'Bergama' ikinci gösterimi Fatsa'da

1989’da başlayan ve bugüne kadar sürüp giden Bergama köylülerinin altın madenine karşı başlattığı direnişin hemen hemen aynısı bugün Ordu’nun Fatsa ilçesi yakınlarındaki Bahçeler bölgesinde başladı. Büyük çoğunluğunu fındık ağaçlarının oluşturduğu geniş bir ormanlık alanda ağaç kıyımı yapılınca köylüler de direniş çadırını kurdu.

Aydın Engin/Cumhuriyet

1989’da başlayan ve bugüne kadar sürüp giden Bergama Ovacık köyündeki altın madenine karşı Bergama köylülerinin başlattığı direnişin hemen hemen aynı Ordu’nun Fatsa ilçesi yakınlarındaki Bahçeler bölgesinde başladı. Direnişe geçen bölge köylülerinin ironik bir dille “Bergama filminin ikinci gösterimi bizim burada başladı” dedikleri altın madeninde büyük çoğunluğunu fındık ağaçlarının oluşturduğu geniş bir ormanlık alanda ağaç kıyımı yapıldı. Köklenen ağaçların bir bölümü toprakla örtüldü; geri kalanı ise bölgenin başka bir yerine taşındı. “Açık ocak alanı” olarak nitelenen ve tamamen “ağaçsızlandırılmış” olan altın üretim alanı 196 hektar büyüklüğünde. Ancak içindeki altını elde etmek üzere üretim alanına taşınacak ve orman örtüsü ile kaplı proje alanının toplamı 1651.40 hektarlık bir genişlikte.

 

İngiliz şirketle ortaklık...

Altıntepe Madencilik Şirketi tarafından Mayıs 2009 ve Nisan 2010 yıllarında alınan ruhsatlara bağlı olarak belirlenen bu alanların ileride genişletilmesi gereği ÇED raporunda da açıkça belirtiliyor. Şu anda açık ocak alanında siyanürlü suyun toplanacağı atık havuzu, işletme binaları ve liç sistemi ile topraktan altını ayrıştıracak ocaklar için yoğun bir çalışma sürüyor. ÇED raporu ve ruhsat gibi bürokratik işlemlerin tamamlanmasından sonra Altıntepe Madencilik Şirketi’nin aynı sektörde faaliyet gösteren dev bir İngiliz şirketi ile ortaklık kurduğu da gelen bilgiler arasında.

ÇED raporunda da açıkça belirtildiği üzere altın üretimi için kazılacak ve üretim sahasına taşınacak proje alanının içinde 9 köy bulunuyor. Ayrıca 10 köy de proje alanının sınırlarına bitişik konumda. Siyanürlü üretimden doğrudan etkilenecek köylerin ocaklara uzaklıkları şöyle: Yukarıbahçeler köyü 160 metre, Sinan köyü 380 metre. ÇED raporu ile belirlenen sınırların hemen hemen bitişiğinde yer alan köylerin ÇED sınırına uzaklıkları ise metre olarak şöyle: Sinan köyü 250, Yukarıbahçeler 40, Maksutlu 40, Bahçeler 1000, Sevdalı 550, Yeniköy 1.250, Yonozlu 850, Taşlıca 1250, Sudere 2.100, Sarihalil 2.000. Altın ocaklarının Fatsa merkezine uzaklığı ise sadece 8 kilometre.

Altıntepe Altın Madeni projesinde yer alan bilgilere göre 40 ay olarak öngörülen altın üretimi süresince “3 milyon 478 bin 769 ton” toprak kazılarak açık ocak alanına taşınacak ve orada liç yöntemi denen su ve siyanür ile yıkanarak içindeki altın ayrıştırılacak. Teknik dilde “tenör” diye adlandırılan ve toprağın içinden elde edilecek olası altın miktarını gösteren veriler ise şöyle: Kazılan toprakların 3 milyon tonunda ton başına 1.34 gram, daha düşük tenörlü bir bölümde ise ton başına 0,35 gram altın elde edilecek. Geri kalan ve siyanürle zehirlenmiş topraklar yine bölgede depolanacak. Raporda 40 aylık üretim süresinin sonunda kazı alanını genişleterek üretim süresinin uzatılması da öngörülüyor. Bu konuda ÇED raporunda aynen şu ifadeler yer alıyor: “Üretilen cevher proje alanı içerisinde yer alacak olan yığın ‘liç alanında liç işlemine’ tabi tutulacak ve cevherin zenginleştirilmesi sonrası nihai ürün olarak ‘dore altın’ elde edilecektir. Firmanın sahada rezerv geliştirme çalışmaları devam etmekte olup, yeni rezervlerin tespit edilmesi durumunda, projenin kapasite artışı söz konusu olabilecektir.”

