Beyoğlu Sineması’nın kurucularından Serter: Cem olmasa sinema kapanmıştı
Beyoğlu Sineması’nın kurucularından ve halen işletmesini yürüten Baha Serter, Cem Altınsaray olmasa kapanmıştık diyor ve ekliyor: “Biz kendisini 20 yıldır tanıyoruz aslında ama o hiç bizimle ilgisi olmadan bir kampanya başlattı ve büyük de bir ilgi topladı. Cem, enerjisi kuvvetli. Bizi, sinemayı, Beyoğlu Sineması’nı seviyor.”
Emrah KolukısaBeyoğlu Sineması’nı yaşatmak adına başlatılan ‘sadakat kartları’ kampanyası izleyiciden beklediği ilgiyi gördü görmesine ama salonun işletmesini devralacak Cem Altınsaray ve Utku Ögetürk hakkında sosyal medyada ufak çaplı bir saldırı kampanyısını da beraberinde getirdi. Kimileri Altınsaray ve Ögetürk’ün bu işletmeyi yürütmelerinin ne kadar doğru olduğu sorusunu sorarak işi eleştiri boyutunda tutarken, kimileri de alenen hakarete varan söylemlerle tartışmayı sert bir noktaya çekti. Biz de bu konuda Beyoğlu Sineması’nın kurucularından ve halen işletmesini yürüten Baha Serter’le görüşüp meselenin geri planına ışık tutalım istedik.
- Öncelikle şunu sorayım: İlk iki gün nasıl geçti kampanya?
Hiç fena geçmedi. İnternet satışlarını da açtık ve oradan da belli bir ilgi var. Sinemaya da geliyor insanlar abone olmak için. Umuyorum böyle devam eder. Çünkü bu öyle iki üç günde çözülececek bir mesele değil.
- Siz basın toplantısında “işletmeyi Cem ve Utku’ya devredeceğiz” dedikten sonra ortalık biraz karıştı. Belki de yanlış bir anlama oldu, o yüzden soralım: Cem Altınsaray size gelip “Burayı kurtarırız ama işletmeyi bize devredeceksiniz” gibi bir şey mi söyledi?
Hayır asla. Çok büyük bir haksızlık var burada. Ben hatta önce Cem’e ‘boş ver takma kafana’ falan dedim ama bana sosyal medyada yazılanları gösterince hem çok üzüldüm hem de çok öfkelendim. . Neden daha önce paylaşılmadı ya da neden gizlendi gibi şeyler yazmışlar. Buraya temmuz ayında film alabilmek için Cem’in alacaklı olan film şirketlerine “peki, bu işi bundan sonra ben devralıyorum” demesi gerekiyordu. Öteki türlü bu sinema film gösteremeyecek ve kapanacaktı. Bunu Cem ve Utku da süreç içerisinde öğrendiler. Akabinde de siz öğrendiniz. Basın toplantısının en başında devir konusunu ilan ettik. Hiçbir şey gizlenmiş, paylaşılmamış değil. Bakın ben kapatma kararı alacağım vakit, samimi söylüyorum, bir ay uyku uyumadım. 30 Haziran’da kapanacağımız şeklindeki açıklamayı yazarken ağladım resmen. Burayı biz yoktan yarattık, hep söylüyorum. Salonu açtığımız yıl İstiklal’de iki sinema kapanmıştı hatta. Para da yoktu doğru dürüst, 6 kişi bir araya gelerek açtık burayı. Ama son dönemde, son 10 yılda hiç para kazanamaz hale gelmiştik. Ben sorumluluk duygusundan, çocuğumuz yaşasın hissiyatıyla, insanlar film izlesin diyerek devam ettirdim burayı ama maalesef geçen ay bu zor ve acılı kararı almak zorunda kaldık. Açıklama metninde de yazdık hatta, 28 yıldır tek renkliliğe karşı durmaya çalıştık, umarız başkaları bir çıkış yolu bulur dedik.
- O kişi de Cem mi oldu?
Evet. O olmasa kapanmıştık biz. Biz kendisini 20 yıldır tanıyoruz aslında ama o hiç bizimle ilgisi olmadan bir kampanya başlattı ve büyük de bir ilgi topladı. Bizim de dikkatimizi çekti bu tabii. Bizde genelde insanlar asarlar, eserler ama sonra bir şey çıkmaz. Fakat gördük ki Cem öyle değil, enerjisi kuvvetli. Bizi, sinemayı, Beyoğlu Sineması’nı seviyor. Biz cenazeyi kaldırmayı çalışyorduk o dönemde, ama Cem hiç bir beklentisi olmadan geldi elini taşın altına soktu. Bir sonraki toplantıya Utku (Ögetürk) ile geldiler. O da pırıl pırıl, heyecanlı, istekli bir genç. Cem ‘Benim eksiklerimi kapatabilecek biri’ dedi Utku için. Yani bu gencecik insanların, başka bir işte çok paralar kazanabilecek bu kişilerin nasıl bir çıkar beklentisi olabilir ki buradan? Cem’in son işinden kazandığı maaşı biz burada 30 yıldır bir kez bile ay başında cebimizde görmedik. İnsanlar sinema işletmeyi ne zannediyorlar bilmiyorum. Bu tamamen gönül işi. Aşk işi.
- Siz özellikle mi onlara teklif ettiniz işletmeyi devralmalarını?
Evet, çünkü biz devam ettirirsek iki sene sonra aynı şey olacak diye düşündük ve bunu istemedik. Buraya yeni bir anlayış, yeni bir enerji gerek dedik ve bunu da Cem yapabilir diye düşündük. Buranın açık olması önemli, bizim olmuş olmamış hiç önemli değil. Bakın bütün bu süreçte bizi bir kişi bile aramadı, Cem hariç. Ve şimdi de ona saldırıyorlar... Yani onların amacı sinemanın kapanmasıysa, Allah yollarını açık etsin, ne diyeyim.
- Nasıl bir takvim işleyecek peki şimdi?
Bir takvim de oluşturmadık hanüz. İlk etapta kampanyadan gelecek gelirle borçlarımızın kapanması var. Bundan 4 yıl önce sinema formatı değişip de DCP sistemine geçildiğinde biz neredeyse kapanıyorduk. Çünkü o makineyi alacak paramız yoktu. Sonra Başka Sinema geldi ve biz makineyi alalım, siz de bizim filmlerimizi gösterin dediler. Biz zaten Eurimage sinemasıydık ve zaten onların filmlerini gösteriyorduk. Yani bizim asıl borcumuz onlara, Başka Sinema’ya. Filmleri için para ödeyemedik, kira ödedik, elektrik, su parası ödedik onun yerine. Onlara olan borcumuzu bir ödeyelim, sonrasına bakarız.