Berlinale ırkıçlığı protesto çağrısıyla başladı

70. Berlin Film Festivali başladı

Esin Küçüktepepınar

Irkçı saldırılardan kadın haklarına, 70. Berlin Film Festivali, nam-ı diğer Berlinale, adeta dünyanın tüm dertlerine tercüman olmak adına başladı. Önceki akşam Almanya'nın Hanau kentindeki terör saldırısının gölgesinde başlayan yılın bu ilk büyük uluslararası sinema etkinliğinin açılışında ırkçı saldırıda hayatını kaybedenlere saygı duruşunda bulunuldu, ardından sahneye çıkan muhafazakar partiden Kültür Bakanı Monika Grütters'in, 'Aşırı sağla hiçbir şekilde ve asla işbirliği yapılmayalım' çağrısı ayakta alkışlarla karşılandı. Berlin'in sosyal demokrat belediye başkanı Michael Müller de sanatın birleştirici gücünden bahis açtı, farklılıklarımıza rağmen birarada yaşamanın pekala mümkün olduğunu tekrarladı.

Jeremy Irons günah çıkardı

Kanadalı Philippe Falardeau imzalı açılış filmi "My Salinger Year" şeker şurup yaklaşımıyla yeni ekibin 'damardan sinema' iddiasına pek uymasa da başrol oyuncuları Margaret Qualley ile Sigourney Weawer'ın varlığı teselli olmuştur. Kırmızı halısı gösterişli ama Cannes ve Venedik'in şamatalı iddiasından uzak, her daim ikisinden daha politik olmasıyla öne çıkan Berlinale, Dieter Koslick'in tek adam olarak 18 yıllık yönetiminden sonra yeni bir ekiple 70. yılına taze bir başlangıç hedefliyordu ancak geçen haftalarda ortaya çıkan irili ufaklı skandallarla sarsıldı. 1951'den 1976'ya kadar festival yöneticiliğini yapan, Berlinale'nin ilk direktörü Alfred Bauer'in Nazi geçmişinin ortaya çıkması her cenahta şok etkisi yarattı ve adına verilen Gümüş Ayı bu yıl iptal edildi. Jüri başkanı Oscarlı İngiliz aktör Jeremy Irons, önceki gün dünya medyasıyla biraraya geldiği basın toplantısında daha önce gündeme gelen kürtaj, kadın ve eşcinsel hakları karşıtı sözlerinin yarattığı tartışmaya açıklık getirerek, bunların artık kendisini ifade etmediğini, bilakis kadın haklarının çok önemli olduğunu, evde ve işte tacizin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi, eşcinsel haklarının öneminden bahis açtı. Ana yarışmadaki 18 filmi değerlendirecek olan jüri üyeleri arasında yer alan Brezilyalı yönetmen Kleber Mendonca Filho ise “Bacurau” gibi önemli filmlerine rağmen ülkesindeki aşırı sağcı hükümetin baskısına maruz kalmanın yıpratıcılığı konusundaki soruları yanıtladı. Özgün sinemasıyla öne çıkan yönetmenin “Üzerimizde mddi ve manevi politik baskının her türlüsü var, elimizdeki avucumuzdaki parayı da istiyorlar ama şu an festivalde 19 Brezilya filmi var, demek ki herşeye rağmen direnmek ve bazı şeyleri düzgün yapmak mümkün” sözleri alkışlarla karşılandı.

Türkiye'den film yok

Bu yıl festivalin hiçbir bölümünde çok sayıda başvuruya rağmen maalesef Türkiye'den film yok. Kısa filmler jürisinde ise halen SALT İstanbul'da görev yapan küratör Fatma Çolakoğlu'nun yer alması kuşkusuz önemli bir başarı. Festivalin yeni sinemacıları biraraya getiren bir platform olan Berlinale Genç Yetenekler bölümüne Türkiye'den üç genç kadının yani senarist Selda Taşkın, yönetmen ve yapımcı Emine Yıldırım ile oyuncu Ece Yüksel davet edilmesi de çok sevindirici.