Bir dağa bakmak...

İstanbul Modern’de, fotoğraf sanatçısı Yıldız Moran’ın 86 siyah beyaz yapıtının yer aldığı ‘Bir Dağ Masalı’ adlı sergi, yaşasaydı bugün 86 yaşında olacak sanatçıya bir saygı duruşunda bulunuyor.

Emrah Kolukısa

Fotoğrafa ilgi duyanlar için Yıldız Moran adı yabancı değil, ama adını bilmeyenler bile muhakkak onun çektiği siyah beyaz karelerden birçoğuna aşinadır. Türkiye’de fotoğraf denince akla gelen önemli isimlerden biri olan Yıldız Moran’ın sadece 12 yıl sürse de devasa olarak nitelendirilebilecek kariyerini özetleyen “Yıldız Moran: Bir Dağ Masalı” başlıklı sergi İstanbul Modern’in Fotoğraf Galerisi’nde ziyaretçilerini bekliyor. 12 Mayıs 2019’a kadar sürecek sergi Moran’ın dünyasına bir pencere açtığı gibi 1950’li yılların Türkiye’sini de farklı bir perspektiften görmek için güzel bir fırsat.

‘İlk defa görülecek’

Serginin basın toplantısında söz alan İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Türkiye’nin akademik eğitim almış ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı Yıldız Moran’ın yapıtlarını sergilemenin önemine değinerek, “Moran’ın hayatına ve bıraktığı zamansız karelere baktığımızda, kendimizi gerçekten bir masalın içinde düşleyebiliriz. Moran’ın sergileyeceğimiz yapıtları arasında, izleyiciyle ilk defa buluşan fotoğraflar da yer alıyor” dedi ve Yıldız Moran’ın 93 fotoğrafını müzeye bağışlayan sanatçının oğlu Olgun Arun ve eşi Nazlı Arun’a şükranlarını sundu.
Serginin küratörü Merih Akoğul, “Moran’ın fotoğraflarında yansıttığı atmosfer, adeta sihirli bir dağ masalından kopup gelmiştir. Dağ, insanların hayranlıkla baktığı, zirvesinde olmayı arzuladığı, ardına güvenle saklanabileceğini düşündüğü coğrafi bir oluşumdur ve tıpkı evrendeki tüm diğer nesneler gibi, bakanların niyetlerine göre kendine ait yüzlerinden birini göstermeyi seçer” sözleriyle sergiye neden “Bir Dağ Masalı” adını koyduklarını anlattı.

Akoğul, Moran’ın 12 yıllık kısa kariyerini, kendini eşi Özdemir Asaf’a ve çocuklarına vakfetmesine bağlıyor ve “Ben mesela keşke 25 sene çekseydi diye bir şey hissetmedim doğrusu, o kadar çok eser ortaya koymuş ki” diyor. Moran’ın sadece tek bir renkli fotoğrafını gördüğünü söyleyen Akoğul, “Hepsi siyah beyaz ve burada da sergilediğimiz 6X6 Rolloflex çift objektifli makineyle çekmiş fotoğraflarını. Hepsi 80 milim sabit objektifle çekilmiş, yani gözün gördüğü gibi. Ne geniş açı ne tele... O yüzden de dünyanın neresinde olursa olsun insanlara hep belirli bir uzaklıkta” diyerek açıklıyor sanatçının tekniğini.

Sergide Özdemir Asaf, Füreya Koral, Adalet Cimcoz, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Ahmet İsvan gibi tanınmış isimlerin portrelerinin yanı sıra, Paris, Londra, Roma, Lizbon, Sevilla gibi Avrupa kentlerinden karelerin de yer aldığı ama büyük ölçüde İstanbul ve Anadolu fotoğrafları öne çıkıyor.

 

O tatlı griler

Sergi alanında kısa bir de tur yaptığımız Merih Akoğul ilk kez gün ışığına çıkan fotoğrafları da gösteriyor ve özellikle Grant Wood’un ünlü “Amerikan Gothic” tablosuna benzettiği bir kareyle, 1954’de Dilovası İskelesi’nde çektiği bir seri fotoğrafın kendisini ne kadar heyecanlandırdığını anlatıyor ve Moran’ın üslubuyla ilgili şu bilgiyi paylaşıyor:

“Eğitimini İngiltere’de alıyor Yıldız Moran, 1950-52 yıllarında. İngiliz fotoğrafında da orta griler çok hâkimdir, Moran da çok kontrastlara gitmeden, orta grilere dikkat ediyor. Anadolu güneşli örneğin ama fotoğraflara baktığımızda o tatlı grileri, kontrastın dinamiklerini aşırı kullanmadan -bazen çok kontrast verdiğinizde çarpıcı bir sonuç alırsınız ve ilgi çeker- teknik oyunlara neredeyse hiç başvurmayarak bize yaşamın, insanın, doğanın kendisini gösteriyor.”