"Beyefendi senin basın özgürlüğün kadar..."
Kahramanmaraş'ta düzenlenen mitingde yurttaşlara seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı ve medyayı dilinden düşürmedi. Medyanın yapılan en küçük bir eleştiriyi bile kabul etmediğini söyleyen Erdoğan ''Beyefendi senin basın özgürlüğün olduğu kadar benim de düşünme ve konuşma özgürlüğüm var" diyerek olayı farklı bir boyuta taşımaya çalıştı.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adıyaman programının ardından Kahramanmaraş'a geçen Erdoğan, Hafiz Ali Meydanı'nda Kahramanmaraşlılara seslendi.
"Diğerleri doğru dürüst meydanlara çıkmadı"
Erdoğan, yerel seçimler nedeniyle 14. mitinglerini yaptıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Bugün 14. mitingimizi yapıyoruz, diğerleri daha doğru dürüst meydanlara çıkamadı. Sayın Baykal, 'Televizyona çağırıyorum, televizyona gel' diyor. Sayın Baykal, seçimlerin meydanı burası, burası, burası. Bize sandıklarda bu meydanlar oy verecek. Demokrasinin meydanı burası, burası. Bu meydanların dilini önce dinle, bu meydanlar ne diyor onu dinle. Onu dinle de ona göre konuş."
"Üslubumdan rahatsız oluyorlar"
Başbakan Erdoğan, olup bitenlerin görüldüğünü ifade ederek, ''Siyaset meydanlarda yapılır, siyaset halkın içinde yapılır. Siyaset milletin içinde, millet için yapılır. Bunların böyle bir derdi yok. Siyaseti ekranlar üzerinden, gazeteler üzerinden, medya üzerinden yapıyorlar. Çamurun üzerine oturuyorlar, çamur siyaseti yapıyorlar'' diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Beyefendiler bir de benim üslubumdan rahatsız oluyorlar. Başbakan, milletin diliyle konuşuyor. Başbakan, milletin üslubuyla konuşuyor. Başbakan milletin gönlünden, milletin yüreğinden konuşuyor. Efendim, Başbakan medyayla neden kavga ediyormuş, medyaya karşı neden bu kadar sertmiş. Dikkat edin haftalardır, seçim sandığı ufukta göründüğünden itibaren karalama kampanyasına başladılar. Bana, şahsıma, aileme, milletvekili arkadaşlarıma, belediye başkanı arkadaşlarıma, belediye başkanı adayı arkadaşlarıma, devletin saygın kurumlarına en ağır şekilde hakaretler ettiler. İftiralar attılar, atıyorlar.
Ben de diyorum ki, ey CHP, diğerleri, elinizde belge varsa, bu ülke bir hukuk devleti, niçin yargıya gitmiyorsunuz? Yargıya gidin. Neden gitmiyorsunuz? Belediye başkanı arkadaşlarımızın dokunulmazlığı yok. Yargıya gidin, niye gitmiyorsunuz? Çünkü ellerinde belge yok. Bunlar, bir zamanlar vardı ya komünistlerin çamur at tutmasa iz bırakır anlayışı vardı ya bunlar o dille konuşuyor. İftira atıyor.''
"Kural, kanun tanımıyorlar"
Erdoğan sözlerini medyaya eleştiri yönelterek sürdürdü. Erdoğan, ''Kural tanımıyorlar, kanun tanımıyorlar. Meslek ahlakını, etik ilkeleri ihlal ediyorlar. En küçük bir eleştiri karşısında hemen basın özgürlüğü deyip ortalığı velveleye veriyorlar'' dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Beyefendi senin basın özgürlüğün olduğu kadar benim de düşünme ve konuşma özgürlüğüm var. Geçmişte bunu yaptılar, bundan fayda devşirdiler. Şimdi de bunu yapmaya çalışıyorlar. Kusura bakmayın herkes işini yapacak. Siyasetçi siyaset yapacak, iş adamı işini yapacak, gazeteci gazeteciliğini yapacak. siyasetçi, siyaseti medyadan taşeronlara devir ederse iş adamı medyayı şantaj aracı olarak kullanırsa, medya kendi alanından çıkıp siyasete soyunursa işte o zaman işler çığırından çıkar.
Herkes sorumluluğunu bilecek. Herkes mesuliyet alanını bilecek. Bu ülkede hiç kimse imtiyazlı değildir, olamaz. Bu ülkede hiç kimse kanunların üzerinde değildir, olamaz. Bunu açık açık söylüyorum. AK Parti bu tür siyasetin içinde olmayacak. AK Parti demokrasiden asla taviz vermeyecek. AK Parti her türlü özgürlüğü bugüne kadar var gücüyle savundu, bundan sonra da savunmaya devam edecek. AK Parti hiçbir imkanı şantaj aracı olarak kullanmadı, bundan sonra da kullanmayacak. Ve AK Parti bugüne kadar şantaja boyun eğmedi, bundan sonra da Allah'ın izniyle eğmeyecek.''
Erdoğan konuşamasına, ''ülkenin resmi kurumu Maliye Bakanlığı'nın inceleme yaptığını ve bir kuruluşa vergi cezası verdiğini, bu olayın yargıya intikal edeceğini, konuşulacağını, tartışılacağını ve derinlemesine araştırılacağını'' diyerek devam etti.
Olay tüm boyutlarıyla ortaya çıkmadan CHP liderinin ''ezberden konuştuğunu'' ve ''Bu bir rejim sorunudur'' dediğini belirten Erdoğan, Deniz Baykal'a ''Bekle, olayı bir incele, araştır. Bu işleri bilen arkadaşların vardır. Partinde bu işlere aşina uzmanlar vardır. Onlara bir sor'' diye seslendi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hayır, sayın Baykal anında televizyon ekranlarına çıkıyor, sorumsuzca demeçler veriyor, avukatlık yapmaya başlıyor. Aynı tavrı biliyorsunuz başka olaylarda da gördük, Ergenekon olaylarında da gördük. Devletin bir kurumuna saldırı oluyor. Cinayet işleniyor. Sayın Baykal hemen koşup hükümeti suçluyor. Olay aydınlanıyor, ardından farklı şeyler çıkıyor. Devletin güvenlik güçleri, devletin savcısı, hakimi, çetelerle, mafyayla, karanlık güç odakları ile mücadele veriyor. Sayın Baykal çıkıp avukatlık yapmaya çalışıyor.
Çetenin, mafyanın, karanlık güç odaklarının avukatlığını yaparak muhalefet olunur mu? Biz, çete ile de mafya ile de mücadele edeceğiz. 'Hayır edemezsin.' Milletimin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacağız. 'Hayır koruyamazsın.' Bir kere de millet adına bir şey söyle. Bir kere de milletin sesine kulak ver. Bir kere de milletle aynı yere bak. Allah aşkına bir kere de milletin avukatlığını yap.''
"Biz eşeği sağlam kazığa bağladık"
Kendilerinin döneminde batan bir tek banka olmadığını kaydeden Erdoğan, ''Bizim dönemimizde batan bir tane banka yok. Çünkü biz eşeği sağlam kazığa bağladık. Bizim dönemimizde bakkal açar gibi banka açamazsın, paran varsa banka açarsın. Bankaları aç, yüksek faizden paraları topla sonra bunları ne idüğü belirsiz yerlerde harca. Yok öyle şey. Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirtmeyeceğiz dedik'' diye konuştu.