Bir barış masalı
Savaş tamtamlarının tavan yaptığı dönemde İzmir'de Karşıyaka ve Göztepe takımları, ülkeye 'bir barış masalı' yaşattı.
Hakan DirikYıllardır “terörün” hakim olduğu, kimi kulüp başkanlarının ezeli rakiplerine “dostumuz değiller” diye “savaş” ilan ettiği futbol ortamında dün bir “barış denemesi” yaşandı.
İzmir'de, Karşıyaka-Göztepe derbisinde taraflar, tribünleri yeni neslin neredeyse unuttuğu biçimde “kardeş payı” düzeninde, yarı yarıya paylaştı. Oysa “kapitalizm” düzeni de öyle istemiyordu, “passolig” dümenini uyduranlar da... 80 bin kişinin tribünleri doldurduğu 16 Mayıs 1981'deki kadar olmasa da iki yakanın taraftarları Atatürk Stadı'na aktı. Yoluculuk öncesinde iki yakanın sahilinde dolaşan TOMA'lar olmasa, belki barış daha yüksek sesle haykırılacaktı. O TOMA'lar belki taraflara korku salmak istiyorlarlardı, ama varlıklarıyla onları daha da “birleştirdiklerini” bilmiyorlarlardı.
2. Meşrutiyet döneminin Maarif Bakanı Emrullah Efendi'nin şaka yollu söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözünü ciddiye alan hükümet ve Futbol Federasyonu'nun derbilerde rakip takımın seyircisini yasaklayan zihniyeti, dün İzmir'de yıkıldı. 35 ile “buçuğunun”mücadelesinde sanki “Gode Cengiz” bir yandan, “Buldozer” Fevzi Zemzem diğer yandan tribünleri selamlıyordu. Bu lakaplara benzemeyen bir sıfata sahip olan “Türkiye Futbol Direktörü” Fatih Terim bile bu 1. Lig mücadelesinde tribündeydi. Maç bir Şampiyonlar Ligi finali değildi, ama hakemi bunu yönetmiş bir isim, Cüneyt Çakır'dı.
Ama madem bu bir barış denemesiydi, hepsinde olduğu gibi “provakatif unsurlar” yine sahnedeydi. Maç öncesinde stat arkası Mersinli'de karşı karşıya gelen iki gruba güvenlik güçleri “sulu” ve “gazlı” yüzünü göstermekte tereddüt etmedi. “Kaskını giymiş, jopunu kuşanmış” çevik polisler, TOMA'ların da desteğiyle her iki tarafı da biber gazına boğdu. Direnmeye devam edenlere de “yaralara pansuman niteliğinde” su sıkmayı ihmal etmedi.
Maçı sonunda “buçuk yakası” karşılaşmada buldukları tek golle stattan mutlu ayrıldı. Gerçi, maç öncesi ve esnasında tribünlerden dostluktan çok “aşk”, daha doğru doğrusu “meşk” mesajları yükseldi. Ama yine de renkleri, tutkuları farklı da olsa “yan yana” olmanın güzelliğiyle İzmirliler “bir barış masalı” yaşattı Türkiye'ye. Ülkede savaş tamtamlarından barış sesleri duyulmaz hale gelirken, tribünler en azından “ateşkes” ilan etmeyi becerdi. “Başkanlık hırsı” umutları törpülese de, darısı Türkiye'nin başına!.