Bilirkişinin hukuk isyanı

Kayyım yönetimindeki Bergama Ovacık altın madenine ilişkin yargılama süreci bilirkişilerin sabrını taşırdı. Madenin ÇED raporuna ilişkin Çevre ve Şehirilik Bakanlığı'na karşı dava açan avukatlar, bilirkişilerden 'ÇED raporuyla uyumsuzlukların giderilmesi için' ek rapor hazırlamasını isteyen mahkemeyi 'peşin hükümlü' olmakla suçladı.

Hakan Dirik

 

Bergama Ovacık'ta “kayyım” yönetiminde faaliyetlerine devam eden altın madenine ilişkin yargılama süreci, “bilirkişilerin” sabrını taşırdı. Madenin ÇED raporuna karşı açılan davada bilirkişi olarak atanan üyeler, hakimlerin “ÇED raporuyla uyumsuzlukların giderilmesi için” ek rapor istemesi üzerine mahkemeye “ders niteliğinde” yanıt gönderdi. Üyeler, “görüşünüzü uydurun” uyarısı üzerine mahkemenin “kastını” sorgularken, davayı açan EGEÇEP'in avukatları mahkemenin “peşin yargısı” nedeniyle karara itiraz etti.

Koza grubu tarafından işletilirken FETÖ kapsamında el konulan Bergama Ovacık'taki altın madenine verilen ÇED raporuna karşı EGEÇEP tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine dava açıldı. Uzun yıllardır süren yargılamanın gelinen son aşamasında, mahkeme, 7 yıl önce hazırlanan ve işletme havzasındaki cevher işlendiği için işlevini çoktan gören ÇED raporuna ilişkin bilirkişi görüşü istedi. Ancak mahkeme, bilirkişilerin hazırladığı raporun, ÇED'le uyumsuzluk içerdiğini vurgulayarak, ek rapor talep etti. Bilirkişi heyetinden Prof. Dr. Ali Dönmez, mahkemenin ek rapor isteminden ne kastettiğinin anlaşılamadığını kaydederek, durumun anlaşılması için hazırladıkları rapordaku şu ifadelerin dikkate alınmasını istedi:

“Sadece lisans mezunu ve konunun uzmanı olmayan iki kişinin hazırladığı ÇED raporuna, belli bir alanda uzman olan ve ilgili hakimler tarafından seçilen, mesleğinde 30 yıldır çalışan bir profesör, ortaya konan raporun eksik bir yöntemle çalışıldığını, bu nedenle doğru sonuca ulaşılmasının da mümkün olamayacağını belirtmiştir. İfade edildiği gibi ÇED raporu ile bilirkişi görüşü arasında bir çelişki değil, bilirkişinin ÇED raporunu eksik ve yetersiz buluşu söz konusudur. ÇED raporunda çok net yöntem hatası vardır. Raporu hazırlayan ekibin ifadesinde geçen 'Ekim 2003 tarihinde çalışma gerçekleştirildiği' ifadesi bu raporu hazırlayan ve savunanların, henüz yaptıkları hatanın ne olduğunu dahi anlama noktasından uzakta olduğuna işaret etmektedir. Yaşamsal faaliyetlerin neredeyse yılın11-12 ayı aktif olduğu Ege Bölgesi'ndeki bir alanda, Ekim ayındaki çalışma ile fauna nasıl tespit edilebilir?”

PEŞİN HÜKÜM

Prof. Dr. Uğur Doğan da saha keşfi sırasında ortaya koydukları çekincelerin devam ettiği yönünde görüş bildirdi.  Ek rapor isteminin kendilerine ulaşmasının ardından EGEÇEP avukatları, itiraz dilekçesi hazırladı. Avukat Arif Ali Cangı tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, şu görüşlere yer verildi:

“ÇED raporunun güncel veriler içermediği, sahayı ve yapılacak faaliyeti tanımlamaktan uzak olduğu, yönetmelikteki tanıtım dosyası vasfını dahi taşımadığı bilirkişi raporu ile tespit edilmişti. Ancak mahkeme davayı uzatmadan çevre sağlığı ve canlı yaşamı için tehlike yaratacak, geri dönüşü zor zararlara yol açan işletmeye izin veren dava konusu işlemin iptaline karar vermesi gerekirken, bilirkişiden ek rapor istemiştir. Bilirkişilerin kendi teknik uzmanlıkları çerçevesinde düzenledikleri raporun 'uyuşmazlık konusu olan ÇED raporu ile uyumlu hale getirilmesi yolundaki ara karar' yasalara açıkça aykırıdır. Bu yargılamada ihtiyat ilkesi göz ardı edilmemelidir. Mahkemenin ek rapor kararı peşin hüküm içermektedir. Yapılan keşifteki gözlemler, düzenlenen bilirkişi raporlarındaki değerlendirmeler davamızın haklı olduğunu göstermektedir, dava konusu ÇED olumlu işlemi iptal edilmelidir.”