Beyrut’taki patlamanın ardından, Lübnanlı Ermeniler Karabağ’a yerleştirildi

Ermenilerin kalıcı olarak Dağlık Karabağ bölgesine ve Ermeni işgali altındaki diğer Azerbaycan topraklarına yerleştirildikleri anlaşılıyor.

Sena Yaşar

Güvenlik yönetimi, kritik altyapı tesisleri güvenliği ve Ermenistan bölgesi üzerine çalışmalar yapan analist Şafak Mert, Lübnanlı Ermenilerin, Ermenistan hükümeti tarafından Dağlık Karabağ’a ve özellikle Ermenistan işgalindeki Azerbaycan topraklarına yerleştirilmesine tepki gösterdi. Mert, “Uluslararası hukuka göre Azerbaycan’ın bir parçası olan ve 29 yıldır Ermenistan’ın işgali altında bulunan Dağlık Karabağ, Ermenileştirilmeye çalışılıyor. 1989’da Dağlık Karabağ nüfusunun yaklaşık yüzde 25’ini Azerbaycan Türkleri oluştururken, bugün bu rakam sıfır” dedi.

Beyrut’ta, 4 Ağustos’ta yaşanan büyük patlamanın ardından, bölgede ciddi bir Ermeni nüfusu olması nedeniyle Ermenistan, bölgeye “yardıma giden” ilk ülkelerden biri oldu. Üç uçak yardım malzemesi gönderdi, ayrıca Ermenistan Başbakanı Paşinyan olayda zarar gören Ermenilere her türlü yardımın yapılacağını söyledi. 12 Ağustos tarihli bir haberde ise 100 Ermeninin havayoluyla Lübnan’dan Ermenistan’a getirildiği ve Başbakan Paşinyan tarafından karşılandıkları yazıldı. Ayrıca, bu süreçte Ermenistan’a gelen Lübnan Ermenilerine, “vatandaşlık ve yerleşim hakkı” verileceği ifade edildi. Ancak Ermenistan’ın, Lübnanlı Ermenileri, kalıcı olarak Ermeni işgali altındaki bölgelere ve özellikle Dağlık Karabağ’a yerleştirmesi dikkat çekti. Bölge üzerine çalışmalar yapan analist Şafak Mert, Ermenistan’ın bu hamlesini, Cumhuriyet’e değerlendirdi. 

12 Ağustos’tan bugüne kadar Lübnan’dan gelen Ermenilerin toplam resmi sayısının tam olarak bilinmediğini belirten Mert, “Ayrıca, nereye yerleştirildiklerini tam olarak bilemiyoruz. Ancak hem Ermenistan tarafının açıklamaları, hem de Azerbaycan tarafının uluslararası platformlarda dile getirdiği şikâyetlerden, gelen Ermenilerin kalıcı olarak Dağlık Karabağ bölgesine ve Ermeni işgali altındaki diğer Azerbaycan topraklarına yerleştirildikleri anlaşılıyor. Daha önce de Suriye’den getirilen Ermenilerin Dağlık Karabağ ve civarında bulunan Ermeni işgali altındaki bölgelere yerleştirildiğini tekrar hatırlamakta fayda var” dedi.

‘İŞGALİ İLHAKA DÖNÜŞÜYOR’

Mert, geçmişte Suriye Ermenileri üzerinden de yapılan bu hamleyi, şöyle değerlendirdi:

“Kendi adlandırdığı şekliyle, bir ‘kadife devrim’ ile göreve gelen Başbakan Paşinyan, Ermenistan dışında yaşayan Ermenilerin, Ermenistan’a geri dönüşünü ve Ermenistan nüfusunun artırılmasını bir öncelik olarak belirlemiştir. Nüfusu sürekli azalan bir Ermenistan’ın bu kaybını diyaspora Ermenilerini geri getirerek gidermeye çalışıyor. 

Ancak burada rahatsız edici olan, uluslararası hukuka göre Azerbaycan’ın bir parçası olan ve 29 yıldır Ermenistan’ın işgali altında bulunan Dağlık Karabağ’ın Ermenileştirilmeye çalışılmasıdır. 1989’da Dağlık Karabağ nüfusunun yaklaşık yüzde 25’ini Azerbaycan Türkleri oluştururken, bugün bu rakam sıfırdır. Yani Dağlık Karabağ’daki Azerbaycan Türkleri yurtlarından sürülürken, yerlerine Ermenistan’ın diğer bölgelerinden ve diyasporadan gelen Ermeniler yerleştirilmektedir. Bu yönüyle Dağlık Karabağ’daki yerleşimcilerin, İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarına gönderilen yerleşimcilere benzediğini söylemek mümkün. Paşinyan tarafından benimsenen diğer bir politika da Azerbaycan’a bir karış bile toprak verilmemesidir. Dağlık Karabağ’a yerleştirilen Ermeniler, Paşinyan’ın, Dağlık Karabağ’ın işgalini ilhaka dönüştürme politikasının aracı olarak kullanılmaktadır.”

İŞGAL İDDİASI

Ermenistan’ın bununla yetinmeyip Dağlık Karabağ’a yerleştirilenlerin yanı sıra, diğer bölgelerindeki Ermenilere de Dağlık Karabağ’da silahlı eğitimler verdiğine dikkat çeken Mert, “Hatta Başbakan Paşinyan’ın eşi Anna Hakobyan askeri üniforma içerisinde elindeki AK-47 piyade tüfeği Azerbaycan tarafına ateş ederken fotoğraf çektirmekte ve basına servis etmektedir. Genel olarak Dağlık Karabağ diyoruz ancak Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan toprakları Dağlık Karabağ’ın da ötesine taşıyor. Dağlık Karabağ’ın çevresinde bulunan Azerbaycan toprakları da işgal altında. Bu bölgelerden Kelbeçer, Kubadlı ve Laçın ilk akla gelen isimler. Ancak Ermenistan yönetimi, işgal ettiği toprakların da ötesinde taleplerde bulunuyor; sözde Dağlık Karabağ’a ait toprakların Azerbaycan tarafından işgal edildiğini ve Ermenistan’a geri verilmesi gerektiğini iddia ediyor” dedi.

KÂBUS SENARYOSU

Bu “saldırgan politikaların”, Paşinyan’ın çok ciddi bir hata yaparak Türkiye’yi doğrudan karşısına almasına neden olduğunu belirten Mert, şunları kaydetti:

“Bölgede askeri bir ortaklığa doğru evrilen Türkiye ve Azerbaycan işbirliği, Ermenistan için kâbus senaryosu olmalıdır. Buna karşılık, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yapılan anlaşmalar da Ermenistan’a çok faydalı olmayacak. Azerbaycan tarafı, Dağlık Karabağ konusunda gayet soğukkanlı. Olayları belgeleyerek BM ve AGİT gibi uluslararası platformlarda dile getirmeyi tercih ediyor. Amerika’da yaşayan Kıbrıs Türkü kökenli Prof. Vamık Volkan’a göre ulusların seçilmiş travmaları vardır. Uluslar, bu travmaların üzerine büyük ulusal anlatılarını inşa ederler ve kimlik örüntülerini böyle oluştururlar. Sürekli olarak ezilmişlik ve haksızlığa uğramışlık kurgusuyla oluşturulan bir Türk nefreti, Ermenilere olumlu bir şey katmaz.”