sanık daha büyük bir suçtan takip ediliyorsa, savcılık, söz konusu suç için hâkimle anlaşıp adını saklı tutar. Sanığın ürkütülmesinin önüne geçilir. Bu da Bharara’nın Sarraf’ı ne zamandır takip ettiğinin ispatı, denebilir.

Sarraf'ı yakacak WhatsApp mesajları: Bu Acun o Acun mu?