Bir ‘düş’ün sonucu: Nes
Avrupa turnesi kapsamında Akbank Sanat’ta konser veren Nes, Valensiya’da yaşarken yeteneklerini bir araya getirmiş olan üç uluslararası müzisyenden oluşuyor. İspanyol perküsyoncu David Gadea, Fransız çellist Matthieu Saglio ve Fransız-Cezayirli şarkıcı/çellist Nesrine Belmokh...
Öznur Oğraş ÇolakNES, müzisyenler olarak birlikte gördükleri ve dokundukları aynı düşün bir sonucu. Valensiya’da yaşarken yeteneklerini bir araya getirmiş olan üç uluslararası müzisyen: İspanyol perküsyoncu David Gadea, Fransız çellist Matthieu Saglio ve Fransız-Cezayirli şarkıcı/çellist Nesrine Belmokh... Avrupa turnesi kapsamında, Akbank Sanat’ta konser veren topluluğun sonraki durakları Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, İsviçre, Avusturya ve Romanya...
Topluluk, Akbank Sanat’ta verdikleri konserde cazdan klasiğe, soul müzikten, Arap geleneksel müziğine uzanan parçalarla dinleyenleri tek kelimeyle büyülediler.
‘Ahlam’...
Topluluğun ilk albümleri “Ahlam” Eylül 2018’de çıktı ve ilk konserlerini Berlin Filarmoni’de verdiler. Albüm Arapça ve Fransızca şarkılardan oluşuyor. Albüm adını, albümde yer alan ve Arapçada “rüya” anlamına gelen “Ahlam” adlı şarkıdan almış.
Konser sonrasında solist ve çellist Nesrine Belmokh ile “Ahlam” adlı yeni albümünü ve müziğini konuştuk.
-NES grubu nasıl bir araya geldi?
David ve Matthieu ile farklı sebeplerle (aşk, iş vb.) bulunduğumuz bir şehir olan İspanya’nın Valensiya şehrinde karşılaştım ve biz bir araya geldik ve birlikte müzik yapmaya başladık. Sanki bu bizim için “olması gereken bir şey” gibiydi.
-Müzik tarzınız caz, Arap müziği, soul için siz neler söyleyebilirsiniz?
Grubumuzun “Akdeniz Cazı” tarzında besteler yaptığını söyleyebilirim; sihirli bir iksir: bir tutam Arap müziği, bir Fransız şansonu, biraz soul, doğaçlama kısmında biraz caz, biraz filamenko... Ancak tabii ki bizim tarzımız sürekli ve devamlı bir evrim içerisinde!
-Türk dinleyicisini nasıl buldunuz?
Harikalar! Takdir edersiniz ki, yepyeni bir seyircinin önüne çıkmak ve onlara daha önce hiç duymadıkları bir müziği sunmak bizim için daima bir meydan okuma durumudur. Seyirci, başlangıçta çok dikkatli ve tetiktedir ve konser ilerledikçe ısınır ve sever... İşte bu, olabilecek en iyi şeydir bizim için!
Yeni ve taze...
-Biraz da “Ahlam”dan bahsedelim. Bu sizin ilk albümünüz. Peki bu albümde müzikseverleri ne bekliyor?
Ahlam, Arapça’da düş anlamına gelmektedir ve şarkılarımızdan birinin de ismidir aynı zamanda. Evet, bu ilk albüm, çok yeni, taze ve eklektik fikirlerle yapıldı, kendimizi asla yargılamadık; şarkılara mümkün olan azami olgunluğu kazandırabilmek için onları kaydetmeden önce bir buçuk yıl boyunca canlı çalmaya devam ettik. Bu albüm, bizim düşlerimizi gerçekleştirme çabamızın bir ürünüdür.
Bu albümden ne bekleyebiliriz? Belki de şaşırmak mı? Yeni duygular hissetmek mi? Belki de paylaşmak...
-Türkiye’ye konser için tekrar gelecek misiniz?
Konser sırasında da söylediğim gibi, İstanbul benim dünyadaki en favori kentlerimden biri. Evet, Türkiye’nin geri kalan kısmını hiç tanımıyorum, fakat bu ülkenin kültürüyle büyülendim. Bu ülkenin kültürü, batı ile doğu arasında mükemmel bir buluşma noktası. Türk insanları çok iyiler. İnşallah, kısa zamanda tekrar geleceğiz. Tabii ki, bu, biraz da programcıların ne yapacaklarına bağlı bir durumdur.