Bir Gisele geçti...
Kadın hakları mücadelesine adanan bir ömür.
Süleyman Tosunoğlu /ParisKadın hakları savunucusu, hukukçu Gisele Halimi geçen 28 Temmuz’da hayata veda etti. Tunus’tan Fransa’ya uzanan yaşamöyküsü zorluklar, mücadelerle dolu... Halimi, 27 Temmuz 1927’de Tunus’un liman şehri Goulette’te dünyaya geldi. Ailesi yoksul Sefarad Yahudilerindendi. O dönemde bölgedeki kimi aile kız çocuk istemezdi...
1930’ların Tunusu’nda kız çocukları eğitim alamıyor, bağımsız olamıyordu. Onun da ailesi kimilerince “lanet” olarak nitelendirilen kız çocukları oldu diye doğumunu üç hafta sakladı. “Hayatımın her aşamasında kız olmanın getirdiği dejavantaj söz konusuydu” diyordu Gisèle Halimi...
Bir hahamın kızı olarak ailesinin baskısı altında büyüdü. Bir anlatımında 10 yaşındayken, annesinin babasına tamamen itaatkâr olduğunu gördüğünde duyduğu tepkiyi hatırlatıyordu. Hakları için mücadelesi o zamanlardan başlamıştı. 12 yaşında evde erkek kardeşlerine hizmet etmeyi reddederek açlık grevine girdi.
Sadece babasının istediği şeyleri yapıyordu. Bir söyleşisinde o günlere ilişkin şunları söylemişti: “Sekiz günden fazla bir süre hiçbir şey yemedim. Bayıldım, ailem korktu. Annem, çok sevdiğim büyükannemi getirip bana nasihatlar verdiriyordu. Ama geri adım atmadım. Okula gitmek için direndim. Sonunda teslim oldular. O akşamı iyi hatırlıyorum, günlüklerimi tuttuğum küçük bir deftere ilk özgürlüğümü kazandım diye yazdım...”
Eğitimini devam ettirmek için büyük mücadele verdi. Okullar pahalıydı, erkek çocuklara oranla kız çocukları okullara nadiren gidiyordu. Tunus’ta kendi çevrelerinde yaşayan birçok aile lise eğitimi yerine kız çocukları için çeyiz hazırlığına para ayırmayı tercih ediyordu... Gisele tüm karşı çıkışlara direndi, 15 yaşında liseye adım attı.
Fakat bu kez başka bir sorunla karşı karşıya kaldı. Annesi babasının tanıdığı, yaşça oldukça büyük olan zengin bir petrol tüccarı onunla evlenmek istiyordu. Ailesi bu evlilik için baskı yapıyordu, ama Gisèle geri adım atmadı. Öğretmeni tarafından desteklenen Gisèle, bir burs yarışmasını kazandı. Eğitimine emin adımlarla devam etti, liseyi bitirdi.
FEMİNİST HAREKETİN ÖNCÜLERİNDEN
Çocuk yaşlarından itibaren Fransa’ya gitme hayalleri kuran Gisele, çocuklara vermiş olduğu özel derslerden biriktirdiği paralar ve okuldan elde ettiği bir araştırma izni ile kendini Paris’te buldu.
Burada hukuk eğitimine başladı. 1949 yılında, 21 yaşında avukat olarak yeminini etti. 80’lerin başında Le Monde gazetesine “kız olmak, erkek kardeşlerimden çok daha farklı bir kaderi ima ediyordu.
Seçimin, özgür iradenin, özgürlüğün olmadığı bir kader. Kaderim sadece cinsiyetim tarafından belirlenir” demişti yaşadığı o zorlu günlere atıfla... Halimi, Fransa’ya yerleştikten sonra kız çocuklarına, kadınlara yapılan adaletsizliklere karşı başlatmış olduğu mücadelesini sürdürmeye devam etti.
Kadın haklarının yanı sıra dünyada ezilen halkların da yanında durdu. Tunus’un bağımsızlık savaşında avukat olarak Tunus halkını savundu. 1950 yılında Cezayir’de Fransa’ya karşı direnişçileri destekleyerek kitlesel gösteri ve grev yapmaları için çeşitli taktikler vererek yanlarında yer aldı.
3 Ekim 2002’de Kudüs’e gitti, Filistinli intifada lideri Mervan Barguti’yi İsrail hapishanesinde ziyaret ederek savunmasını üstlendi. Kudüs’te yaptığı basın açıklamasında, Filistin ve İsrailliler arasındaki önyargı ve düşmanlığın sona erdirilmesi gerektiğini, iki halkın birlikte yaşayabileceğini söyledi.
Açıklamaları Türkiye’de gazetelerde “Filistinli lidere Yahudi avukat” manşetleriyle yer aldı. İstanbul’da 1982’de YAZKO (Yazarlar ve Çevirmenler Kooperatifi) adı altında bir grup feminist YAZKO kadın yayınları projesini hayata geçirmek için toplandı. İlk toplantı İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nde yapıldı.
Sempozyuma Gisele Halimi de katıldı. Bu toplantıda Türkiye’de ilk kez feminizm kürsüden dinlendirilmiş oldu. Dünyanın dört bir yanında kadın ve insan hakları savunuculuğunu sürdüren Halimi, 1972’de Paris’in banliyölerinden Bobigny’de bir kız çocuğuna tecavüz edilmesi davasının peşini bırakmadı.
1975’te kürtajın serbest bırakılmasını sağladı. Halimi, 28 Temmuz’da 93. yaş gününden bir gün sonra hayata gözlerini yumdu. Başta Fransa ve dünya basını Halimi’nin ölüm haberini flaş haber olarak duyurdu. Elysee Sarayı başsağlığı açıklamasında, kadın ve insan hakları savunucusu Halimi’nin ölümünden duyduğu üzüntüsünü dile getirdi.
NÂZIM’LA DAYANIŞMA
Gisèle Halimi’nin oğlu, Le Monde Diplomatique Genel Müdürü Serge Halimi’yle annesinin yaşamını yitirmesinin ardından haftalık haber toplantısında bir araya geldim. Annesiyle ilgili anıları konuşurken onun Nâzım Hikmet’in sürgün yıllarında Paris’te en iyi dostu olduğunu, dayanışma içerisinde kalarak askeri baskılara her zaman karşı durduğunu söyledi.
Annesinin 93. yaş gününü evde kutladıklarını ertesi gün sabaha karşı ani rahatsızlık yaşanmasının ardından onu yitirdiklerini anlattı hüzünle... Hatırlıyorum da geçen yıl annesinin doğum günü diye yaptığımız bir toplantıyı çabucak bitirip kutlamaya yetişmek için çıkmıştı...
Serge Halimi ile birlikte dünya kadınları, mağdurları üzüldü Gisele Halimi’ye. Verdiği kimi söyleşide Gisele’in “dünyada hâlâ kadınlara yapılan adaletsizliklerin bir kadın isyanına neden olmamasına şaşırıyorum” sözleri akıllarda...
Kadına şiddet haberlerine her gün yenisinin eklendiği bu günlerde yeni Gisele Halimi’ler çıkar mı bilemeyiz ama iyi biliyoruz ki Elysee Sarayı’nın da dediği gibi yeri kolay doldurulamayacak.
tosunoglu.sul@gmail.com