Bilgi Üniversitesi'ne tepki
Sosyal-İş Sendikası, İstanbul Bilgi Üniversitesinde bir bitirme projesinin kamuoyuna yansımasının ardından yaşananlara ilişkin, ''Çalışanlar yargısız infazla işten çıkartılamaz. Binalara, bölümlere, ofislere, yaşam alanlarımıza cebri, polisiye usullerle el konamaz'' açıklamasında bulundu.
cumhuriyet.com.trÜniversitede örgütlü bulunan Sosyal-İş Sendikasından yapılan açıklamada, bir derginin Ocak 2011 sayısında yayımlanan ''Özgürlük mü, Skandal mı? The Porn Project'' başlıklı haberi izleyen süreçte yaşananların, İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarında, üniversitenin yönetiliş tarzıyla, geleceğiyle, akademik özgürlük ve iş güvencesiyle ilgili haklı kaygılara yol açtığı vurgulandı.
Açıklamada, yönetimde şeffaflık ve katılımcılık fikirlerini sıklıkla dile getiren üniversite yönetiminin, giderek artan gayri-şeffaf uygulamalar içerisinde olduğu iddia edilerek, şu görüşlere yer verdi:
''Konuyla ilgili idari soruşturmanın sürmekte olduğu söylenmekte, başka hiç bir bilgi verilmemekte, spekülasyona yol açılmaktadır. Temel hukuksal ilke ve süreçler işletilmeksizin, temel haklar gözetilmeksizin başvurulan idari ve cebri tasarrufların, üniversitede (ve başka iş yerlerinde) yeri olamaz. İstanbul Bilgi Üniversitesinde asla yeri olamaz. Çalışanlar yargısız infazla işten çıkartılamaz. Binalara, bölümlere, ofislere, yaşam alanlarımıza cebri, polisiye usullerle el konamaz.''
Kadının ve kadın bedeninin istismarı, metalaştırılması, cinselliğin ticarileştirilmesi, eril şiddetin yüceltilmesi konusunda herkesin hassasiyet göstermesi gerektiği belirtilen açıklamada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
''Bunların, üniversite bünyesinde olsun olmasın, bir biçim olarak onaylanması ve yaygınlaştırılması kabul edilebilir değildir. Tartışmaya konu olan 'bitirme projesi'nin, pornografi kapsamına girip girmediği, jüri üyelerinin konuyu bu yönüyle gereğince değerlendirip değerlendirmediği, konunun akademik özgürlük çerçevesinde ele alınıp alınamayacağı, üniversitenin etik ve disiplin konularıyla ilgili organlarında, olayla ilgili kişilerin haklarını da gözetecek biçimde, ciddiyetle ele alınması, üniversitenin kendi iç kamuoyunda özgürce müzakere edilmesi gereken konulardır. Zira, bu tür etik konular üniversitede layıkıyla tartışılamayacaksa nerede tartışılacaktır?''
Açıklamada, üniversite yönetiminin, içinde bulunulan durumu daha da vahim hale getiren bazı tartışmalara en kısa zamanda açıklık getirmesi istenilerek, şöyle denildi:
''Bu tartışmaların en önemlilerinden biri, İstanbul Bilgi Üniversitesinde yaşanan bu olay nedeniyle, okul yönetiminin ortaya koymuş olduğu ve birçok bakımdan sorunlu olan tutumun YÖK'ün üniversite üzerinde kurduğu doğrudan baskının bir sonucu olduğu düşüncesidir. DİSK/Sosyal-İş Sendikası olarak, İstanbul Bilgi Üniversitesindeki son uygulamaların, teamül haline gelerek otoriter süreçlere yol açmasına, başka durumlara ve başka çalışanlara teşmil edilmesine karşı duracağımızı; akademik-etik standartları, akademik özgürlükleri, üniversite içerisindeki demokratik müzakere süreçlerini, çalışanların ve üyelerimizin iş güvencelerini sonuna kadar, her bakımdan savunacağımızı duyurmak istiyoruz. İşten çıkarılan, aynı zamanda üyemiz olan iki öğretim üyesi ve bir öğretim görevlisinin, hukuktan ve üniversitenin temsil ettiği evrensel değerlerden kaynaklanan her türlü haklarını sonuna kadar ve kararlılıkla savunacağımızı vurgulamak isteriz.''