Bir ayrılığın anatomisi (31.01.2014)
Bol ödüllü ve mükemmel “Bir Ayrılık” başyapıtından sonra İranlı yönetmen Aşgar Farhadi’nin Fransa’da çektiği son filmi “Le Passe-Geçmiş” bugün gösterime giriyor.
Sungu Çapan/CumhuriyetFransız Marie (Berenice Bejo), ayrılmalarından 4 yıl sonra, boşanma davasını sonuçlandırmak için Tahran’dan gelen İranlı eski kocası Ahmet’i (Ali Mosaffa) havaalanında karşılıyor. Çiftin bir camın ardından birbirleriyle konuşmaya çalıştıkları ama seyircinin ne konuşulduğunu duyamadığı bir sessiz başlangıç sahnesiyle açılıyor “Le Passe-Geçmiş”.
Aslında Marie’yle Ahmet arasındaki iletişimsizliği imleyen bu karakteristik sahneyi film süresince benzerlerinin izleyeceği “Geçmiş”, bir ayrılığın anatomisine soyunurken devreye giren her yeni karakterin çeşitli sürprizler içeren kendi hikâyelerinin, çiftin ana ayrılık hikâyesine eklemlenmesiyle, dalga dalga yayılarak genişleyip etkileyiciliği artan, gitgide dallanıp budaklanan, 2 saatlik, yalın ve yoğun bir aile dramı.
2009’da Berlin’de en iyi yönetmen seçildiği, Antonioni’nin “Macera”sı gibi bir kayıp olayını konu edinen “Darbareye Elly-Elly Hakkında”yla tanıyıp adını bellediğim, seyirci ve eleştirmenlerce çok beğenilen bir sonraki filmi (2012’nin Altın Ayı ve Oscar ödüllerini kazanan) “Jodaeiye Nader az Simin-Bir Ayrılık”la tüm dünyada ünlenen Aşgar Farhadi, onca dinsel baskıya, yasağa ve tutuculuğa karşın 1990’lardan beri, Doğu’nun ışığını beyazperdeye yansıtarak özgün ve özel bir üslup tutturmuş İran sinemasından çıkan Abbas Keyrüstemi, Muhsin Makbalbaf, Cafer Penahi gibi önemli yönetmenler kuşağının günümüzdeki temsilcisi, malum.
Ergen yaşlardaki bir kızları olmasına karşın İran’ı terk etmekle kalmak arasında inatlaşarak boşanmanın eşiğine gelmiş bir çiftin karmaşık ayrılık hikâyesi üzerinden inanç, vicdan, sevgi, adalet, vb. gibi kavramlara değinerek evrensele ulaşan, kuşkusuz son dönemin en iyi filmlerinden biri saydığımız “Bir Ayrılık” başyapıtının ardından Farhadi’nin Fransa’da çevirdiği yeni filmi “Geçmiş”, yine boşanmayla karışık, karmaşık bir “ahlak, sorumluluk, suçluluk ve vicdan” labirentine daldırıyor seyirciyi 2 saatliğine.
Brüksel’deki ilk kocasından doğurduğu 2 kız (16 yaşındaki Lucie’yle-Pauline Burlet, küçük Lea-Jeanne Jestin) annesi Marie’yle kızlarını bırakıp İran’a dönmüş Ahmet’e benzeyen, Samir adındaki bir Arap sevgili edinmiş (ve üstelik bir de hamile kalmış) Marie, kuru temizlemeci Samir’in de (Tahar Rahim) çoluk çocuk birlikte yaşadığı evinde ağırlıyor Ahmet’i otele göndermeyip.
Büyük kızı Lucie’nin Marie’yle beraberliğine karşı olduğu Samir’in, çamaşır suyu içerek intihar edip komaya girmiş, bitkisel hayattaki karısı Celine’den olma Fuat adındaki küçük, huysuz bir oğlu da (Elyes Aguis) var evde.
Celine’in, Samir’le ilişkisi yüzünden depresyona girip intihar ettiğini zanneden Marie’nin, Samir’e yazdığı aşk e-mail’lerini gizlice Celine’e aktarmış Lucie’nin isyankârlığını az buçuk törpülemesi için olgun ve bilge Ahmet’ten yardım istiyor Marie. 4 yıldır görüşmemiş bir çiftin görünürde kopmuş ilişkisine nokta konacağı “Geçmiş”, basit gibi görünen, çetrefilli konu ve kişilerine karşın sürükleyiciliğini yitirmeyen bir tempoda seyrediyor baştan sona.
“Bir Ayrılık”taki gibi kamerasını yine kahramanlarının vicdan, ahlak, hakkaniyet sorunlarına çeviren Farhadi, yazıp yöneterek Fransa’da Fransızca çektiği “Geçmiş”te gerilim öğesiyle destekli, ikna edici karakterlerin doluştuğu, özenle ayrıntılandırılmış, şaşırtmacalı ve sağlam bir sinema örneği daha sürüyor önümüze.
Geçmişten kaynaklanan sırların, bastırılamayan duyguların, klişe deyişle dantel gibi örülerek ince ince işlendiği filmde adeta metronom dakikliğiyle yürüyen, ölçülü biçili, diyalog ağırlıklı, incelikli, zevkli bir anlatım ve canlandırılan karakterlere derinlemesine sahip çıkan başarılı oyunculuklar öne çıkıyor.
2 yıl öncesinin Oscar’lı siyah-beyaz Fransız yapımı “Artist”ten anımsanacak Berenice Bejo’nun, Marie yorumuyla Cannes’da en iyi kadın oyuncu seçildiği, ekümenik jürinin en iyi film ödülüne de değer bulunan “Geçmiş”te asi Lucie’den küçük Fuat’a kadar iyi seçilmiş bütün kadro da yeterince göz dolduruyor; Ahmet’i canlandıran Ali Mosaffa’yı özellikle anmak gerek.
Kameraman Mahmut Kalari’nin birinci sınıf görüntüleri eşliğinde, bitmeyen bir ilgiyle seyrettiğimiz, eleştirmen kesiminden topluca bir aferini hak eden “Bir Ayrılık”ın başarı formülünü bir kez daha yineleyen “Geçmiş”,sonuçta (gerçi “Bir Ayrılık”ın sarsıcılığına pek ulaşamasa da) her boy ve yaştan seyirciye değen, dokunan, etkileyen, kuşkusuz görülesi bir film yine de.
Aşgar Farhadi de bundan böyle kuşkusuz izlenmesi gereken, usta bir sinemacı.