‘Bir ağacın kökleriyiz’
TOFD Tiyatro Atölyesi’nin oyunu ‘Hurafeleme’ hayatımızdaki engellere dikkat çekiyor...
Öznur Oğraş ÇolakTürkiye Omurilik Felçlileri Derneği Tiyatro Atölyesi’nin yeni oyunu “Hurafeleme” Aytekin Özen yönetiminde sahnelendi.
Oyunda, engellilerin sosyal yaşamda karşılaştıkları engeller tiyatro yoluyla seyirciye aktarılıyor. Herkesin yaşanan bu engellere karşı duyarlı olması ve bunun tiyatro yoluyla anlatılması oldukça etkileyici... Kısacası, sosyal yaşamda onlar da kendilerine yer bulmak istiyorlar ve diyorlar ki: “Emeğimizle üretip onurlu bir yaşam sürmek istiyoruz. Beklentimiz, acıma duygularına sığınmak değil. Tam tersine, aklımızla ve yüreğimizle sizler gibi hayatı birlikte yaşamaya hazır olduğumuzun bilinmesidir. Sürekli talihsizlikler yaşayan ömrümüze yeni trajedilerin eklenmemesidir. Bir başka deyişle; sosyal yaşamda bizlerin ötekileştirilmemesidir. Tıpkı ünlü ozanın dediği gibi;
“Yaşamak Bir ağaç gibi tek ve hür Ve Bir orman gibi kardeşçesine, Bu hasret bizim.”
Yaratıcı çağdaş aklın insanlığa sunduğu da bu değil midir?
Çünkü bizler, bu ormandaki ağaçların gölgesi değil, kökleriyiz. Görünmeyiz o yüzden. Ama hayat veririz ağaca da, ormana da.”
Oyunda, günümüzde bile; insanların keramet beklediği her türlü hurafelere ve kör inançlara sarılan insanların nasıl hurafeleştiği-başkalaştığı durumlarının gülünç yanları anlatılıyor. Tekerlekli sandalyeli oyuncuların da rol aldığı oyun gerçek bir yaşam öyküsü, oyunun yazarı ise TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş. Başrol oyuncusu oldukça yetenekli, tekerlekli sandalyeye bağlı Tuğçe Akgün. Oyunda rol alan Sevgi Gemici’nin sahnedeki performansı ise dikkat çekiciydi.
“Bu benim için kutsal bir görevdi ve yüklediği sorumluluklar elbette büyüktü” diyen Özen ile engelleri konuştuk.
-Engellilerle çalışmak nasıl bir tecrübeydi?
Tiyatronun uzun bir emek sürecinden geçtiği, zor olduğu, kişide yetenek aradığı genelde bilinen bir gerçektir. Bu yüzden hiç tiyatro deneyimi olmayan kişide doğal olarak bir tedirginlik yaratıyor. Öncelikli olarak, onlara işimizin rol kesmek olmadığını anlatmakla başladı. Her insanın doğasında oyunculuk eğiliminin olduğunu, önemli olan onu bulup keşfetmenin yollarını bulmamız olduğu söylendi. Bunun için doğaçlamalar ve sahne için temel egzersizler yapıldı. Sonrasında oyunun anlattığı “mesel” üzerine herkes kendi düşüncelerini ortaya döktü. Devamında oluşan bu ortak düşüncelerimizi kendi yaşam pratiğimizle buluşturduk. Uzun bir çalışmanın ardından tiyatronun istediği anlatım tekniği kendiliğinden oluştu. Ortaya sıcak anlatıma sahip, samimi, içten gelen doğallığı yakalayan bir oyun çıktı. Doğal olarak bu çalışmayı kadromuzda bulunan Sevgi Gemici, Ulaş Bakır, Onur Soyal gibi konservatuvar eğitimi almış deneyimli arkadaşların sayesinde gerçekleştirdik.
- “Hurafeleme” oyunu yıllar önce de sizin rejinizle sahnelenmişti?
Sahneleme öncesinde nasıl bir çalışma izlediniz? Evet, “Hurafeleme” oyununu yıllar önce TOFD Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği adına sahnelemiştik ama yeteri kadar oynayamamıştık. O dönemden kalan bilgilerimizi tazeledik ve hurafe konusunu yeniden ele aldık.
Oyunun prova aşamalarında konu üzerine oldukça araştırmalar ve incelemeler yaptık. Konu hurafe olunca akıl almaz gülünç durumlar ortaya çıktı. Oyun, abartı ve uydurma gibi de görünse de, gerçekte yaşanmış olaylardan alınmıştır.
Hayat üzerine yaptığımız gözlemler bununla sınırlı kalmadı elbette. Oyunun konusunu kenarda tutarak birçok engelli arkadaşla sosyal yaşamda karşılaştıkları engeller üzerine de sohbet ettik. “Ana Sorun” gelip hep duyarsızlığa ve sevgisizliğe dayanıyor.
Engelli arkadaşlarla yaşam sorunları üzerine yaptığımız sohbetlerin genel yapısından edindiğim izlenimler bende bu düşünceleri oluşturdu. Haksız da sayılmazlar ama SÖZ ANLAYANA ELBETTE...