Raporun aktardığımız paragrafında kullanılan “cevher” terimi aslında kazılıp ocaklara taşınacak ve 3.5 milyon tona ulaşacak taş ve toprak için kullanılıyor.

 

Yeni rezerv durumunda...

ÇED raporunda ayrıca yok edilecek orman alanının ve fındık bahçelerinin şu andaki alanla sınırlı kalmayacağı da açıkça belirtiliyor: “Firmanın sahada rezerv geliştirme çalışmaları devam etmekte olup, yeni rezervlerin tespit edilmesi durumunda, ‘projenin kapasite artışı söz konusu olabilecektir’. Açık ocak alanlarında arazi hazırlık aşamasında nebati toprak sıyrılacak olup, sıyrılan nebati toprak, nebati toprak depolama alanlarında depolanacaktır. Nebati toprak sıyrılması ve servis yollarının açılması işlemleri tamamlandıktan sonra açık ocak alanlarında üretim amaçlı kazı işlemlerine başlanacaktır.”

Aynı raporda üretim bittikten sonraki çalışmalarla ilgili şu ifadelere yer veriliyor: “Arazi hazırlama ve inşaat çalışmalarına müteakip ocaktan altın cevheri üretilmesine başlanacaktır. Üretim faaliyetlerinin 40 ay kadar sürmesi planlanmaktadır. Bu süreyi takiben sahanın doğaya yeniden kazandırılması ve bu anlamda gerekli görülen tüm düzenlemelerin gerçekleştirilmesi işlemlerinin ise 1-2 yıl sürmesi planlanmaktadır.”

Görüldüğü gibi siyanür kullanıldığı için geri dönüşsüz olarak tahrip edilecek alanla ilgili gelecekte ne öngörüldüğüne ilişkin herhangi bir açıklama bulunmuyor.

 

Köylüler direnişe geçti

Maden alanında ağaçların yok edilmeye başlandığı andan itibaren çevre köylüler arasında yoğun tepkiler yükseldi. Ancak bu protestolar şimdilik ağaçların, fındık bahçelerinin tahribine itiraz ile sınırlı. Siyanürün çevreye ve özellikle insanlara etkisi üstüne henüz yeterli bilgi ile donanmadıkları için dolaysız etkilenecek bütün köylülerin direnişe geçtiğini söylemek mümkün değil. Gerek Fatsa merkezinde çevreye duyarlı sivil toplum örgütlerinin çalışmaları sonunda özellikle Maksutlu, Kaledibi ve Yukarıtepe köylüleri şu anda direnişin yükünü taşımaktalar.

Köylüler maden ocaklarına ulaşmak için Altıntepe şirketi tarafından açılan yol üstünde bir direniş çadırı kurdular. Burada sürekli nöbet tutuluyor. Sık sık da madene giden yol üstünde engelleme eylemine girişiyorlar. Ancak bu eylemler jandarma devriyeleri tarafından zor kullanılarak dağıtılmakta.

Direniş çadırındaki nöbetin yükünü ağırlıklı olarak Maksutlu kadınlarının çekiyor alması da bir başka ilginç ve anlamlı nokta. Fatsa Kaymakamlığı ve Ordu Valiliği ise köylülerin direnişini kırmak için bir yandan altın madeninin istihdam yaratacağı, öte yandan “siyanürle altın üretiminin hiçbir çevre ve sağlık zararı yaratmayacağı” telkininde bulunuyorlar. Nitekim bir süre önce Fatsa’da köylülerin ve kentteki duyarlı sivil toplum örgütlerinin katıldığı bir toplantıda siyanürün hiçbir zararlı etkisi olmadığı resmi görevliler tarafından ısrarla vurgulandı ve kaygıları gidermek üzere Ankara’dan bu konuda uzman bir profesörün getirilerek konferans verdirileceği bildirildi. Ancak sözü edilen bilim adamının aynı zamanda maden şirketinin danışmanı olduğu da ortaya çıktı.