Bir eşcinsel sinema başyapıtı
İki erkeğin aşkını konu edinen, 2011 İngiltere yapımı ‘Weekend-Hafta Sonu’, Başka Sinema salonlarında bugün gösterime giriyor.
Sungu Çapan/CumhuriyetNottingham’da bir cuma akşamı. Russell (Tom Cullen), küçük kızının da vaftiz babası olduğu en yakın arkadaşı Jamie’nin (Jonathan Race) evinde verdiği partiden erken ayrılıp daha çok eşcinsel erkeklerin devam ettiği bir gece kulübüne (biraz çapkınlık yapmak amacıyla) gidiyor ve orada Glen’le (Chris New) tanışıyor.
Glen, gece boyu Russell’a sürekli askıntı olan, kısa boylu, azgın bir ‘gey’den kurtarıyor Russell’ı. Aynen şimdiye dek birçok filmde ve romanda defalarca anlatılmış o “ve oğlan kıza rastlar” türünden bir karşılaşma bu. Tıpkı o bildik heteroseksüel aşk hikâyelerindeki gibi ama bu kez oğlan, oğlanla karşılaşıp tanışıyor ve yakınlaşıyor.
Russell’ın sarhoşluktan pek de hatırlamadığı gecenin sonunu, ikisi sevişerek Russell’ın evinde ve yatağında birlikte geçiriyorlar. Görünürde bir gecelik bir sevişmenin tekdüzeliğini aşan, gittikçe ateşlenen bir aşk ilişkisinin başlangıcıdır bu. Cinsellik ve sevişme üstüne tartışmalarının yanı sıra geçmişlerindeki kimi sırları, esin kaynaklarını da açıklıyorlar birbirlerine, geleceğe dair tasarladıklarını dillendiriyorlar ve ardından bir kez daha sevişmek üzere hop cumburlop yatağa...
Anasını babasını tanımayıp bakıcı ailelerin yanında büyümüş, zorlu bir çocukluk-ergenlik döneminden geçmiş yetim Russell, okul yüzme takımında yüzdüğü için havuzlarda profesyonel cankurtaranlık yaparak hayatını kazanırken Glen bir sanat galerisinde çalışıyor ve 21. yüzyıl sanatı üstüne 2 yıl sürecek bir eğitim almak üzere ABD-Oregon’daki Portland kentine gideceği gerçeğiyle yüzleşmezden önce ülkesindeki son hafta sonunu, aralarında güçlü bir bağın oluştuğu Russell’la beraber, dolu dolu yaşamak istiyor. 2 günde fena halde birbirlerine sevdalanan 2 gey’in bakış açısıyla anlatılmış bu buruk aşk hikâyesi, Jamie’nin arabasıyla Russell’ı havaalanına yetiştirip Glen’i Amerika’ya yolcu ettiği duygusal bir finalle sona eriyor.
2003’ten itibaren bazı kısa filmler çektikten sonra 2009’da çektiği, Londra sokaklarında iş tutan, kiralık bir erkek fahişenin hayatına odaklanan “Greek Pete” adlı ilk filmiyle adını duyuran ve Londralı film eleştirmenlerince umut vaat eden en yetenekli ve geleceği parlak sinemacı olarak selamlanan, eşcinsel İngiliz yönetmen, senarist ve yapımcı Andrew Haigh’in iki erkek arasındaki 48 saatlik bir ilişkiyi açık seçik hikâye eden ikinci uzun metrajı “Weekend-Hafta Sonu”, 2011’de gösterildiği ülkelerden epeyi ses getirmiş ve Londra’dan San Francisco’ya, Toronto’dan Los Angeles’a kadar katıldığı bütün festivallerin gözdesi, çeşitli LGBTI ödüllerinin de sahibi olmuştu.
2000’li yıllarda birtakım kıyıda köşede kalmış iyi filmleri getirip sunmayı görev edinmiş Bir Film’in sinemaseverlere yeni bir hizmeti olarak bugün Başka Sinema salonlarında gösterime giren “Hafta Sonu”, rengârenk psikedelik ışıklara, yüksek volümlü müziklere boğulmuş, sis-dumandan göz gözü görmez haldeki underground bar ortamlarında, genç-bekâr işi yatak odalarında, tuvaletlerde geçen, birbirlerine çeşitli anı, hikâye ve hetero’ları çekiştiren kişisel anektodlar anlatıp muhabbeti ilerleterek (ve habire kuru-sıvı takılıp kafaları güzelleştirerek) dur durak tanımaksızın birbirlerinin kollarına atılan, emekçi sınıftan, romantik âşık Russell’la, gey’liğini daha 16’sındayken hoşgörülü ve anlayışlı ebeveynlerine açıklamış, iyi aile çocuğu, gerçekçi ve çenesi kuvvetli, hazırcevap Glen ikilisinin sıra dışı beraberliğini perdeye taşıyor 97 dakika süresince. Erkeklerinin eşcinselliğe eğilimi öteden beri belli ve belirgin olagelen İngiltere’den çıkagelen ve seyri buruk tatlar veren bu “Hafta Sonu”, haftanın filmi nitelemesini hak ediyor.
İkiliyi canlandıran Tom Cullen’la Chris New’ın başarılı oyunculuklarının yanı sıra birtakım hassas konulara değinen gerçekçi diyalogları, cüretkâr çekimleri, özenli ayrıntılarıyla ve sade ama duyarlı ve sürükleyici olabilen, eli yüzü düzgün, akıcı sinematografisiyle üzerimizde etkileyici bir modern romantik drama izlenimi bıraktı “Hafta Sonu”, hatta şimdiye kadar seyrettiğim, en iyi eşcinsellik konulu filmler listesine kafadan girer sanırız bu “Weekend”.
Müziklerini James Edward Barker’in derlediği, kameramanlığını Ula Ontikos’un yaptığı, baştan sona eşcinsel aşkı, seksi ve sevgisiyle örülü bu bağımsız filmin senaryosunu iki başrol oyuncusuyla birlikte, çoğu kez doğaçlama yazan ve bu yıl üçüncü filmi “Looking”i çektiği bildirilen yönetmen Andrew Haigh adına bundan böyle dikkat etmek gerek!