"Berkin terörizmle bağlantılıydı, Yasin dinini yaşıyordu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bezmialem Üniversitesi açılışında yaptığı konuşmada sözü yine Berkin Elvan'a getirdi. Berkin Elvan ve Diyarbakır'da yaşamını yitiren Yasin Börü'yü kıyasladı.

cumhuriyet.com.tr

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bezmialem Vakıf Üniversitesi 2014- 2015 Akademik Yıl Açılış Töreni'nede konuşuyor. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

- Hakkari'de çok modern bir hastane açtık. Açılışını da ben yaptım.

- Genç bir hanım doktor geldi. Dedi ki, Sayın Başbakanım ben nasıl şehir merkezine gideceğim. Biz korkuyoruz. Bize burada bir lojman yapın. Ya bunlar hain. Böyle ihanet olur mu? Bunlar hain yaa. Bunlar kendi halklarına hainlik içindeler. Sonra barış diyorlar. Bakın havaalanı yapıyoruz onu bile yaptırmıyorlar. Müteahitler tehdit ediliyor. Bırak da bitirelim şu havalimanını.

"Dünya medyasının sesi çıkmıyor"

- Her gün uluslararası birtakım gazeteler çıkıyor, tamamen yalan ifadelerle, aslı ve mesnedi olmayan bilgi kırıntılar ile Türkiye'ye karşı algı operasyonu yürütüyorlar.

- Türkiye'de askere, polise, bekçiye silah doğrultup, katleden kişilerin, gazeteci denilerek nasıl savunulduğuna ve Türkiye'nin bu noktada nasıl eleştirildiğine bakın. Gazze'de 2 ay içinde ölen 16 gazeteci için konulan daha doğrusu hiç konulmayan tavra bakın. 16 gazeteci öldürülüyor, dünya medyasının sesi çıkmıyor. Türkiye'de böyle bir şey olsa dünya medyası ne yapar? Kıyametler koparır.

- Yakın siyasi tarihimizde bir günde 3 bin, 4 bin insanın katledildiği hiçbir ülke yoktur. Sesleri çıktı mı? Çıkmadı. Niye? Çünkü, Mursi farklı bir insandı. Onların dünyalarının insanı değildi. Fakat onun yerine gelen o darbeyi yapan Sisi, görevliydi. Sıkıntı burada. İstediğimiz kadar demokrasi. Mantık bu. Gençler, demokrasi kavramına uygun, onun içeriğine uygun demokrasi savunulur. Yoksa egemen güçlerin, emperyalist güçlerin istediği demokrasi değil. Ben ne kadar istiyorsam o kadar demokrasi. Böyle bir şey olmaz. Bu kavram neyse, bu kavramın içindekiler, hepsinin saygı duyması gerekir.

- Geçenlerde BM Genel Kurulu'nda bizi bir masaya oturtacaklar, dünyanın büyükleri orada, dedim önce kimler var aynı masada 12 kişi oturacağız, baktım hepsi orada ama oraya Sisi'yi de koymuşlar. Ben dedim, 'Bu yemeğe katılmam'. Niye? O adama meşruiyet kazandıracak kadar meşruiyetini kaybetmiş bir lider değilim ve tabii katılmadım. Benim sandalyem orada boş durdu. Niye? Bizim izzetimiz var, onurumuz var. Biz bu izzeti korumak durumundayız. Birileri değişik şeyler söyleyebilir. 'Erdoğan gerilimden yana'; ben haktan yanayım, gerilimden yana değilim. Hakkı, tüm zulümler karşısında da olsa, tek kalacağımı da bilsem savunmaya mecburum. Bizim ecdadımızdan aldığımız terbiye budur. Medeniyetimizden aldığımız terbiye budur, geleneklerimiz de bunu gerektirir.

Berkin'le Yasin'i kıyasladı

- Gezi olaylarında hayatını kaybeden bir çocuğu, hakkında senaryolar yazarak reklam malzemesi yaparak, aylarca istismar konusu yaptılar. Yalan söylüyorlar. 'Ekmek almaya gitti' diyorlar. Yalan. Ne ekmek almaya? Çocukcağızı terörün içine ittiler. Sapanlarla, maskelerle resmi var. Bunların hepsi tespit edilmiş vaziyette. Fakat, bunun için kıyametleri koparanlar Diyarbakır'da alçakça, vahşice 3 kattan aşağı atılan Yasin ile ilgili onu arabayla çiğnedikleri halde bunu asla gündeme getirmediler. Yasin Börü ve arkadaşlarını görmediler, görmezden geldiler. Niye? Çünkü Yasin Börü, inancını yaşayan bir delikanlıydı. Yani bu vahşet anlayışını anlamak mümkün değil.

- Arkadaşlar, tüm bu ve buna benzer tavırlar son derece kasıtlı, son derece bilinçli, Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarının parçası olarak ortaya konan tavırlardır. Bu çifte standart aslında 100 yıllık bir Batı alışkanlığıdır. 100 yıl önce 1. Dünya Savaşı başlamış, savaşın silahlı cepheleri ama siyasi, psikolojik, sosyolojik cepheleri 100 yıl sonra bugün dahi kapanmamıştır. Şu anda da dikkat edin, Batı medyasında Türkiye'ye karşı tamamen yalan haberlerle örülmüş bir psikolojik saldırının olduğunu görürsünüz."